- 306 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BEKLENMEYEN MİSAFİR BÖLÜM-8
BEKLENMEYEN MİSAFİR
BÖLÜM-8
Pasajın önünde durduğumuzda, Eda’nın gözleri hayretle açıldı,
‘’ Aradığımız şahıslar bu pasajda mı?’’
Heval,
‘’ Evet, Eda niye şaşırdın ki?’’
‘’ Benim arkadaşımın kitabevi de bu pasajda.’’
Önce, işimizi halledelim sonra arkadaşının dükkânına da uğrarız diye cevap verdi Büşra.
Pasajın içine doğru yürüyüp yirmi dokuz numaralı dükkânın önünde durup içeriye baktık. Dükkandan daha çok bekar odasına benziyordu. Görünürde kimse yoktu. Büşra telefonunu çıkarıp bir numara tuşladı. Birkaç dakika konuştuktan sonra, telefonu kapatıp bize,
‘’ Lazo yakınlardaymış, beş dakikaya kadar yanınızda olurum’’ dedi, beklemeye başladık.
Dediği gibi fazla beklemedik, Lazo ve iki arkadaşı pasajın girişinde göründüler. Bizi uzaktan görünce hızlanarak yanımıza geldiler.
Lazo,
‘’ Büşra Baş komiserim, sizi hangi rüzgâr attı buraya?’’
Büşra Baş komiser,
‘’ Hele içeri girelim, çayları söyle sen önce. Heval baş komiseri tanıyorsun. Sadece aramızdan Eda Komiseri tanımıyorsun. ‘’
Lazo,
‘’ Hoş geldiniz Komiserim tanıştığımıza memnun oldum.’’
Büşra,
‘’ Açık, açık soruyorum. Arkadaşların güvenilir mi?’’
Lazo,
‘’ Yapmayın Baş komiserim, beni nasıl tanıyorsanız arkadaşlarımı da öyle tanıyın. Sağım da ki Bülent, solumdaki, Kemal. Kemal, ocağı yak çay suyunu koy. Sizi dinliyorum Baş komiserim?’’
Heval, koltuğunun altındaki dosyayı çıkararak Lazo’ya uzattı. ‘’ Bu dosyayı oku resimlere dikkatli bak. Çaylar olunca, bizi çağır. Bizde bu arada kitapçı dükkânını gezelim.’’
‘’ Tamam, Baş komiserim ben size haber vereceğim.’’
2
Önce pasajın içindeki stantta olan kitaplara bakmaya başladık. Birden Eda, yüzüne yerleşen bir gülümseme ile, kitapların içinden bir tanesini çekip bana uzattı,
‘’ Bu kitabı okudun mu? Baş komiserim bu kitap bana yazıldı.’’
Büşra, şaşkınlıkla, kitabın kapağına baktı, ‘’ Dilinde aşk vardı, Yüreğinde ihanet. Doğru mu söylüyorsun, gerçekten sana mı yazıldı? Yazarın adı ne?’’
‘’ Kitaptaki Veda karakteri benim. Kapağın en altında da yazarın adı yazıyor.’’
Büşra yazarın adını okuyunca, hayretle Heval’in yüzüne bakmaya başladı.
Eda,
‘’ Niye şaşırdınız Baş komiserim olamaz mı?’’
Büşra,
‘’ Heval, iki sene önce, Fatih’te teröristler tarafından taranan kafeyi hatırlıyor musun?’’
‘’ Evet, evet hatırlıyorum.’’
‘’ Hani kafenin cam kenarında, oturan bir çift vardı, adam kızı kurtarmak için üzerine kapaklandı. Teröristlerin hedefi oldu üç kurşun yedi, tüm müdahalelere rağmen kurtulamadı. Onunda adı Tuğrul Ahmet değil miydi?’’
Heval,
‘’ Aynen dediğin gibi, Tuğrul Ahmet’ti.’’
‘’ Siz ne diyorsunuz be, bu mümkün değil, olamaz, gelin içeri girelim masasında oturuyordur?’’
