- 847 Okunma
- 9 Yorum
- 4 Beğeni
Kar
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
"...
Beyaz, ipek gibi yağdı kar.
Bir kız, kardan hafif yüreğiyle
geçip gitti, güvercinleri anımsatarak.
Uzaktaki şehir
uykuya dalmıştır şimdi.
Düşündüm bir bir
kardeşlerimin ne yaptıklarını.
..."
- Ataol Behramoğlu
Bir İç Anadolu şehrinde doğmuşsanız kar, hayatınızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Yılın iki, üç ayı boyunca isteseniz de sıyrılamazsınız o soğuk, beyaz yorgandan. Çaresiz, alışmaya çalışırsınız. Belki alışırsınız, alıştığınızı sanırsınız belki de.
Çocukluğun en büyük eğlencelerindendi kar elbette. Bir sabah uyanıp pencereden dışarı bakınca her yerin beyaza kesmiş olduğunu görmek, tarifi imkânsız bir mutluluk olurdu. Sanki siz uyurken gizli bir el, fırçasını uzatıp dünya üzerindeki bildiğiniz her şeyin rengini değiştirmiş, bolca beyaz boya kullanarak bütün kirlerin üstünü kapatmış gibiydi. Atkılar, şapkalar, botlar, eldivenler hızlıca giyilir, sokaktaki o pürüzsüz örtü üzerine ilk izleri bırakmaya koşulurdu. Birer ikişer evlerinden çıkan arkadaşlarla da paylaşılırdı bu sebepsiz coşku. Ve insanoğlunun yaşadığı her coşku gibi bu da sonunda savaşa dönüşür, silah olarak da avuç içi büyüklüğünde kar topları kullanılırdı. Büyüklerinden gördüklerini yapardı çocuklar elbette; kimse suçlayamazdı onları bunun için. Akşam olup da tüm gün yorulup terlemiş çocuklar gürül gürül yanan sobalarının yanına sokulduğunda ise hemen her evin önünde hareketsiz birer bekçi kalırdı. Genelde iri yarı, kömürden düğmeli, havuçtan burunlu beyaz bekçiler... Artık, güneşin yüzünü göstereceği veya Lodos’un eseceği güne kadar onlar koruyacaklardı evleri.
Sonra o muhteşem zamanların, o umarsız, kayıtsız, güzelim çocukluğun sonu gelir, adına yetişkinlik denilen uzun ve sıkıntılı bir süreç başlar insanın hayatında. O evdeki sobanın içine atılan odunu, kömürü kazanmak zorundadır artık. Sabah erken kalkıp, o soğuk beyaz örtünün üstünde ilk adımları atıp işe gitmek zorundadır. Arabası varsa, temizlemek, çalıştırmak zorundadır. Hatta bazen yolu bile açmak zorundadır. Kar o kadar da eğlenceli değildir artık. Tarlalar, mahsüller için, içme suları için gerekli olan kar, kent hayatındaki insanın günlük hayatını zorlaştıran, şehirlerarası yolları kapatan, davetsiz bir misafire dönüşmüştür artık. Hiç kar düşmeyen şehirlerin sakinlerine eski kartpostallardaki güzel manzaraları çağrıştıran o beyaz örtü, İç Anadolu insanı için eziyet demektir bir anlamda.
Ama umutsuz yaşayamaz insan. Biraz ümit mayası eklenmiştir sanki hamuru yoğurulurken. Her sıkıntının sonunda ferahlık beklemeye, her karanlıkta bir ışık görmeye yazgılıdır. Ömür denilen çile başka türlü doldurulamaz çünkü. Der ki insanoğlu; kar yağdıysa kalkacağı zaman da gelecektir, kar yağdıysa tabiata faydaları da olacaktır, bereketi de olacaktır. Haklıdır da. Bu hayat sonsuz olmadığı gibi, çekilen her tasa da ölümlüdür aslında; gün gelip bitecektir. Sabır gereklidir. Bir İç Anadolu şehrinde doğmuşsanız tevekkül, hayatınızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Alışırsınız. Alışmaya çalışırsınız.
Aralık 2018, İZMİR
YORUMLAR
Aslında doğanın, yeryüzünün bir kısmına giydirdiği bir gelinlik misalidir kar... Kar, izleri, kirleri örten ve/veya silen bir silgi misalidir ve aynı zamanda hünerli bir ressamın masumiyet resmidir kanımca...
