- 606 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
MUALLİM/MÜELLİM
Yıllar önce, hatta öğretmen olmadan önce okumuştum aşağıda yazacağım olayı. Hatırladığım kadarıyla anlatmaya çalışacağım.
Uzun yıllar önce genç bir öğretmen Doğu veya Güneydoğu Anadolu’da kuşların pek uçmadığı, kervanların ise neredeyse hiç geçmediği ücra bir köye öğretmen olarak atanır. O zamanlar öğretmenlere ‘’ Muallim’’ Dendiğinden herkes de ona köyde ‘’Muallim Bey’’ diye hitap eder. Bir kişi hariç: Köyün akil adamı bir yaşlı vardır. Haydi ona Mehmet Amca diyelim. Evet, Mehmet Amca öğretmene hep ‘’ Müellim’’ Diye hitap eder. Öğretmen de ‘’ Yaşlı adam. Herhalde dili dönmüyor.’’ Diye düşünerek Mehmet Amcaya ‘’ Müellim değil,Muallim’’ Diye herhangi bir uyarıda veya düzeltme talebinde bulunmaz.
Muallim Bey, köyde göreve başlar başlamaz ilk iş olarak adeta bir ahırdan farksız olan, bakımsızlık ve ilgisizlik sebebiyle neredeyse çökecek durumdaki okulu ele alır. Köylülerin ot ve saman deposu olarak kullandığı binayı bir amele gibi çalışarak, sonra da köylülerin yardımıyla okula benzer bir bina haline getirir.
Kendi maaşından okula soba alır. Okulun daha pek çok ihtiyacını kendi maaşından karşılayan öğretmen, okul binası içinde kendisine de kümes kadar bir yer yaparak orada yatıp kalkar.
İkinci önemli iş olarak okula gönderilmeyen kız çocukları meselesine el atar ve kız çocuklarının ana babalarını ikna ederek onları da okula kazandırır.
Daha önce inek ya da koyun seslerinin doluştuğu okul binasından artık çocuk cıvıltıları gelmektedir.
Velhasılıkelam öğretmen dört elle sarılmıştır işine ve tabii ki işinin en önemli parçası olan yarınlarımızın umudu çocuklara.
Köyün çocuklarına düzgün Türkçe konuşmayı öğretirken kendisi de onların şivesini hatta bazı köy çocuklarının kullandığı ana dili öğrenmiş, onlarla iletişimde doğacak sıkıntıları da bertaraf etmiştir.
Tatil günleri olan Cumartesi, Pazar günleri bile devamlı köyde, öğrencileri ya da köylülerle birlikte olan genç muallim artık köyde herkes tarafından sevilen, sözü dinlenen bir insan olmuştur.
Böylece aradan aylar geçer.
Bir gün Mehmet Amca elinde içi kete dolu bir sini ile sınıfın kapısını çalar. Muallimin ‘’ Buyurun’’ Demesi üzerine de sınıftan başını uzatır.
- Muallim Bey ! Size ve çocuklara kete getirdim. Afiyetle yiyin.
Öğretmen kete için teşekkür eder ama bir şey dikkatini çekmiştir. O güne kadar kendisine’’ Müellim’’ Diyen Mehmet Amca şimdi ‘’ Muallim’’ Demektedir. Bunun bir hikmeti var mıdır acaba? Merakla sorar.
-Mehmet Amca ! Sen bana hep Müellim derdin. Şimdi ise Muallim diyorsun. Kelimenin doğrusunu mu öğrendin yoksa başka bir hikmet mi aramalıyım bu değişiklikte?
Mehmet Amca tebessüm eder.
-Senin müellim değil de muallim olduğunu gördüğüm, buna artık inandığım için sana bundan böyle müellim değil, muallim diyeceğim.
Öğretmen iki kelime arasında farkı aslında çok iyi bilmektedir ama yine de bunu Mehmet Amcanın ağzından duymak ister.
-İkisi arasında ne fark var ki Mehmet Amca?
Mehmet Amca adeta bir öğretmen gibi kara tahtanın önüne gelir ve sanki öğrencilere ders verir gibi konuşmaya başlar:
-Bugüne kadar bu köye gelen tüm muallimler maalesef bu köyde kalmadılar. Kimi hizmet süresini doldurmadan bir torpil bulup gitti,kimi görev süresini izinle, raporla geçirdi. En iyileri bile şehirde yaşadı, paydos zili çalar çalmaz da soluğu doğru evinde aldı. Çocukların meseleleriyle ilgilenen olmadı. Bu köyü kendileri için bir görev yeri değil sürgün yeri olarak gördüler. Talihlerine küstüler. Kara talihlerinin sebebi bizmişiz gibi bize küstüler. Çocuklara küstüler. Mesleklerine küstüler. Velhasılıkelam onlar benim nazarımda elem verici insanlardı. O sebeple de ben onlara elem verici manasında müellim dedim hep.
