- 595 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Anlamak Gerek 9-10
Yani kolektif birimli süre durum olduğu müddetçe fedakarlığın kolektif süreç içindeki geri bağlanım koşullarına, sürekli kılıcı bir etki yapıyor demektir. Fedakâr oluşun sadakatin vs. başlangıç koşullarını çevrime sokmakta bir geri etkimesi vardır.
Bu öznel geri etkime, kolektif oluş gibi asıl neden değil, vesile bir nedendir. Ama fedakârlık ta kolektif oluşa at başı bir etkidir. Kolektif oluşu bozan ya da kolektif oluşu sürdüren bir etki ortaya koyar.
Kolektifle oluşan öznellik, geri bağlanım yasası üzerinde kolektife bir geri etki ortaya koyar. Kolektif özne kolektif oluşa dek gerisin geri bir bağlantı yapmakla (kendi üzerine kendi etkisini yapmakla) fedakârlık ve özgecilik te başlangıç koşullarına etki yaptı.
Fedakârlık özgecilik gibi sonuç, şimdi başlangıç koşulları içinde vesile bir nedendi. Kolektif oluş, kolektif birliği oluşan ilk başlangıç koşulları içinde vardı. Özgecilik ve fedakârlık kolektif özne ve kolektif öznellikti bilinç olduktan sonradan başlangıç koşullarına etki etmesiyle kolektif oluşa da etki edecekti.
Böyle olunca yani kolektif oluşunuz fedakârlıkla, özgecilikle birlikte belirir. Özgecil oluş, fedakâr oluş temel referansın içinde yoktur. Özgecilik, fedakâr oluş kolektif oluşla var. Sömürülmemek kaydıyla bizler fedakâr olmadan, özgecil olmadan kolektif olamayız. İşte bu öznel imajı edinme hem yararlı anlam çıkarıştı.
Hem de kolektif oluşun gerisindeki temel referanslara geri bağlanım yapmaktı. Öznel imaj edindiği yararlı bilgilerin sonunda her davranışında ve her kesinde analitik düşünmez. Bu nedenle öznel imajlarımız, koşullu bilgi ve bilinci baypas ile "kısa devre" edebilir.
Her kesinde kolektif oluşun ilk referans mücbir koşullarını aklımıza getirir olmadığımızdan; kolektif oluşumuzu biz fedakarlıkla kavrarız. Böyle durumda kolektif oluş, öznel bir özgecilik nedenle anlaşılıp kavranır.
Öznel bir özgeciliğimizle anlaşılan kolektif oluşumuz, yine kolektif geri beslenmenin geri etkimesi, ister istemez özgecilik üzerinde kavranacaktı. Yani öznel bir fedakâr oluşunuz veya öznel bir özgecil oluşunuz da kolektif oluşunuza geri etki yapmaktadır.
Bu kes de her kesinde kontrolle ve çözümleyicilerle olmayan baypas yapan kısa devre düşünceler; sanki kolektifi oluşlar fedakârlık nedenle ve özgecilik nedenle varmış gibi bizlerdeki kısa devre yapıcı yansımalara neden olurlar.
"Böylece biz hiçbir fedakârlık hiçbir özgecilik gösterilmeden kolektif oluş ortaya konmaz" demenin ön yargısı içinde oluruz. Oysaki temel referansı sağlanmayan, filimin koptuğu yerde; körü körüne öznel imge ve imajlar takip edilmemeli sorgulanmalıdır.
İşte dinlerin yaptığı algı geri beslenme kaynağından yoksun olan bu imajların takip ettirilmesindeki sömürüydü. Aslında fedakârlık, özgecilik gibi sosyal duygulu bu tür ileri süreçler, geri bağlanımla ağ türü bir iletime girişmesi içinde çok karmaşık süreçlerdi.
Kolektif ilik karmaşan nedenle, birbirinden haberli, birbirine göre girişen geri bağlanımlar içinde ağ gözlü siber süreçlerdi. Kolektif yapının iletime tipinin giderek sibernetik etkileşme içinde olması öznel sosyal mantık tarafından kavranamıyordu.
Siber girişmeli etkileşimler içinde; nedenler sonuca dönüşüyordu. Sonuçlar da nedene dönüşüyordu. Bu tür karşılıklı diyalektik ilişkilerle olan yansımaların ilintisi kurulduğu sürece inşa genel yararla insan odaklı öznel anlamalar olmakla, aslında çok doğrudurlar da.
Kendi yalıtımı içinde eksiği olan temel referansını doğada (bütünde) karşılanmaya yönelen bireye karşı doğa; birçok zorluk birçok direnç gösteriyordu. Doğada sağlama yapan kişiler doğa gücüne karşı gelmek için bir araya gelen kişiler birleşme ile birliğin gücünü oluşurlar.
