- 382 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
İÇİNİZDEKİ SENİ YAKALAYIN
Ben, insanların gidişatlarının iyi olmadıklarını görüyorum daracık hücre dağarcığımda. İnsanların birbirlerinin etlerini demir taraklarla taramaya koştuklarını görüyorum kalbimin ufuklarında. Ayrıca insanların öldüklerini ve öldürüldüklerini görüyorum çaresizce. Ölenlerin neden öldüklerini, öldürülenlerin de neden öldürüldüklerini bilmediklerine şahit oluyorum çağdaş cadde ve sokaklarda…
İyiye, güzele, doğruya, adalete ve fazilete inanmış insanlardan hak gemisine binmiş olanlar az değildir. Hz. Nuh’un gemisinin misali, erdemliler de var bu tevhid gemisinde. Tevhidi anlamayıp yaşamayan insanlar, kendilerinin gemide olduklarını zannederler. Ancak onlar köpek balıklarının karınlarında yolculuk yaptıklarını asla unutmasınlar. Deniz, okyanus büyüktür, köpek balıkları ise acımasızdır. Ve hızla yükselen sular karşısında iman etmekten aciz kalmış insanların kümelenmesi ve gururları yüzünden imandan kaçınmaları ne kadar acıdır ve vahimdir bir bilseniz…
Kendilerinin Müslüman olduklarını iddia edenler, Kelime-i Şehadeti veya Kelime-i Tevhidi diliyle söylerler. Ancak bu kelimelerin bir levhada ya da herhangi bir yerde yazılı olduğunu görünce nefretlerinden küplere binerler ve delirirler. İnsanlar, dillerindekini kalplerine ve bedenlerine indirmedikçe gerçek hayatın tadını asla yudumlayamazlar. İslam’ı yaşamazlarsa, kendilerini saran ve çepeçevre kuşatan azabın tuzaklarına bir bir düşerler. Acıların ve azabın en acısını çekerek, bu dünyada yapmış olduklarının hesabını verirler…
Hak ve adalete inanan aklıselim insanlardan, canlılara zarar gelebileceğini söyleyen insanlar, sizinle alay edip dalga geçerler. Sizi küçük düşürüp aşağılamak için kılıktan kılığa bürünüp damdan dama atlarlar.
Kur’an’ın adaletine inanmış bir toplumu kurmak zor değildir. Siz, fert olarak yapılması gerekeni yaptınız mı adalet toplumu kurulur. Hırsızların adaleti, bünyelerinde mevcut olan en iyi hırsızları bulup ve seçerek onları ödüllendirmektir. Amaç onları toplumun karşısına çıkarıp, onlardan hırsızlığın maharetlerini sayıp dökmelerini istemek ve bundan büyük bir zevk almaktır. Ayrıca bütün bunları toplumun temel yargısı gibi göstermektir. Evinizi emin olmadığınız bir kimseye teslim eder misiniz? Kızınızı tecavüzcüye bırakabilir misiniz? Kendinizi katillerle aynı çatı altında tutar mısınız? Yalancının yalanına hep kanar mısınız? Bu sorular belki de sizin silkinip kendinize gelmenizi ve benliğinizde var olan hak gemisinin Kur’an yardımıyla ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Siz, aslında kötü biri değilsiniz. Ruhunuzu saran kötülüğü yani içinizdeki şeytanı yok edin. Bu da kötülüğün karşıtı olan iyiliklere, hak ve adalete sarılmak ve teslim olmakla gerçekleşir.
