- 1938 Okunma
- 13 Yorum
- 9 Beğeni
Sonsuz Aşktır Öğretmen olmak...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
“Öğretmen geçmişin öğreticisi, geleceğin kurucusudur. “ Mustafa kemal Atatürk.
İnsanları eğitmeyi ve öğretmeyi meslek edinen, eğitim kurumlarında çocuk ve gençlerin eğitim öğretimlerine rehberlik eden, yön veren ve yaşama hazırlayan kişiye öğretmen denir. İnsanın hayatı doğumla başlayan bir yolculuktur. Gözünü açtığı bebeklik döneminden itibaren öğrenmeye ailesi ve etrafında bulunan herkesten ve her şeyden bir şeyler öğrenerek başlar. Bu yolculuğun ikinci ve en önemli durağı okuldur. Okul, çocukların ikinci ailesi, öğretmenleri ise ikinci anne ve babasıdır.
Öğretmen olmak:
Uzak çok uzaklarda hasreti aralayan mesafeler kadar artan özlem duygusunu bastırıp küçücük yüreklere ses olabilmektir. Kederli çehrelere ses olacak tılsımı, tüm duyguları ile ifade edebilme maharetidir. Kimselerin bilmediği yerler olsa da, orada öğretmene ihtiyacı olan çocukların olduğu gerçeğini prensip edinerek, “devletin çatısı benim çatım” ilkesi ile vatan toprağını karış karış gezen eğitim neferleridir. Kimi Elif misali tek ve yalnız kalsa da kararlı ve inançlı, kimi Yusuf misali engellerin yıldıramadığı bir sadakatle mücadele edebilmektir.
Çoğunlukla bozkırların ortasında, ya da kıyısında, kenarında tek başına yalnız binalar görürsünüz. Sarıya ya da yeşile çalar sıvaları. Bilenler bilir oysa o kadar değildir. Daha fazlası da vardır. Onları tanıyınca fark edersiniz. Yaklaştıkça sesleri yükselir. Kocaman gözlü, esmer ya da sarı yüzlü; kız ya da erkek çocuklar gülümseyerek gelir. Sıvası dökük, duvarları renksiz o yalnız binalar onlarındır. O çocuklar bilirler oraya nasıl zor şartlarda geldiklerini.
“Her sene sorun oluyor. Babam okula göndermek istemiyor. Akrabalarımızdan, çevremizden etkileniyor. Büyüksünüz artık kız çocukları okur mu diyor?”
“ Aslında ben okumak, meslek sahibi olmak istiyorum. Annem, babam buna izin vermiyor. Babam aslında istiyor da, annem, amcalarım kabul etmiyor. Bana diyorlar ki; burada kızların okuması ayıp.”
Geleceğe umutla bakan bu çocuklar: Büyük kentlerdeki yaşıtlarından daha çok biliyorlarsa ne istediğini ve bitmek bilmeyen ” okumak istiyorum” seslerine, Hızır misali kapı kapı gezip, anne-baba ve hatta yakın akrabayı ikna edebilmek ve yarınların temelini attığı gibi, kişilik hamuruna da biçim verebilmek ve ailesinden yıllarca uzak kalabilmektir öğretmen olmak…
İmkânsızlıkların bahanesine gizlenmeden, elindekilerle mükemmeli yakalama, mükemmele yaklaşmak için çalışan ve zaman zaman zorlukların ardındaki bahaneye sığınmaktansa, zorlukları aşma yolu olan onurlu bir mücadeleyi seçmektir. Belki bir köy okulu, belki de bir köye çıkan dağ yolu. Karla kaplı coğrafyayı seyrederken camın ardından, camdaki buz kristaliyle dost olmaktır. Saatlerce çamura belenip yürümektir. Takdir, alkış beklemez. En büyük alkışın yankısını vicdanında hisseder. Çünkü; öğretir, ekip büyütür, yeşertir. “Yeşerdi bak, dal tuttu, meyve verdi çiçeklerim ne mutlu bana.” diyebilmektir öğretmen olmak…
Tükendiğini hissetse bile boğazı acıyana kadar anlatır. Yorulmak gibi bir lüksü yoktur aslında. Gülümseme eksik olmamalıdır. Kaç yıl, kaç mevsim, kaç ay, kaç gün tüketmiştir. Alnındaki çizgiler geçen ömrün çetelesini tutsa bile mutludur. Yıllarca dokunduğu sıralar, silip silip tekrar yazdığı kara tahta. Elinde eskiyen kitaplar, karaladığı satırlar… Bir de kalemi konuşsa neler anlatır, neler söyler kim bilir.
Ufacık bir el, bir gülüş o kadar mutlu eder ki, bütün yorgunluğunu unutur. Her gece yastığa başını koyduğunda çocuklarını düşünerek uyur. Her sabah “okula gidiyorum” der ve koşmaya devam eder. Her şeye rağmen kucaklamak, bütün renkleri kullanarak Türkiye haritasına: Gönül kardeşliğini, insan zenginliğini boyamaktır gayesi. Sevmek, sevdirmek, anlamak anlatmak ve insana dair her şey i öğretebilmek. Aydınlık gelecek ve çağdaş Türkiye için; ülküsü yükselmek daha ileriye gitmektir. Okuyan bir nesil yetiştirebilmek için şehit olabilmektir öğretmen olmak…
“Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır.” Mustafa Kemal Atatürk. O’nun açtığı yolda, gösterdiği hedefe hiç durmadan yürüyebilmek; “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” Hz Ali. Ne kadar kutsaldır o bir harfi öğretebilmek...
