- 478 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dost Zaaf Yönlere Bakmaz
GERÇEK DOST ZAAF (ZAYIF) YÖNLE ALAY ETMEZ
Sevgili Dostum,
Dostluğumuzun sağlam ve güçlü olmasının bir sebebi de birbirimizin zaaf(zayıf) yönlerini iyi bilmemiz ve bu yönlerimize zarar verecek davranışlardan kaçınmamızdır.
Değerli dostum,
Toplumda öylesine cahil insanlara rastlıyoruz ki, engelli arkadaşlarının sürekli zayıf yönlerini bildikleri halde onlarla alay ediyorlar. Mesela engelli arkadaşlarının sevmediği insandan sık sık abartarak bahsederek O’nu kızdırmaya çalışıyorlar. O engelli onlara gereken cevabı verdiği zaman da özür dilemeyi bilmiyorlar. Özür dilenecek yerde dilememek de en büyük engellilik ve cehalettir. Oysa ki, engelli diye küçümsedikleri insanın hayat azmine ve gayretle insanlara faydalı olma çabasına ben hayran kalıyorum. Faydalanacak adam ile alay etmek asıl engellilik odur.
Sevgili dostum,
Biz asla böyle basit davranışlar içinde olmadığımızdan da dostluğumuz gerçek manada dostluk olarak kalıyor ve gün geçtikçe güçlenerek güzelleşiyor. Bu güzelliği ancak yüreği güzel insanlar görebilir.
Sevgili dostum,
Çalıştığım yerde bir engelli insan ile güya O’nu seviyor görünen, evi ve arabası olduğu zaman kendini bilgili sanan cehalet içindeki insanın tavrını gözlemledim. Engelli insan durmadan okuyor, okuduğu güzel kitapları çevresine hediye ediyordu. İnanır mısın? O engelli dostumuzun verdiği kitapları okuyarak ben ve ailem çok geliştik. Ama öteki çalışanlar çok okuyor diye alay ederlerdi. Üstelik milli değerlere bağlı görünen insanlardı bunlar. Engelli dostumuzla “bu kadar okuyorsun da ne faydasını gördün ki, bir evin ve araban bile yok derdiler. ”Milliyetçilik ve Müslümanlık paylaşmayı emreder, siz ise 3 eviniz ve iki arabanızdan bir tanesini bana hediye etmediğinizden benim evim arabam yok” derdi. Gülerlerdi. Ama inan o engelli dostumuzun çocuğu en güzel okulları kazandı. En güzel sosyal insanlardan oldu. En örnek gösterilenlerden oldu ama o arkadaşları anlamadı. Çünkü anlamak için evi arabası değil aklı olacak insanın.
Sevgili dostum,
Bir gün engelli dostumuzun bana hediye ettiği kitabı yeni okumuş tamamlamıştım ki, engelli dostumuzla alay eden arkadaşımızın sosyoloji okuyan kızı işyerine gelmişti. Babası yoktu o gün engelli dostumuzun bana hediye ettiği kitabı çocuklarıma götürecektim ki, o kıza vereyim dedim. Tam O’na göre kitaptı “Kim engelli ?” adında bir kitap. Kız kitabı alınca gözleri yaşardı. ”Bugüne kadar annem ve babam çok iyi maaşlı insanlar olmasına rağmen kitap hediye etmedi. Siz bana kitap hediye ettiniz” diye teşekkür etti. O kitabı engelli dostumuzun bana hediye ettiğini söyleyemedim. Babası fark etse o kitabı alıp çöpe atardı. İşte o kadar cehaletle boğuşan bir adamdı. Çocuklarına ne kadar zarar verdiğini bilmiyor, çocuklarına ev almakla görevinin bittiğini sanıyordu. İnsanlığının bittiği yerde olduğundan bihaberdi. Benim konuşmalarımla uyarmama da “sen benden iyi mi bileceksin” diyerek kulak asmazdı. Bazen de “tamam daha yapmayacağım” der. Bir ay sonra gene aynı şeyleri yapardı. O zaman “Dağların yer değiştireceğine inan da insanın huy değiştireceğine inanma” ve “can çıkar huy çıkmaz” ata sözleri gelirdi aklıma…. Ben de zaten fazla muhatap olmazdım. Sadece çocuklarına acırdım. İş arkadaşlarımı kardeş, onların çocuklarını da çocuğum bilirdim. Anne ve babamızdan biz böyle görmüştük.
Sevgili dostum,
Biz birbirimizle böyle uğraşmak yerine dostluğumuzu geliştirme derdinde olduğumuzdan çocuklarımız işte böyle olumsuz etkilenmiyor. Ama insan cehaletten kendi olumsuz davranışlarından çocuklarının da olumsuz etkilendiğini göremiyorlar.
Sevgili dostum,
Arkadaşımın kızı iki gün sonra bana gelip dedi ki:” Amca, verdiğin kitap ne güzel kitaptı. Ben severek okudum. O kitabı alıp da arkadaşlarıma da hediye edeceğim, derslerime çok faydalı olacak” dedi. O’na” Bana da o kitabı babanın durmadan alay ettiği o engelli dostum verdi” diyemedim. Dememiş olmam daha doğru değil mi?
Örnek dostum,
İnsan dünyada öğrenmek için var biliyorsun. Öğrenen insan aynı zamanda eğlenmesini öğrenerek bilen insandır. Bana da öğrenmek müthiş bir eğlence hissi veriyor. Bana soranlara “eğlenmek ne ben öğrenirken eğleniyorum” deyince dudak bükerler. Varsın büksünler.
Değerli dostum,
Böyle sorumsuz arkadaşlar da aslında bizlere ders veren insanlar. Cehaletleri de bizim için öğretici oluyor. Onlara yanlış yaptıklarını bıkmadan usanmadan söyleyelim ama bizlerde onların yaptıkları yanlışları yapmayalım. Çünkü öyle basit davranışlar bizlere yakışmaz. Bize yakışan dostluğumuzun daha da sağlam olması için çaba harcamak.
Biricik dostum,
İlla da herkes benim sevdiğimi sevecek ya da okuyacak diye bir şey yok, okumak da sevmek de nefret etmek de insanın bireysel tercihidir. Bizim sevdiğimizi herkesin de semesini istemek buna zorlamak insanlara zulmetmek ve daha açık deyimi ile in sanları taciz etmektir. Taciz etmek insana yakışmaz. “İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır” diyen bir dinin mensubuna insanların zaaf yönleri ile eğlenmek yakışır mı? Faydalı olamıyorsak bari zararımız olmasın. Arkadaşlarımızı sevmiyorsak da uzak kalalım daha iyi. İşte o faydadır. Bizim istediğimiz şeyleri yapmıyor diye de engelli arkadaşa küsmek de acizlik ve basitliktir düpedüz. İnsan küsünce eline ne geçerse. O arkadaşım da küserdi sık sık. Bunu da görev zannederdi!
Değerli dostum,
Başkalarının zaaf yönleri ile alay etmek aslında en büyük zaaftır. En büyük küçüklüktür. Bilmem anlatabiliyor muyum? Biz bu küçüklüğü yapmayacak ve dostluğumuzu el ele büyüteceğiz. “İnsan olmak” özelliğimiz ve daha da ötesi “dost olmak “ zevkimiz bunu gerektiriyor. Çocuklarımıza çevremize de bu güzel hasletleri davranışlarımızla anlatacağız. Bizim çocuklarımız kaba saba adamların çocuklarından daha ilerde ise bunu da başarmışız demektir.
Dostça kalın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.