Gizli hayatlar
Şarabını almış Eskişehir i izliyordu. En sevdiği şeydi belkide şelale parkta oturup ESES’i izlemek. İnsanları karınca gibi görmek.
Son bir tütün sardı kadın. Çakmağın son gazıyla alevlendirdi sigarasını. Şelaleparkta son oturuşunun şerefine. Şarabını içerken ona bakan insanlara gülmemek için zor tutuyordu kendini. Bilmiyorlardı gerçekleri. Kendi bencilliklerinde boğuluyordu toz yumakları. Kadın bu manzaradan da sıkılmıştı aynı yaşadıkları gibi.
Sigarasını söndürdü”karanlığında kaybolmaya gelmiştim, sokaklarının bu kadar aydınlık olduğunu bilmeden.”
Sabah baş ağrısıyla uyanmamın sebebi kesinlikle akşam ki şarap değildi bunu reddediyorum yada durmadan çalan telefonum.
Yüzümü yıkamadan dolabın başına geçmiş küçük bir bakışma ile aşkımızı ilan etmiştik birbirimize. 1hafta önce aldığım yoğurt dışında bişey olmamasından sorumlu olduğumu düşünmüyorum. Sonuçta kahvaltı anlayışı alkol sigara kahve olan biriydim. Şerefsiz dostlarım da dolabı yemeklerle doldurmayacaklarına göre.
Kahvemi yapıp sarma sigara için zulamı açmıştım bile. Evden çıkan tek ses sigaranın pıtırtısıydı. Sarmaydı sonuçta o bile atarlıydı sisteme. Saatime bakarak atacağım kazıkların intikamları düşünerek mutlu olma çabasındaydım. 2saate defolup gidecektim ve planlarım takır takır işeyecekti . Sonra olanlarsa onların sorunuydu.
Bavula ne gerek varsa sıkıştırmıştım sonra ilk intikam planımı başlattım. Spreylerimin gücü adına başladım sanatsal küfürlerimi süslemeye. Sonuçta ev arkadaşım rakılarımı içmenin cezasını ödemeliydi bende bu işi ev sahibine bırakmaya karar verdim.
Eve son bir gülüş atıp aşağıda bekleyen taksiye binmiştim. Otogara giderken fazla yazmasına çabalayan taksiciye sessiz kalarak son kıyağımıda geçmiştim. Otogara girdiğim gibi mutluluk vurmuştu beni. Şimdiden bu şehri terkeder gibi hissediyordum. bir saatten fazla vardı otobüsün gelmesine. Sigara alanına oturmuş sigaramı yakmış kitabımın keyfini çıkartacaktım. “Şeytan’ın günlüğü “
Kitaba o kadar dalmıştım ki son sayfalarında almıştım o tanıdık kokuyu . Oydu, gelmişti. Onunla da olamıyordum,onsuzda. Aşk değildi o. Dünya’nın sınamasıydı. Saatime baktım otobüs park etmeye başlamıştı bile. Kitabı kucağına koydum”söylesene şeytan neden korkar insandan?”
Bişey demesine izin vermeden kalkmıştım. Kalkmadı yerinden o ordan baktı ben burdan.
Aramızdaki o kısa mesafeye uçurumlar katarak ayırdık gözlerimizi “ hoşçakal” bile demeden