Unutmayın, insanın doğmadan ana rahmindeyken ruhen ve bedenen sağlam olacağı garantisi yoktur. Zaten bu da Sünnetullaha aykırıdır. Peki, neden bütün topraklar aynı verimli sebzeyi ve meyveyi çıkaramıyor? Anneler neden en zeki çocuklarını doğuramıyor? Bütün gün neden hazine bulunamıyor? İnsanların bir kısmı neden özürlü doğuyor? Rengimizi, ırkımızı neden seçemiyoruz? Cinsiyetimizi, anne ve babamızı neden seçemiyoruz? Bu tür soruları çoğaltabilirsiniz. İşte bütün bunlar, sünnetullaha uygundur. Bu imtihan dünyasında; Kur’an’ın adaletine inanıp sarılan, salih amel işleyen, hakkı ve sabrı tavsiye eden ayrıca Hz. Peygamber’in sünnetine uyan insanların kazanacağı apaçıktır. Siz, açık olan kapıyı bırakıp da asla pencereden içeri girmeyin…
Kur’an’da bildirilen Hz. Musa’nın Firavun ile mücadelesi bizim için en büyük örneklerinden biridir. Hz. Musa, Firavun’un bütün zorbalıklarına karşı koydu, mücadele etti ve kazandı. İki dünyada da kazanmak bizim asıl gayemiz değil midir?
İnsan her zaman okumalıdır. Yazma yeteneği varsa bunu da yerine getirmelidir. Nedense gündüzleri okur ve düşünürüm, geceleri ise yazarım. Yazmak kolay gibi gözükür ancak dünyanın en zor işlerindendir.
Yaşayabilmek ve teslimiyet en büyük eksikliklerimizdendir. Nedense yaşamaktan ve teslim olmaktan korkarız. Hakiki Müslümanın kazancı; cesaret, yaşamak ve teslim olmaktır. Yaşamak için de mücadele etmek gerekir. Bu mücadelede, Müslüman ya gazi olur ya da şehit. Yaşamak ve yaşatmak için şarttır bunlar. Hakkıyla yaşadın mı Yüce Rabbinin emirlerini yerine getiriyorsun. Şehit olduğunda ise ona koşuyorsun. Elbisen üzerinden çıkarılmadan ebedi olarak Allah’a teslim oluyorsun. Bu ne güzel bir nimettir…
Şu kısacık hayatta Müslümanın en büyük kazancı; ilim, irfan ve bilimle kendini donatarak yüce Allah’ın rızasını kazanmaktır. Müslümanın bu davada en büyük gayesi şehit ve gazi olmaktır. Ancak günümüzde bu kutsal terimlerin ne kadar kaypak zemine oturtulmak istendiğini ah bir bilseniz. İslam düşmanlığı yapan, ömrünün tamamını İslam dinin yok edebilmek için harcayan biri, öldüğünde ya da birileri tarafından öldürüldüğünde hemen şehit olduğu söylenmektedir. Şehit olmak ne kadar da kolaymış? Demokrasi şehidi, basın şehidi, apartman şehidi, dernek, vakıf şehidi vb. örnekleri artırabilirsiniz.
İnsanlar, bu dünyada inançları uğruna ölürler. Bu ölüm de hak ve batıl uğruna ölmek olarak ayrılır birbirinden. Bunlardan hak uğruna ölenlerin şehit oldukları bilinmelidir. İ’lâ-yi Kelimetullâh (Allah’ın dininin yüceltilmesi, yayılması) için Allah’ın adaletinin, İslam hukukunun hâkim olması için bu esnada vatanın korunması ve kollanması için mücadele verenler şehit olurlar. Hakkı hâkim kılmak için mücadele verenler şehit olurlar. Ömrü boyunca, İslam’a düşman olanlar, onu küçümseyip alay edenler, Müslümanı hakir görüp dışlayanlar şehit olamazlar. Belam’ın, Şeytanın, Tağutun, Firavunun, Kabilin, Nemrut’un ve Ebu Cehil Ebu Leheb’in yolundan gidenler asla şehit olmazlar. Batıl uğruna çalışıp mücadele ederek ölenler şehit olmazlar.
Müslüman, kendine kurulan tuzaklara karşı çok uyanık olmalıdır. Bir gecenin sabahı sabırsızlıkla beklediği gibi aydınlığı da beklemeli ve ümit var olmalıdır. Müslümanın asıl gayesinin iki cihanda da mutlu olmak olduğu unutulmamalıdır. Batıl yoldan gidenlerin gayesi ise sadece ve sadece bu dünya mutlu olmaktır. Onların ahiret diye bir gayeleri ve dertleri yoktur.
