Aşk Budur
Alladı pulladı Kayserili gelinin çocukları annelerini, babalarını boşayacağı anneleriyle yeniden evlendirdi… Akıllı çocuk böyle olur işte! Hani demiş ya rahmetli Aşık Veysel,
Güzelliğin on par’etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Aşk görüntüde değil, kalptedir… Ne kadar farklı insana güzel desek de, o güzellik değil ruhu sinmedikçe kalbe aşığız demeyiz… Ne kadar kavga etsek, ne kadar kusur bulsak, ne kadar ayrı kalsak… Giden geleni aratır misali, ararız, özleriz … Gururumuzu unutur yine koşarız ona… Bir parçamızı bulur gibi!
Ne kadar ibadetten uzak kalsak, ne kadar günaha bulaşsak, ne kadar Allah’a-ilahi aşka ihtiyacımız yok desek de… Bir dert başımıza gelse, döneriz Allah’a, aşka… O dert gidene kadar etmediğimiz kadar ibadet eder, tövbe ederiz… Derdimize şifa versin diye Allah’tan yardım dileriz, ne kadar içtendir ağlayış ve yakarışımız değil mi… Çaresizliğimize, derdimize ancak bizi olduğumuz gibi sevene koşar… Derdimizle dertlenir, ne kadar hata ettiysek bizi bağışlar… Özlem de biter. En azından buna inanır, tek sığınacak ve güvenecek limanımızdır.
Aslında en çok da sevdiğimizi üzeriz… Ne zaman kavuşsak, yine bıktık deriz… Dediği gibi davranmaz, hatta isyankar oluruz. Başka kapı aramaya başlarız da… İnsan nankördür sonuçta. Aşkın değerini anlayamaz… Anlamayız.
Giden geleni aratır demiş atalarımız. Geçmiş hep güzelleşir, turşu gibi, sirke gibi…Sarhoş eder şarap gibi… Bu yüzden hep ileriyi yaşarken hep geçmişte kalırız. Değerini bilmediğimiz aşkın kıymetini anlar, o aşkı özleriz. Kim aşktan kaçar ki? Ama insanlık ilahi aşktan kaçıyor, onun kıymetini bilmeden.
İnsan zanneder ki, ben her şeyi yönetirim, her şeyi aşarım, her şeye gücüm yeter diyen nefsine yenilir, ona hükümdar olmak yerine esiri olur. Başını taşlara vuran ve boşanan erkekler, geri dönmeyen eşiyle tartışır, çaresiz kalır, o nefsinin sesiyle onu elinde ki silahıyla vurur, öldürür… Kavuşacağını sanar bir kurşunda kendine sıkar. O da ölür. Bu hikaye bir Leyla-Mecnun, bir Ferhat-Şirin gibi anılmaz. Mecnun ve Ferhat’a yapılan övgüler o eşe yapılmaz. Haksızdır, bencildir…Katildir. Kim bilir öldükten sonra biri cennete biri cehenneme gider yine bu katil eş istediğine kavuşamaz.
Aşk, ilahi sevginin gölgesidir. o aşk olmasa hangi kişi birbirine katlanabilir, o kadar kusurunu görmezden gelir ki? O aşk olmasa hangi fani kul Allah’a dönerdi ki… Her yapılan iş, Allah aşkı ile olsaydı elbette bu dünya cennete dönerdi. İşin püf noktası, ilahi aşkın değerini bilen kul ancak, sonsuz aşkı yaşar ve aşkının kıymetini bilir. Kalp ancak sevgiliye duyulan aşkla Allah’a varırsa gerçekten sevgilisine aşıktır.
İki maviyi ayırır bulutlar
sonra da üzülür ağlar da sel olur
Yeşillenir toprakta umutlar
ona kıyamayan güneş görünür gül olur.
işte aşk budur…
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Aşk bu her ne kadar özünde Arapça bir kelime olsa da artık bizimdir bizim olmuştur. İnsanın insana olan aşkı da güzel, yaratıcısına olan aşk da hem güzel hem de çok özel. Hani diyor ya Yunus Emre ''Aşkın adlı benden beni, bana seni gerek seni.'' Her sevdiğine de aşık olmaz insan ama aşk iki kişilik bir güzellik bir bütünleşme, bir kaynaşma, kıymetini bilmek lazım. Kutlarım içtenlikle güzel yazını...