- 1452 Okunma
- 14 Yorum
- 4 Beğeni
MUM
Eskiden hemen hemen her mahalle bakkalında bulunduğu gibi evlerden de eksik olmazdı. Denemek için sorun mahalle bakkalınıza:
“Bir mum istiyorum. Ama o pasta mumlarından değil. Beyaz yuvarlak olanından. Aydınlatma için.”
“Yok.” Diyecektir.“Yok o eskidendi.”
Çünkü eskisi kadar sık elektrik kesintisi olmuyor artık.
Ama enflasyon hesaplanmasında hep vardır mum. Ortalamayı düşürür.
Seksenli yıllar. Bir yılbaşı gecesi. Eşim ve üç çocuğumla haşlanmış, suyuna bulgur pilavı pişirilmiş tavuğumuzu iştahla yedik. Açtık siyah beyaz televizyonumuzu Zeki Müren, Ajda Pekkan, Muzaffer Akgün, Soner Özbilen dinleyecek, gece oniki de de dansöz seyredeceğiz. Dansöz saatine kadar çocuklar da çoktan uyumuş olacaklar.
Kesiliverdi elektrik. Hepimiz birden:
“Haydaa.”
Daha kuruyemiş, mandalina yenilecek, mısır patlatılacaktı.
Evdeki yerini hepimizin bildiği mum getirildi. Yakıldı. Duvarlarda büyümüş gölgelerimiz oynaşıyor.
Morallerimiz bozuk. En çokta çocuklarımızın. Onları oyalayacak bir şey bulmam lazım:
“Gelin bakalım çocuklar. Şu yanan mumu ortaya koyacağız. Hepimiz yüz üstü uzanacağız. Bakın size ne anlatacağım.”
Şaşkın şaşkın dediğimi yaptılar. Gözlerimiz Ortada yanan mumda, çenelerimiz ellerimizin arasında.
“Hanım sen de gel.” Hanım sinirli.
“Benim işim var.”
Çocuklar merakla beni dinliyorlar.
“Şu yanan mum bir insanın ömrü olsun. Mesela benim ömrüm. Ne dersiniz?”
Büyük kızım “Tamam.” Dedi. Peşinden diğerleri. “Tamam baba.”
“Hani onu yaktık ya. Ben doğdum şimdi.”
Mum yanmaya devam ettikçe ben yürüyorum. İlkokula başlıyorum.
Yılbaşlarında içmek yazılı olmayan bir emirmiş gibi de arada bir “Siz devam edin ben geliyorum.” Deyip mutfaktaki içkimden bir iki yudum almaya gidiyorum. Geldiğimde çocuklar tartışıyorlar:
“Babam şimdi genç oldu.” Hayır, ortaokula yeni başladı.”
Ben böyle mumla, mutfak arasında gidip geldikçe, mum da yanmaya devam ediyor. İçkinin de verdiği hoşlukla ben coştukça coştum…
Mesleğe girdim. Mezun oldum. Evlendim. Sırasıyla çocuklarım oldu. Onlar da okudular. Büyüdüler. Büyük kızım hemşire oldu. Oğluma önce baba mesleğini seçtim. İstemedi.” Ben silahı sevmiyorum.” Onu doktor yaptım. Küçük kızım üniversiteyi kazandı. Mum yanmaya devam ettikçe büyük kızımı ağlayarak gelin ettim. Sonra oğlum kendi mesleğinden biriyle evlendi. Ben evlenmeleri anlattıkça o yıllarda henüz dört yaşlarında olan küçük kızım:
“Baba ben de gelin olmak istiyorum.” Dedi. Ona:
Daha sana sıra var kızım.” Dedim.
Elektrikler geli verdi birden. Hanım sevindi:
“Hadi kalkın bakalım. Söndürün mumu.”
Çocuklar:
“Hayır, anne yakma ışığı biz babamı seyrediyoruz.”
“Deli bu adam deli. Çocuklara neler anlatıyor? Diye söylendi. Yaktığı ışığı çocuklar tekrar söndürdüler.
“Sen anlat baba.”
“Sonra emekli oldum çocuklar.”
Muma baktım bitmesine az kalmıştı.
“Anneniz de, ben de ihtiyarladık. Her biriniz işiniz gereği bizden ayrıldınız. Siz bayramlarda beni ziyarete geldiniz. Bazen biz de sizlerin yanına geldik.”
Derken… Mum bitti ve söndü.
Büyük kızım koşarak lambayı açtı.
Üçü de sarıldıl bana.
“Babamm…Babamm… Ölme ne olur ölme Babamm…”
Onlar da ağlıyordu. Ben de…
Büyük kızım devlet memuru. Silahı sevmeyen oğlum muazzaf jandarma. Küçük kızım bir büyük şirkette sekreter. Üçünden de torunlarım var. Gerçek hayat mumum ne zaman söner bilmiyorum.
Ama acısıyla tatlısıyla bir ömür bitti bitecek. Ölümün eli kulağında…
YORUMLAR
Mum etrafini aydinlatir kendine isik vermezmis.seninde o dolu dolu hayatin oyle gecti biliyorum. Optum gocaman
Bedri Tokul
Öyle oldu be Gartal...