Evet, adalet toplumunun fertleri! Siz, işe kendinizi düzeltmekten başlayın. İçinizdeki seni yakalayın ve kötülüğü yok edin. Yok, etmek için Kur’an ve Sünnete sarılın. O zaman kötülüklerin, kalplerinizden buz gibi eriyip buharlaşarak yok olduğunu göreceksiniz. Bunu bir kere deneyin, demekten de asla korkmayın. Cesur adam korkmayandır. Ancak bu tedbirsizlik anlamına gelmez. Bütün tedbirleri aldıktan sonra korkmamaktan bahsediyorum…
Sevgili Müslüman gençler! Siz, bal verebilecek çiçek seviyesine geldiniz mi dünyanın bütün arılar sizi bulacaktır. Hatta dünyanın en zorlu haşereleri bile gelip sizin faziletinizden ve adaletinizden faydalanmaya çalışacaktır. Unutmayın, zalimin zulmüne engel olmak da ona bir yardımdır.
Hz. Muhammed (sav), Müslümanlar için en büyük önder ve liderdir. Onun Allah’ın dinini yaymak için ne denli çaba sarf ettiğini biliyorsunuz. Müşriklerin ona yapmış oldukları baskı ve işkenceyi asla unutamayın. O, bütün bunlara rağmen Mekke’de tam on üç sene sabretti. Savaşmadı, sabretti ve sahabesine sabretmesini öğretti. Onlar, aç, susuz kaldılar ama yılmadılar. Allah’ın kendilerine yardım edeceğini biliyorlardı. Yüce Allah, peygamberine, sahabesine ve dinini yaşayan bütün Müslümanlara her zaman yardım etmiştir. Yeter ki siz amellerinizde samimi olun. İşte siz, hak ve adaletin temsilcisi olmak istiyorsanız, nefsinizi şeytanın ve şeytan yüzlü insanların şerlerinden koruyun. Müslüman olarak can vermeyi ve Allah’a teslim olmayı düşünün…
19.07.1997
İstanbul
YORUMLAR
Allahın selam ve rahmeti inananların ve sizinde üzerinize olsun..
Bismillahirrahmannirrahim
Kelime-i Şehadeti veya Kelime-i Tevhidi diliyle söylerler. Ancak bu kelimelerin bir levhada ya da herhangi bir yerde yazılı olduğunu görünce nefretlerinden küplere binerler, delirirler. İnsanlar, dillerindekini kalplerine ve bedenlerine indirmedikçe gerçek hayatın tadını asla yudumlayamazlar. İslam’ı yaşamazlarsa, kendilerini saran ve çepeçevre kuşatan azabın tuzaklarına bir bir düşerler. Acıların ve azabın en acısını çekerek, bu dünyada yapmış olduklarının hesabını verirler…
Ne güzel öze inilmiş..Gerçekte inançları çerçevesinde islam mümin aciz bir kul nasıl olur onu bile idrakten yoksunlar bazıları..Acizliklerini unutup kendileri gibi fanilerin önünde eğilip el etek öpüyorlar oysa kul kula secde etmez o başlar sadece secde de eğilmeliler..
Öze inmeli her kişi kendi eksi ve artısınıda araştırıp yok olanlarrı öğrenmeli..
Müslümanım diyor peki islamın şartı cevap yok.İmanın şartı cevapsız helaller haramlar..Kuran okurmusun yok dinler misin yok..İslamı tevhid inancıyla inanıp yaşayandan öcüden kaçar gibiler..
İnsanlar neden çok merhametsizleşti kaskatı kalpler..O KALPLER rahmetle ıslansın Allah rızası için sevip saysın karşılıksız..Güven ve emin olanlar neden azaldı..Tv ve medya da moda ve dizilere harcadığı zamanı insanlar birbirlerine harcamıyorlar.Ellerinde bir telefon veya tablet içe dönük doktorlarda stres depresyon daha bilmem ne hastalıklar..Boş duranın arkadaşı kötü vesveseler veren şeytan ya da başıboş gurubu..
Lütfen inin özünüze bulun içinizde ki insanı denen yazıları okumak ne güzel Allah razı olsun kardeşim ..Özünden ayrılanı yıkmak kolaydır derim çok defa..
Selam ve dua ile.