- 457 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Dünya Acısı
1945 bilmem kaç Nisan.
Bitmeyen geceler… En uzun gece acının en dayanılmaz olduğu ,yitirince aydınlığı karanlığın hiç bitmeyeceğini hissettiğin gecedir. Sonra savaş.
Sa-vaş.
Yalnızca iki hece.
Sayısız canı, onlarca hayatı yerle bir ederken insan bir şeyi unutmuş oysaki. Dünya savaşlarını sıralamış kronolojik. Tarihe kolaylık sağlamak için. Ders kitaplarında kolay ezberlensin, ayırt edilebilsin diye: 1.Dünya Savaşı, 2.Dünya Savaşı…
Peki dünya savaşına isim verirken yarattığı felaketin adını bulabilmiş mi? Hayır.
Söyleyeyim o halde : Dünya acısı.
Ne bir ne de iki. Acılar Farklı bedenlerde aynı hıçkırık, aynı titreme, aynı son.
Dünyanın en büyük acısı şüphesiz ki dünya savaşlarında savaşları çıkaran cani, kravatlıların değil de hayalleri yüreklerinden patlarcasına kuş gibi uçan genç kızların, kucağında bebeğini emziren anaların, pencere pervazında yol gözleyen cananların, güç yaşama yine de dik durarak kafa tutan kadınların payına düştü. Sonra binlercesinin gözüne düştü acı, gönlüne düştü.
Bir Kadının günlüğünü okudum geçenlerde. İsimsiz bir hatıra bırakıp sonsuzluğa karıştı.
Diyor ki:
13 Mayıs 1945.
…
" Milletler hangi bayrak veya formüller altında yaşarsa yaşasın, hangi tanrılara taparsa tapsın, hangi sikkeyle onlara ödeme yapılırsa yapılsın her insanın bekası için ödeyeceği gözyaşı, ıstırap ve elem toplamı sabit kalır."
Gerçekten öyle mi? Bunca değişen, artan ve azalan şeylerin ortasında sabit kalan bir şey var mı?
Elem, keder, acı…
Bitmek bilmeyen enkaz, şehirlerin ortasında moloz yığınları bırakırken yüreklere de taşınması güç ağrılar nakşediyor. Uykulara sinsice girerek hatırlanmak istenmeyen film kareleri. Tüm savaş senaryolarında acının pay edildiği kadınları düşünüyorum. Defalarca kez şunu tekrarlıyorum.
“Sebebi bile olmadığın bir şeyin sonucu neden senin?”
Açıkça yapılan işkenceler, yalnızca bedene değil ruhlara edilen tecavüzler…
Neden?
Ölümün sıradanlaştığı bir savaş dünyasında insan bir moloz yığınından farksızdır.
PAT!
Bir çatı dairesinde düşlerinden başlayarak bir kadını öldürür revolver.
PAT!
Sonra bir cadde başında aralıksız bir kaçış başlar.
PAT!
Korku insanın celladı.
İnsan, insanın.
N.K-
2019- BERLİN
YORUMLAR
Korku insanın celladı.
İnsan, insanın.
Ve gelinen nokta, canım arkadaşım.
Sevgiden ve inançtan medet umarken başımıza gelmeyen de kalmıyor işte.
Bu gün bana yarın sana ve elde olmadan yine de düş kuruyoruz düştüğümüz düş çukurunda ölümü kurguluyoruz bilip bilmeden.
Güne gelsin bu yazı ve herkes ibretle okusun.
Özlemiştim sevgili arkadaşımı.
Sevgilerimle güzel yüreğine canım