Özverinin sonu yok! Kalbinin şefkati çok!
Zorla olmaz, gönül işi...Sonsuz Aşktır öğretmen olmak…
Günümüz kutlu olsun.
Nuray Çakmak/Kasım/ 2018
YORUMLAR
Yurt sathında 24 Kasım Öğretmenler Gününü tebrik eder; insan sevgisi, yüksek bir idealizm ve vatan aşkıyla taçlanmış bu kutsi mesleğin yorulmak bilmez mensuplarına sonsuz başarılar dilerim.
Gün başarınızı da içtenlikle kutlarım hanımefendi
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Saygı ve selamlarımla...
Nuray Çakmak
selam ve saygılarımla.
Sevilmek umuduyla sevmek insanidir. Fakat sevmek için sevmek, meleklere mahsustur. ALPHONSE DE LAMARTİN
Bu, değil mi öğretmenliğin titri?
Ve de edebiyat aşkına düşmüş bir yürekte saklı değil mi bu coşku?
Öğretmenler günümüz kutlu olsun.
Tebrik ediyorum, Nuray Hanım.
Adım gibi emindim de yazınızın güne eşlik edeceğini ve asla da yanılmadığımı bir kez daha gördüm.
Selam ve saygılarımla.
Keşke sevgiyi daha çok insan bölüşse ve keşke sevgiden ibaret bir dünya inşa etsek...
En azından bireysel çabalarımla bunu gerçekleştirmeye açlışıyorum hatta ve hatta çoktan inşa ettim bile.
Buna sadece Mevlam da şahit değil üstelik.
Çıkarsız ve yürekten gelen bir sevgi.
Nuray Çakmak
Sevilmek umuduyla birini sevmek menfaati çağrıştırıyor bende.
Sevgiyi karşılıklı alış-veriş gibi düşünürsek eğer benim iç dünyam ile örtüşmüyor. Sevginin bir karşılığı yok ki.
Bir öğretmenin titri, nedensiz de sevebilir olması.
Canım benim senin ne kadar sevgi dolu olduğunu ben biliyorum zaten.
Eğer bir gün insanlar birbirlerini nedensiz de sevebilmeyi başarabilirse eğer,
daha güzel yaşamayı başarabiliriz ne dersin.
Çok teşekkür ederim güzeldi yorumun sevgilerimle.
Yıllarca farklı bölgelerde, farklı sosyal dokulardaki öğrencilerimden öğrendim öğretmenliği. Öğrenciyi merkeze alabildiği kadar başarılı olur bir öğretmen. O nedenle yazınız çok kayda değer bir anlatım içeriyor.
Öğretmenler gününüzü ve günün duygusunu hakkıyla anlatan yazınızın Günün Yazısı seçilmesini de içtenlikle kutlarım.
Sevgilerimle...
Nuray Çakmak
Çok teşekkür ederim değerli yorumunuza sevgilerimle Serap Hanım.
Nuray Çakmak
***Özverinin sonu yok! Kalbinin şefkati çok!***
Çok anlamı birde öğretmen kaleminden olunca, kutlarım Nuray öğretmenimizi...
Sevgilerimi demetledim.
Hayata atılmamızı sağlayan,sevgili öğretmenlerimize duyduğumuz sevgi ve saygı sadece 24 Kasım günü değildir. Bizlere verdiğiniz ışıkla sizler kalplerimizde her zaman sönmeyen ışıklarsınız.
Sizin ve tüm
Öğretmenlerimizin kutsal mesleği kutlu olsun...
Saygılarımı bıraktım...
Nuray Çakmak
Değer bilmek, sizler gibi ayrıcalıklı kişilere özel bir durum.
Sevgilerimle.
Çok güzel bir yazı VAROLun Nuray hanım.
Sizin ve tüm öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun.
Selam ve saygılarımla..
Nuray Çakmak
Selam ve saygılarımla.
Öğretmen denince her seferinde Güneydoğu'nun ücra köşelerinde çocuklara bir şeyler vermek için seve seve görev yaparken kurşuna dizilen, şehit edilen gencecik öğretmenlerimiz gelir aklıma. Mekanları cennet olsun.
Sizin de dediğiniz gibi inanılmaz özveri isteyen kutsal bir meslektir öğretmenlik.
Ama günümüzde bir yandan maddiyatla diğer yandan müfredatla boğuşmanın diğer adıdır öğretmenlik.
Atatürk'e milletvekili maaşlarının ne kadar olması gerektiği sorulduğunda, öğretmen maaşlarını baz alarak, üstüne çıkmasın dediği de gelir aklıma.
Cahil ferasetinin yere göğe sığdırılamadığı bir dönemde, cahilden nemalananların en büyük düşmanı konumunda artık öğretmenler.
Tüm öğretmenlerimizin gününü canı gönülden kutlar saygılar sunarım.
Bu güzel yazı için sizi kutluyorum.
Saygılar.
Nuray Çakmak
Çok teşekkür ederim yazamadıklarımı başlık olarak tamamladığınız yoruma.
Selam ve saygılarımla.