Sonra sen geldin. Seni de önceleri müellim sandım. Ama şimdi görüyorum ki sen elem veren değil ilim verensin. Yani hakkıyla bir muallimsin. O sebeple sana bundan böyle muallim diyeceğim.
Evet, öğretmenlik zor meslektir aslında. Öyle bazılarının zannettiği gibi ‘’Sekiz ay çalış, dört ay yat.’’ Mesleği değildir. Tabii ki bu mesleğe girerken her şeyden önce müellim değil muallim olmaya niyet etmiş olmak gerek.
Bütün meslektaşlarımın Öğretmenler gününü kutlarken hayatta olmayan değerli öğretmenlerimize Yüce Rabbimden rahmet diliyorum. Ruhları şâd olsun.
YORUMLAR
Değerli hocam, hakkınızı bir kez daha teslim edelim...
Siz burada edebiyatçılığı da hakkıyla yapmaktan çok öğretmenlik yapıyorsunuz aslında...
Ezberleri sorguluyor, işlediğniz konuların gerektirdiği aklı, mantığı, vicdanı, ahlakı çalıştırıyor, sis bulutlarını dağıtıyor, ufuklarını genişletiyorsunuz...
Evet, öğretmenlik özünde budur...
Tabii ki her gerçek öğretmen gibi bundan dolayı da haksız yere yargılanıyorsunuz...
Öğretmenler gününüz kutlu olsun...
Selam ve saygılarımla.
Özgür iradesiyle hür,İrfanı hür,Vicdanlı, Bağımsız, Önyargılarından arınmış, Her bir öğrencisine eşit yaklaşmayı şiar edinmiş, ötekileştirmeyen,siyasi kimliğini ön planda tutmayan,tüm öğrencilerini Sevgi'yle kucaklayabilen cesur yürekli bir karekter taşıyan TÜM ÖĞRETMENLERİMİN ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİR
24 kasım öğretmenler gününü kutlarım
Nice Saygılarımla.
ayrıca bu güzel anıyı paylaştığınız için
kutluyor nice güzel yıllar diliyorum
Rahmetli babam hep anlatırdı öğretmenliğinde başından geçenleri.
Nasıl da merakla ve heyecanla dinlerdim...
Sınıftaki sobayı elleri ile yakarken ve içine tezek atarken ve öğretmen çıktığında henüz on yedi yaşındaymış.
Bir tek anacığı kalan ailesi.
Ana-oğul gezmişler yurdun dört bir köşesini.
Sonra yüksek tahsil yapmış rahmetli.
Çok sıkıntı çekmişler o yüzden asla bana mesleğini önermedi ve kader öyle bir sunum hazırlamış ki bana:
Bir anda meylettim öğretmen olmaya ama uzun soluklu olmadı ne yazık ki, değerli Sami Hocam.
Böyle özel günlerde hep içim acır bir yanımı eksik hissederim.
Öğretmenler gününüz kutlu olsun değerli hocam ve başta sevgili Atatürk olmak üzere tüm öğretmenlerimizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Ve ben hala öğrenci kimliğimi muhafaza ediyorsam bana ışık tutan hocalarımın sayesindedir içimdeki bu sonsuz öğrenme ve çalışma coşkusu ve de heyecanı.
Ve siz, değerli hocalarım.
Sizlerden her gün yeniden öğreniyorum yeni bilgiler ve hayatıma çok katkınız var.
Aşamadığım zorluklar hayatımı alt üst eden ve sönmeyen ışığınız yolumu aydınlatan.
Aslında ben öğrenci kimliğimle yaşarken ve yazarken bilginin ve sevginin gücüne de haiz olmak adına çok çok mutluyum.
Allah razı olsun sizlerden.
Çok konuştum affola değerli Sami Hocam.
Ama içimdeki coşku bazen sönse de umut ve heyecanla yaşıyor ve yazıyorum ben ve de seviyorum.
Sonsuz selam ve saygılarımla.
Yazınızı çok çok sevdim.
Var olun değerli hocam
Sizin ve bütün ''Muallim'' öğretmenlerimizin gününü kutluyorum Sami hocam...
Hayatta olanlara sağlık sıhhat selamet, Rahmetli olanlara da Rahmetler diliyorum...
Ne mutlu, Vatan, millet, din, iman, insanlık sevgisi üzre öğrenci yetiştirenlere...
Allah hepsinden razı olsun inşallah...
Selam ve dua ile...