10
Bu tür birlik içinde yapılan eylemler, birlik içinde gösterilecek akıllar ve kullanılacak teknik donanımlar; birleşmenin gücünü büyütüyordu. Yalın olan her bir tutum yan yana konmakla birikir.
Biriken yan yana şablon şema ve onun öznel imajları, ağ gözü bağıntısı içinde birbiri ile bir arada girişir. Yan yana ve ilişkin her bir kalıp sentezli parça süreçler giderek diğeriyle birlikte yanına yeni bağıntılar almakla eylem kılavuzu bilinç olacaktı.
Gruplarla büyüyen gücü grupların kullanabilmesi için o grubun yan yana getirdiği ilişkin kalıp sentezli eylemler dizgesini kendilerine yol gösterici yapmak zorundalar.
Eylemler dizgesi dediğimiz eksenler, sürecin eksen çevrimiydi. Sürecin eksen çevrimi içinde olan kişileri de sürecin eksen çevrimine göre olan bir tutumun senkronu içinde olmaları gerekiyordu. Kişi veya kişilerin grubuna karşı, aitine karşı, fedakâr olması gerekiyordu.
Halbuki av ve avcılık yapan dönem içinde av ve avcılık kolektif sağlama ile olmasa; kolektif sağlatma ile beraber belirmese yapılacak soyut bir fedakârlık, size hiçbir sağlama getirmeyecekti. Dolaysıyla fedakârlık beliremeyecekti.
Yani temel referanslar olmasa yönelme ve sağlama eylemi olmayacaktı. Yönelme eylemi ve sağlama girişmesi olmayınca da doğa ile sürtünme direnci en az durumla olacaktı. Ya da temel referansa göre sağlatma ve yönelmenin karşı direnci de hiç olmayacaktı.
Sağlama ve yönelme ortaya koyan dirence karşı ortak empati yapmanın duygudaşlığı üzerinde birleşme ve kolektif birim zamanlı süreç ortaya konmayacaktı.
Ortak duygudaşlık, birleşme, kolektif oluş ortaya konamaz olunca da kolektif oluşun duyumsallığı olan fedakârlık, özgecilik gibi aklın öznel imajları ortaya konamayacaktı.
Böyle bir süreç içinde insan da olamayacağımıza göre insani duygular taşımanın fedakârlığı içinde de olamazdık. Kolektif birim zamanlı kolektif oluştan ötürü fedakârca girişen süreçler içinde olmayı kişi ya da kişiler şöyle anlayıp, şöyle anlatıyordular.
"Baş başa vermez isek taş yerinde kımıldamaz. Sen de elini taşın altına sok. Sen benim için ol ki, ben de senin için olayım. Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için. Yaşat ki yaşayasın" demenin erdemi olan söz içinde kolektiflik, fedakârlık, özgecilik erdemini ve kişilerin bunlarla giriştiği senkronlu oluşunu anlayıp, anlatıyordular.
Yalın süreçler böylesi kolektife senkron eylemlerin, öznel anlayışlarla pekişti. Çoğaldı. Çoğalıp pekişenler ilk inşanın deneyimi ve aktarım deneyimi içindeki tekrarlarıyla anlaşılır, bilinir bir durum olup öyle olması gereken meşrutlardı.
Ancak gerektirilmiş meşrut olucu hazır ortamın içine doğanlar için bu durumlar meşrut olmaktan çok öteydi. Ortamı kanıksamayla, ortamdaki öznel algı yanılması da kişilerde vardı. Bu perspektif durumlar, kişilere; ortamın zaten böyle olması gereken bir ortam olduğunu; ortamı başka türlüsü olmayan sıradan bir durum gibi algılatıyordu.
Bu tür tekrarları içinde yapıla gelen biliş, buluşlar; ön yargıyı oluşuyordu. İnşa içindeki zorunlu oluşun gerektirmeleri bu ön yargılarla alıklaşan bir sonraki neslin gözünde adeta kıymeti harbiye si olmayan bir olağanlık gibi geliyordu. Halbuki içine doğulan perspektif bir inşa bir tarihsel oluştu.
İnşa ve tarihsel oluşun kendisinden önce yol haritası veya davranış şeması yoktu. Davranış ve yol haritası olmayan süreçlerin nice git gel yapması içinde deneyimler, bin bir elekten geçiriliyordu. Bin bir elekten geçirilme sonrasında seçme ayıklaması yapılıyordu.
Seçme ayıklaması yapılan tutumlar yol haritası ve davranış şeması olan baypası olan bir gelenek haline getiriliyordu. Kendisinden sonrası içine aktarılan böylesi süreçler sanki bir zaman eleği içinde geçmemekle oturmuş olan bu tür zorlu süreçler; ön yargılı kişilerin gözünde adeta zorlu süreçler olmayıp; zaten tıpkı böyle olması gereken, sıradan ve olağan süreçler gibi anlaşılıyordu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.