- 1398 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
ÇATIRDAYAN AİLE
ÇATIRDAYAN AİLE
Batılaşma ve zenginleşme ile birlikte aileler çatırdıyor. Karı koca arasındaki iletişimsizlik, beklentilerin yükselmesi, artan refah seviyesinin getirdiği suni ihtiyaçlar, bu ihtiyaçların karşılanmasındaki anlaşmazlık, yaşam şartlarının değişmesi, medyanın kışkırtıcılığı, giderek artan bencillik beraber yaşamayı zorlaştırmakta, evlilikleri sarsmaktadır.
Artan boşanmalar, özgürlük duygusunun sınırsız derecede ileri gitmesi toplumun temeli olan aileyi zora sokmaktadır. Zenginleşme le beraber dünyevileşmenin ileri boyutlara varması kadını feministleştirmekte bu da aileye zarar vermektedir. Medyanın hayatımızın tümünü işgal etmesi, TV dizilerinin yanlış yönlendirmeleri, internetin hayatımıza boylu boyunca girmesi insanı çevresinden koparmakta, sanal dünya gerçek dünyayı karıştırarak yıkıcı bir görev üstlenmektedir.
Dindarlığı ve geleneklerin gelişen teknolojiye ayak uydurmakta zorlanması her şeyde olduğu gibi aileyi de zedelemekte, işleri çıkmaza sokmaktadır. Bu gidişle geleneksel aile yerini batı tipi evliliklerine bırakacak, evliliklerin azalması ve boşanmaların artması, yalnız ve serbest yaşamanın artması kaçınılmaz olacaktır.
Bu gün gelenekselle batılaşmacı hayatın köprüsündeyiz. Gidiş batıyadır. Yüzyıla yakın gidişin vardığı yer burasıdır. Yıllardır batı dizileri ve batıdan daha çok batıcı zihniyetin çalışmaları ile gelinen nokta budur. Eğitim sistemimizin yanlışları, çevre etkileri ve yaşanan yeni hayat tarzı bu yapıyı oldukça kötü sarmakta. Artık son noktaya gelinmiş, kadın da erkek te kendini daha özgür hissedeceği bir hayatı yaşamak için alternatifler aramakla meşgul. Bir yandan bu birlikteliği sürdürürken diğer yandan güvenli bir ayrılık ve yeni birliktelikler için gözlemler yapmakta.
Şimdi çalışan kadınlar daha fazla fedakarlık yaptıkları için evliliklerini korumakta çalışmayan kadınlara göre daha fazla gayret sarf etmekte, ancak onlar da bir noktadan sonra değişik çözümler aramakta gecikmemektedirler. Ev işlerinden kendini görmekte ihmalkar olan çalışmayan kadın eve dönen erkeğini hiçbir zaman iyi bir şekilde karşılayamamakta, TV bağımlılığı yüzünden kendini kritik edememekte, eşi için hiçbir çekiciliğinin kalmadığını anlayamamakta, eşin değişik çıkışlar aradığını fark edememektedir.
Bakımsız, hiçbir çekiciliği olmayan kadın kendisine karşı azalan ilginin sebebini fark edememekte, kocasından bekledikleri bulamamanın şaşkınlığıyla öfkelenmekte, giderek ondan soğumakta, bu yüzden de onun cinsel ilgisine karşılık verememektedir.
Ev işleri, çamaşır bulaşık gibi hizmetlerin teknoloji sayesinde kolaylaşması eşlerin birbirine olan ihtiyaçlarını azaltmış, cinsel tatminsizliğinin de etkisiyle anlaşma büsbütün zorlaşmıştır. Tarım toplumunun yerini sanayi toplumuna bırakması zaten eşlerin birbirine karşı olan gerekliliğini yarı yarıya azaltmıştı. Şimdi de modern hayatın kapıya dayanmasıyla bu birlikteliği zorunluluğunu nerdeyse ortadan kaldırdı.
Bundan sonra birliktelikler daha kısa süreli olacak, uzun süre devam eden evlilikler yerini fasılalı evliliklere bırakacağa benzer. Serbest ve özgür yaşama eğilimleri aileyi sıkıntıya sokmuş, değişen hayat şartları daha esnek bir aile yapısına doğru yol almayı zorunlu hale getirmiştir.
Ahmet Kemal
YORUMLAR
Hastalığı güzelce özetlemişsiniz. Lakın bu hastalıktan nasıl kurtulacağız? Batı aileyi kaybetti diye bizim de kaybetmemiz mi gerekiyor? Aileyi korumanın bir çaresi yok mu? Bana göre var. İnancımız... İslami içselleştirmekten başka bir çare kalmadığını millet olarak öğrenmemiz, öğretmemiz ve öğrendiklerimize göre yaşamamız gerekmektedir... Teşekkür ederim.
ismail karaosmanoğlu
Her devir kendi gerçeklerini yaşar.
Şehre ilk geldiğimizde; kadın bir erkek geçerse yüzünü duvara dönüp beklerdi.
Sonra yüzünü döndü daha sonra erkeğin arkasından yürüdü ve daha sonra erkekle yanyana yürüdü. Son olarak da öne geçmenin kendi hakkı olduğunu anladı.
Daha sonra ne mi oldu?...anlayış birden değişti ve kadın .
Bir erkek tarafından öldürüldü.
"Etkili yorum" istiyorum.