Seviyorum seni.
Allah uzun ömürler versin, Bedri Hocam.
Kaç mum söndü bu taraflarda sormayın gitsin ve tam da dibine gelmişken mum...
Her daim saygılarımla.
Bedri Tokul
Sağ olun.
Selam ve Saygılarımla...
canım acıdı yav
önce ben mum oldum ama devamını getiremedim
Allah sağlık afiyet neşe versin de hayırlısıyla
mum ne vakit söner bilemeyiz ama siz ışımaya devam edin...
sağlıkla kalın
Bedri Tokul
Şimdi kokulu mumlar var.
Kokusu havayı, ışığı duyguları canlandırıyor.
Aslında sönmeden hayat mumumuz, hayattan zevk almak lazım.
En güzeli bu bence...
Selam ve Saygıyla.
Adam yazıyor kardeşim.
Çok güzel bir yazı Ağabeyim.
Mum ve bir ömür.. Ne güzel bir benzetme, ne güzel bir anlatım. Allah gecinden versin Ağabeyim.
Her mumun süresi de farklı illaki.
Boğazım bu tür hisli yazılarda hep düğümlenir.
Biz de yaşlandık sanırım. Bizim mum da az kaldı.
Allah hepimizde sağlıklı sıhhatli ömürler versin inşallah.
Selam ve saygılar Abi.. Yengeye hürmetler..
Bedri Tokul
Adam yazıyor yazmasına da. Bu arada benim kel de ara yere gitti be Suat !
Bu biraz duygusal bir yazıydı farkındayım.
Belki de sizleri özlemiş olmamdan kaynaklanmış olabilir mi? Ne dersin?
Ahmet diyor ki:
"Şurada yaşayacağımız 50-60 sene"
İnandırıcılığı yok. Yok almasına da.
Ne kadar kulağa hoş geliyor değil mi?
İyi sağlıklı yaşamak dileklerimle öpüyorum gözlerinizden...
Suat Zobu
Kusura bakma nasıl atladım ben..
Elden ve kelden öptüm abi.
Selamlar..
Bir'de "Mum Dibine Işık Vermez Demiş" Atalar.
Bu yazı ata sözünü hükümsüz kılmış, dibini de,
yolunu da aydınlatmıştır.
Hani karanlığa,
"karanlığa küfredeceğine bir mum yak" diyor ya filozof.
Siz mumu yıllar önce yakmışsınız, yolunuz aydınlanmış.
Ölüm doğumun ikiz kardeşi. O da yeni bir başlangıç.
Güzel yazı.
Kutlarım değerli dost!
Saygılarımla.
Eskiden çok elektrik kesilirdi şimdilerde azalsa da hep yakardık mumları bir odada toplanırdık beklerdik elektriklerin gelmesini... İnsan ömrü de mum gibi eriyip gidiyor. Bir de mum dibine ışık vermez derler ata sözünde... Ne güzel evlatlar hediye etmişsiniz bu vatana, daha ne olsun? Bundan büyük mutluluk var mı? Kutluyorum güzel yazınızı...
Mum ışığında güzel bir yılbaşı gecesini izlerken; birden ölümle noktayı koymuşsunuz efendim. Allah geçinden versin sağlıklı ömür diliyorum.
''Şöyle ,
hayata baktığımızda son günlerde yanlışları görüyoruz hep birlikte .Zaten ölmeden ölmüşüz de, birlikten kuvvet doğar, pozitif düşünüp, umutlarımızla güzelliklerden yana olduğumuzda olumsuzluklar zaten yok olacaklardır ...
Saygılarımı bıraktım...
Bedri Tokul
Hep güzellikleri değil, hayatın gerçeklerini de yazmak lazım.
Bu gün öyle bir şey yazmak geldi içimden.
Değerli yorumun için teşekkür ediyor. Saygılarımı gönderiyorum.
Abi ben seni yakından gördüm. Bu mumun söneceği yok inşallah.
Hem niye böyle acıklı şeyler yazıyorsun. Tamam güzel yazıyorsun ama içimizi de acıtıyorsun. Daha önümüzde 50-60 sene var. Mum anca yarıya indi. Acelemiz mi var ?
Ama var ya mükemmel bir yazıydı. Gerçek mi kurgu mu bilmem ama her halukarda müthişti.
Kalemin kelamın eksik olmasın.
Sevgi ve saygılar...
Bedri Tokul
Sen kaportayı gördün.
Ama motor eski.
Fakat sizlerin dostluğu rektife gibi geldi bana inanın ki...
Sen ve Suat ne büyük dostlar mısınız meğer...
Öpüyorum gözlerinizden.
Bedri Tokul
Gözümüz yollarda
Bekliyoruz
Gelecek emanetini almaya
İstemesek de tutacak elimizden
Vakit tamam diyecek “Haydi”
Giderken dönüp bakacağız geriye
Hepsi bu kadar mıydı sanki
Yaşayıp gidiyorduk şunun şurasında
Sevgiler Sultan