- 373 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AYDINLIK GÜNÜ 24 KASIM
Her meslek erbabının olduğu gibi öğretmenlik mesleğini icra edenlerin de bir günü var, 24 Kasım. 24 Kasımlara, hep umutlarla girilir. Bu umutlar öğretmenlerin manevi düzeyini temsil etmekte. İnsanlığın aydınlanma sürecinin omuzlarında yükseldiği öğretmenler, her ne kadar söylemlerde hak ettiği yeri almışsa da, emeğin karşılığının verilmesi durumlarında bunu görmek çok olası değil.
24 Kasım, Ülkemizin Kurucu Lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün, Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul buyurdukları gün. Atatürk, 24 Kasım 1928 yılında Ülkemizin insanlarının aydınlanma sürecine girmelerini sağlamak için kara tahtanın başına geçmiş, bizatihi kendisi öğretmenlik yapmıştır. Bu tarih öğretmenler günü olarak kutlanmakta ama kutlanmasını sağlayan mekanizma, kurul ya da yönetim Ülkemizin demokrasi kültürünün sekteye uğramasını sağlayan konsey. Bu anlamda öğretmenler gününü kutlayıp kutlamamakta tereddütler yaşamaktayım.
Öğretmenlikle ilgili yazılanlar, söylenenler, çizilenler, öğretmenlerin motivasyonunu artırmaya yönelik. Bunlar tabi güzel şeyler ancak öğretmenlik mesleğinin gelişimine katkı sağlar mı bilinmez. Hak ve halk nazarında, öğretmenlik, ulvi bir görevin adı, bu onur verici bir durum ancak yeterli olup olmadığı konusunda tereddütler var.
Eğitim sisteminin başında, sektörden gelenlerin olması gerektiğine inanıyorum. Sektörden gelmeyenler okulları fabrika gibi görmekte, bu mantıkla yönetilmeye çalışılmakta. Öğretmenler, işçi, kalfa, usta, öğrenciler hammadde, okullar fabrika olarak kabul edilmekte. Böyle olunca da sistem bütünlüğü içinde sisteme giren her hammaddenin, sistemden çıkışta aynı standartta olması gerektiği kabul edilmekte, hatta kabul edildi.
Şunu kabul etmek gerekiyor. Okullar fabrika değil, öğretmenlerde usta. Bunu nasıl yazarsın? Diyenleri duyar gibiyim. Öğretmenlik ala ustalıktır diyenleri de duyar gibiyim. O halde usta ile öğretmenin farkına birlikte bakalım.
Usta fabrikada, öğretmen okulda çalışır.
Ustanın hammaddesinin, canı, kanı, duygusu, zekâsı, aklı yoktur. Öğretmenin hammaddesinde saydıklarımın hepsi vardır.
Usta, hammaddesine şekil vermek, istediği kıvama getirmek için, onu döver, ateşe atar, keser, biçer, diker. Öğretmenin hammaddesi nadidedir, naziktir, narindir, duygusaldır, ona dokunamaz, onu dövemez, onu kesemez, onu ateşe atamaz, onu biçemez, onu dikemez.
Usta, hammaddesinden elde ettiği yeni ürünün şeklini, şimalini, biçimini, rengini, istediği gibi olup olmadığını çok kısa bir sürede test edebilir, görebilir. Usta olmadığını gördüğü hammaddesini, istediği kıvama getirene kadar onu yeniden işleyebilir. Öğretmenin hammaddesinin işlenmiş halini hemen göremezsiniz, yıllarca beklemeniz gerekebilir. Yıllar sonra istediğiniz kıvamda olmadığını gördüğünüz ürününüzü alıp yeniden şekil vermek isteseniz de veremezsiniz.
“Öğretmenler! Yeni Nesil Sizin Eseriniz Olacaktır.“ diyerek öğretmenine güvenen liderin, meşalesi hiçbir zaman sönmeyecek, okulları işletme gibi gören zihniyetin de esamisi okunmayacaktır. Ülkemizin, aydınlanma sürecinin başlatıldığı gün olan 24 Kasım Öğretmenler gününün ülkemiz insanına, insanlığa, barış ve huzur getirmesi dileğimle.
YORUMLAR
Malzemesi insan olan tek meslek öğretmendir. Yazınızdaki vurgu da bu bağlamda yapılırken farklı açıklamalarla bu konuyu sıradan meslek olmaktan çıkarıp malzemesini şekillendiren sanatkara dönüştürmesini ilgiyle okudum.
Ham demirden bir çeliğe dönüştürme!... Isıtıp, çekişlemeden yapılamayacak bu işlem usta içinde büyük emek ister. Hem de yıllarca!...
Yazınızı kutlarım.
Saygılarımla.