- 649 Okunma
- 3 Yorum
- 4 Beğeni
MAHZUN BİR GÜLÜŞ İLE SESLENİYOR ŞAİR...
Tahliye edilesi yalnızlığın ön koşuluyum ve makber benzeri özlemin doluştuğu satırlar.
Çetrefilli yalnızlığın kâbusu olsa da kukumav kuşlarındaki hüzne biat o gözyaşı elbette görüntü ihlali mevsimin dokunulmazlığında kümelenen şiirler.
Vakur bir eda takınmış günün sergüzeşt neşesi ve koşullar sunmadan bir koşu seven ilahi coşkusu ömrün ne de olsa sandukasında gizem saklı aşkın ve mevsimin.
Mahmur bir eda ve sonlanan ziyafet.
Eklem yerlerinde ömrün kesif sessizlik.
Hidayetin mimarı illa ki sabır ve şükür.
Temsili misal…
Zanlar durağında kâbuslar yüklenmiş bulut ve teşrif ettiği her yoksunlukta muteber bir ölüm diliyor bekasında yalnızlığın, minnet duyguları kuş bakışı ömrü de mimliyor.
Köhne yüreğin hüzünle izdivacı ve delici bakışları rüzgârın adeta bir z/afiyet göstergesi günün hükmüne yenilmiş besteler belki de mahzun şiirler unutulmuşluğun mateminde coşkudan bihaber temenniler dillendiriyor kâfir gölgelerin mafya saldırısında pür-ü pak vicdanlar sofulardan ibaret bulutların uhrevi boyutsuzluğunda bir bir resmediyor hayatı.
Her rengin müziği ayrı.
Her müziğin de ritmi.
Tininde maviden bir alyans ve uyruğu kayıp şarkılar mevsime ve ölüme teğet geçiyor.
Yol yorgunu hikâyeler aslında anlatıcının ufkunda bir kurşun ağırlığında ve mukozası yalnızlığın adeta bir iltifat kadar başına buyruk söylemler ve devasa çukurlarda ölüyor şair ve kükreyen yürekler.
Tohumlar serperken şiirler buz tutuyor.
Buz dağında saklı hitabet gücü ile imgeleri ve dizeleri donuyor şiirin.
Şahikaların ısrarla sevdiği kadar bulutların uçuştuğu gözlerinde yanan bir meşale kadar da pervasız varlığın tutuk mizacı.
Bir alıntı mahiyetinde oysa gün ve rolünü unutan oyuncular firar ediyor sahneden.
Düş boyutunda dişlek heceler ve balyoz yiyen zümresi yalnızlığın elbette kinaye yüklü bir sesle cebelleşiyor bir martavalı dindirmek kadar da zor hani, sonun sunumunda korkuyla kaçışan sözcükler şiiri baltalayan her müzmin imgeyi saf dışı tutuyor yüreğin ikrarında sözcük yoksunu boşlukla haberleşiyor kuşlar ve kanatlarında benekler asılı: buğulu gözlerinde ihanetin de aşklar adeta birer sarkaç görevi yaparken ünlenen şair ve imlenen şehir kâbusların çözeltisinde gerçeklere banıyor duyguları ve kurşun yiyen her hecede saklı izdiham bir fevri gölge olmaktansa mutlak bir kaygı ile varlığını siper ediyor.
Yoksunluğun mizacı matem.
Mabedin de basamaklarında çıkmaya utanan naif bir gövde gösterisi elbette muğlak seslerde nükseden itham, gölgeli yolun başında mahzun bir gülüş ile sesleniyor şair:
Ufkumda tutukluyum.
Utkumda ise asi bir rüzgârdan hallice.
Mevsimin kiriyim elbette
Ellerimden dökülen imgelerin tuzağına düştüm biteviye.
Israrla sever ve yazarken
Hayatta almadığım hazzın meczup vekiliyim
Ve yüklendiğim sorumluluk ile
Aşkın ve ufkun sesiyim:
Gürleyen gök gürültüsünde
Bir sedanın bir de semanın neferiyim
Azığa aldığım her hecede saklı maruzatım;
Her yalın izlekte kayıtlı varlığım:
Yeltendiğim her şiir de olsun mezarım:
Ne de olsa mutlu bir ölüyüm ben
Meltemin firar ettiği güncemde saklı hazinem.
Töhmet altında bırakmadan sevdiğim kadarım
Sevilmemeye dahi yok itirazım:
Yazmak benim ruhsatım
Sevgiyi kanıksadığım kadar ihlal edilmiş bir batında
Doğacak güne ve geceye ihtarım:
Gün bitiminde solan yüreğime de hediye
Yazmadan geçen güne nazire
Beyitlerin nazarında yaralı bir ceylanım.
YORUMLAR
Gülüm Çamlısoy
Yeni yazımı birazdan ekleyeceğim.
Allah razı olsun.
Selam ve dua ile ağabeyim
Düş boyutunda dişlek heceler ve balyoz yiyen zümresi yalnızlığın elbette kinaye yüklü bir sesle cebelleşiyor bir martavalı dindirmek kadar da zor hani, sonun sunumunda korkuyla kaçışan sözcükler şiiri baltalayan her müzmin imgeyi saf dışı tutuyor yüreğin ikrarında sözcük yoksunu boşlukla haberleşiyor kuşlar ve kanatlarında benekler asılı: buğulu gözlerinde ihanetin de aşklar adeta birer sarkaç görevi yaparken ünlenen şair ve imlenen şehir kâbusların çözeltisinde gerçeklere banıyor duyguları ve kurşun yiyen her hecede saklı izdiham bir fevri gölge olmaktansa mutlak bir kaygı ile varlığını siper ediyor."
Bilinç akıl us dediğimiz bazen geride kalmış değişimlerin şenliğinden uzakta olsada şiirler mısralar hatırlatır şaire,şiir akıldaki usdaki çarpıklıkları hecelerle düzeltir biteviye okuyan okudukça yazan doğru olanı bulan yazar gönlü yanmadan gidemeyeceğini anlatmayacağını bilir ve yanar,insanlar nasibini bulsun diye kırk kapıdan geçerler bilir insanlar geçmeden kırk kapıdan geçer,insanlara bu yolu göstererek kısa yolda çile çekmeden nasibine ulaşmasını kanaat etmesini sağlık verir. çaresizlik yalnız kalınca insana mezar kazmayı öğretiyor derken şair şiirle hayır mezar yerine güzelliğe ulaşmak için gerekirse ferhat gibi dağları del güzel olana ulaş derken şairle birlikte, insana küreği kendi göğsünden sokup, dağları gönlü ile delerek güzellikleri ulaşmaya götürür,teşekkürler ederim gerçeklerin düşlerinde değil içinde gezdiren bu eseriniz için teşekkürler ederim Yıldız kardeşim,selamlarımla.
Gülüm Çamlısoy
Sanatsal bir yazı olmuş.Kelimeleri ustaca kullanıyorsun .Eski yeni kelimeleri birlikte kullanmak da maharet ister.Kutluyorum seni Gülüm hanımcığım.Selamlar
Gülüm Çamlısoy
Sevgilerimle