- 434 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
UNUTUŞUN GÖLGESİNDE
Unutuşun gölgesine konan kanatsız kadınlardık ve uçamadık… O yüzdendir gökevleri sıla bellememiz… Gökyüzleriniz sizin olsun, aşk bizim…
Zaman ;dün,bugün ve yarın arasında akıp duruyor… Bitimsiz ırmağın nerede başladığını bilemediğimiz gibi;onun da sadece akışını duyumsuyoruz… Yer demir oluyor,gök bakır,dışarıda güvercinler çığlık çığlığa,beşiklerde bebelerin çığlıkları avaz avaz ağlamalara karışıyor. Bir kadın ,yere bağdaş kurmuş bir kadın,aniden susuyor. O sırada bir çığ düşüyor yeryüzünün göğe değdiği yerden,tüm zümrüd-ü Ankalar beyaz oluyor…
Vuslata gebe yağmurlar değildik biz… Bebelerimizi öldürdüler… O yüzden içimize akıtırız g/öz yaşlarımızı… Oysa g/öz bebeklerimizdi onlar bizim. Kimse anlamadı, anlamak istemedi… İçimizin boşluğunda havaya üflenen küller gibidir bebelerimiz. Onlar gitti gideli nefesimiz soluksuz,yüzümüz soluktur… Bir mezarımız bile yok , çalacak bir kapımız yok artık onlar gittikten sonra… Anlıyor musunuz… Düş denizinde gezinen hayaletler gibi dolaşıyoruz Anadolu’yu… Gömleklerini,parkalarını, kundaklarını koklayıp içimize çekiyoruz… Nedense hep süt kokuyorlar…Biz bebesiz,onlar annesiz…
Vuslata gebe yağmur yalnız değildir artık… Tek temennimiz bu… Özlemin de bir bedeli, bir ödülü olmalı diye düşündük hep… Hep tanrıya yalvardık… Duyar diye sesimizi… Ellerimizle yüzlerimizi sıvazladık. Biliyorduk o zamanlarda da…. Biliyorduk…Ama neyi… Belki de her şeyin ötesinde yazar haklıydı…
Aslı Erdoğan’ın dediği gibi… “İnan! Zaman daha merhametlidir insandan…”
Sonra masumiyetleri inayetsiz bir sayha
Kendini kendinden çağıran düş
Dudakların arasına sıkışmış gülüş
Bitimsiz acı
Yeni gün tortusu
Beyaz geceden kalma ışık
Gün bahçesi
Baharda erguvan
Vazoda zambak
Tarlada papatya
Yatakta gelin
Dağda asker
Annede Tanrı
Duada amin
Dilekte mendil
Ve hep üç noktadır geriye kalan…
22 kasım 2019