Aşk ve yalnızlık (3.Mektup)
Dudaklarınla öptüğün yanağım, hala taptaze duruyor yüzümde… Bu kez sevinemiyorum; gülüşlerimi, içtenliğimi çalıp sonra ansızın gittiğinden beri. Bu gece ben/deniz yağmurları dinliyorum, aşk fısıltıların kesildiği bu günlerde…
Hayatı kaybederek öğrendiğim gibi aşkı da kaybederek ve hiçbir aşkın sonsuz olmadığını öğrendim. Tıpkı karların güneşi gördükten sonraki haline ve her erimeyi ona benzeterek algıladım.
Beni bir daha arama ne olur. Artık sevinç anlarımı, hazlarımı kiralamaktan, çaldırmaktan bıktım usandım. Hece hece her gece azalıyorum kendimden. Kalbin sevgi dolu olmalıyken kan çanağından başka bir şey değilmiş meğer ve şimdi infilağa durdu yüreğim. Yüreğim ki bir zamanlar seninle çiçek tarlasıydı.
Gölgelere saklanıyorum kendimden olmadan, duyumsadığım sıcaklığının ardındaki ayaza yakalandığımdan güneşi görmekten korkar oldum. Dinamitinle yüreğimde bir krater çukuru açtın ve şimdi enkazımla darmadağınım. En çok gülümserken vurdun büyülü kisvelerinle, hayallerimi de…
Camlara sinmiş kokun, yağmur damlalarına karışmış gözyaşlarımız ve hayali aya benzeyişlerimizi karartıyorum ve resimlerine dahi bakamıyorum. Ne sen hayatıma benzedin ne de ben taklidine. Çapraz mektupların sözlerine hedef oldum ve iki yanınla iki düşman oldun.
Kirli sokaklar bizi hep ele verirdi. Sokak lambaları ise yalancı, insanlar gibi sönükçe yanardı, bundan benim ne suçum vardı?
Sen sevdinse, ben hiç mi sevmedim?
Aslında aşk ve yalnızlık ikiz kardeşmiş.
Herzem Ronivan imzamla yazdığım eski bir yazı. 27 Aralık 2009 Pazar 14:54:04