Kar, kimilere kabus kimilere de eğlencedir aynen bir mahallede hem düğün hem de yasın olduğu gibidir.
Kar, her zaman iyidir ve yazınız da bir o kadar iyidi....
ortalama seyrinde eksilere bile ulaşan bembeyaz kar'ın bize soğuk bi ürperti vereceği yerde tersine içimizi ısıtması ve huzur vermesindeki yatan asıl gerçek arınmadır bana göre...bir çoğumuzun baykuş gibi gözlerimizin karanlığa bu aşinalığı ve her gün siyahı hem gözbebeğine hem de korneasına pike gibi çekmesi yüzünden, sabah uyanınca geceden yağmış bu ani ve beklenmedik kar'ın güzel süpriziyle de karşılaşınca bi uyanış yaşar, bi canlılık gelir ve ana rahminden yeni doğmuş bebek gibi saf ve temiz duygulara bürünür...öyle ki günahlarını da kartopuyla beraber yuvarlayıp evrene fırlatmak ister...
beyazlığın bu masumiyeti, bu davetkãrlıģı hep bundandır...kendimizi hep küçük kalmış bi çocuk sarmallığında evirip çevirmemiz, bütün kötülüklerden, günahlardan arındırma çabamız yüzde doksan bunun içindir...
Kar'ın bende çağrıştırdığı, bende uyandırdığı şeylerdir bunlar...kişiden kişiye değişebilir tabi...
güzel bi yazı okudum...yazı dilinizi beğendim...
Saygıyla...
GÜNAYDIN Uğur Bey,
Kar yazınız içimi ısıttı. Evet her kışın bir yazı vardır. Bütün mevsimler güzeldir.
''Her mihnet kabulüm, yeter ki gün eksilmesin penceremden'' C. Sıtkı Tarancı
Selamün Aleyküm,
Öncelikle güne düşen yazınızı tebrik ederim. Götürdü anılara tek kelimesi yetti "Kar"
Doğmak şart değil ki, yaşamak o anı bambaşka.
Şimdi tıpkı o günkü gibi gülümseyerek bakıyorum anılara, huzurla, mutlulukla...
Öbek öbek dolmuş çam ağaçlarının dallarına, dallar toğrağa değdi değecek🌻, Hele ki kardan erittiğiniz suyla, su içirdiğiniz kuzular, koyunlar, keçiler🌻Karın içinde yıkanan o bulaşıklar🌻ve tabiki önce yeri kaygan yapıp, ustalık ister, kar üstüne serdiğiniz poşet, sonra çuval serip yamaç aşağıya koyvermek🌻Neyse bu kadar yeter, anılara götürüp gülümsettiniz, teşekkürler.Allah'a emanet olun🌻
Veya; alışmaya alışırsınız...
Bir İç Anadolu şehrinde doğduysanız; sizin de içinize erken iner akşamlar. Tıpkı şehrin, hava kararır kararmaz kapatılan dükkanları gibi, söndürürsünüz siz de içinizin ışığını. Sizin de sokaklarınızda in cin top oynar bir saatten sonra.
Ama, en iyi siz bilirsiniz karın yağışındaki sessiz huzuru. Sobadan tavana yansıyan sarı kızıl alevlerinin dansını, bir siz hatıralarınızın en kıymetli yerinde saklarsınız.
Geçtiğiniz her sokakta, bastığınız her taşta bir anınız vardır. Rastladığınız her tanıdık yüz, dosttur. Pişirilirken kokan hiçbir yemek, konu komşuya dağıtılmadan yenmemiştir. Ne giden tabak boş dönmüştür ne de gelen... Mahallede cenaze varsa, maaile yas tutmuşsunuzdur onlarla. Günlerce, yüksek sesle konuşmamışsınızdır kendi dört duvarınız arasında bile.
Bir İç Anadolu şehrinde doğduysanız; samimiyeti öğrenerek büyürsünüz. En büyük yoksunluğun, “insan” yokluğu olduğunu öğrenerek...
Yazının beni alıp götürdüğü yerler... Son bölümü de, bana gönderilmiş ilahi bir mesaj olarak kabul etmem hadsizlik olmaz umarım... “Bir İç Anadolu şehrinde doğmuşsanız tevekkül, hayatınızın vazgeçilmez bir parçasıdır.”
Saygıyla ve anılara yolculuğa teşekkürle...