Üçümüz beraber dükkândan içeri girdik, on beş, on altı yaşında bir genç kızla karşılaştık.
Eda,
‘’ Buradaki beyefendi nerede arkadaşım olur kendisi?’’
Genç kız,
‘’ Kimden bahsediyorsunuz anlayamadım?’’
Eda,
‘’ Yaşlı bir adam.’’
Birden yüzü düşen genç kız,
‘’Siz dedemden bahsediyorsunuz? İki sene önce Fatihte bir kafede uğradığı meşum bir saldırı sonucu hayatını kaybetti.’’
Eda donup kalmış, sabit bir noktaya bakarken kitap elinden kayarak yere düştü. Konuşmaya başladığında kendi sesini tanıyamadı, ‘’ Peki o hikâyeyi kim yazdı. Çaya kan karıştı.’’
Genç kız cevap verdi,
‘’ Ben yazdım efendim. Hikâyenin altına dedemin anısına onun imzasını attım.’’
Bu sırada Lazo içeri girdi,
Çay hazır dosyayı okudum üzerinde konuşalım.
3
Lazo,
‘’ Gelelim saadete, Büşra Baş komiser benden ne istiyorsun?’’
‘’ Resimdeki adamın attığı adımdan haberim olacak. Aldığı nefesi dahi kontrol edeceksin.’’
Lazo,
‘’ Bu kadar mı?’’
Heval,
‘’Sinan Dökümcü’nün arkasındaki adamı istiyorum.’’
Lazo,
‘’ Beyefendiyi demek istiyorsun?’’
‘’ Evet.’’
Lazo,
‘’ Şimdi gidin, ben iki gün sonra sizi arayacağım. Bu arada bir plan hazırlayacağım. Bu planda yer alacak bir adam ayarla bana. Bizim gibi Saçlı, sakallı hırpani biri olsun.’’
‘’ Aklında bir şey mi var?’’
Lazo,
‘’ Acele etme, istediğini alacağını garanti ederim. Şimdi, çayınızı içtiğinize göre beni yalnız bırakın, Bülent, Kemal sizde çıkın dışarı. Yalnız kalmaya ihtiyacım var.’’
Büşra,
‘’ Hadi kızlar, Asayişe dönüyoruz. Senden haber bekliyorum Lazo. Beni fazla bekletme.’’
Benden iki gün izin istemişti, bu gün beşinci gün ve hala Lazo’nun sesi çıkmadı. Acaba güvendiğim dağlara kar mı yağdı? Adeta Sedat Amirle karşılaşmamak için köşe bucak kaçarken telefonum çalmaya başladı. Hemen arayanın kim olduğunu görmemle beraber, açmam bir oldu. Daha Lazo konuşmaya başlamadan, fırçayı bastım.
‘’ Lazo, kaç gün oldu biliyor musun? Beni deli ettin.’’
‘’ Orada dur bakalım, ben iki günü plan yapmak için istedim senden. Geri kalan üç günü ise, planın bir kısmını uygulamaya koymak için kullandım. Bugün planı sizlerin onayına sunacağım. Kabul ederseniz hemen harekete geçeceğiz. Nerede buluşalım?’’
Büşra,
‘’ Pasajda buluşalım, saat üç nasıl?’’
‘’ Tamam bekliyorum?
Telefonu kapatır kapatmaz, ‘’
Eda, Heval, Ruşen hazırlanın çıkıyoruz. Ben Sedat Amirin yanına uğrayıp geliyorum.’’
Hemen Sedat Amirin kapısını tıklatıp, odaya girdim. Beni görünce,
‘’ Nihayet bir Amirin olduğunu hatırladın Büşra Baş komiser?’’
‘’ Harekete geçiyoruz Amirim. Eda, Heval ve Ruşen Komiser de benimle beraber geliyor.’’
‘’ Çıkın, beni de gelişmelerden lütfen haberdar edin?’’
Devamı var
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.