- 729 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
AİLE
Aile, bir toplumun merkezi ve çekirdeğidir. Daire ve çemberin ve merkezi olduğu gibi aile de toplumun merkezidir. Daire ve çemberin; daire, çember olmasını sağlayan o tek noktadadır aile. İnsanlar toplumlardan oluşurlar dağınık olsalar da. Onların hareket noktalarını aile olarak ele alacak olursak, toplumu ileri ve geri döndürmenin direksiyonunu elinize almış olursunuz.
Aile, büyük bir müessesedir. Bu korunması ve kollanması gereken bir müessesedir. Herkes, kapısının önünü süpürürse cadde tertemiz olur. Devlet bazında her aile düzgün olursa millet de devlette düzgün olur. Zaten iyi bir aile kendisine kötü başkanları seçmeyecektir.
Kitlelere seslenmek, insanları var ile yok arasında bırakır. Kitleler, bazen sizi iradeleri dışında gönülden desteklerler. Ardından da beklenmedik bir anda sizi bırakıp kaçarlar. Bu sebeple kitle eğitimi pek yararlı sonuç doğurmaz. İşi kitleler üzerinde yürüterek yine kitleler bazında olayı serbest bırakırsak, dünyayı kuşatan bir orman oluşturamayız. Bu durumda, insanların yaşamları birbirlerinden uzak kalır, psikolojik olarak da hasta olurlar. Böylece yaşamları da ümitsiz ve sönük geçer…
Aile deyince ilk olarak; karı, koca ve çocuklardan oluşan fertler akla gelir. Bu bir bakıma doğrudur ama eksiktir. Bu tanımın, aile kavramını tam olarak kapsamadığı açıktır. Ailenin diğer bir anlamı da belirli bir gaye, düzen ve dava için meydana gelmiş topluluktur. Bu iki tanım birbirini tamamlar.
Öğrenim yapan birkaç öğrencinin bir araya gelip ev tutarak öğrenimlerini sürdürmesi, bir ailevi görevdir. Askerin koğuşu, fabrikanın işçisi, derneğin elemanları, amir-memur ilişkisi kısaca belirli bir görev, amaç ve dava için bir araya gelmiş gruplar ailedir. Belirli bir görev için bir araya toplanmış, birbirlerini tanıyan ve onlarla sorunlarını çözen, sevinçlerini paylaşan ve üzüntülerini gideren bir topluluktur aile. Devlet içindeki kurumların aile görevi yapması, devletin ayakta kalmasını sağlar.
İleriye dönük proje üretemeyenler, yatırım yapmayanlar hep bu günün var olma hesaplarını yaparlar. Bu düşüncede olanlar, bu gün var olabilmek için geçmişi ve geleceği bir kibrit çöpüyle hiç korkmadan, çekinmeden ateşe verebilirler. Dünya, insanlar hatta bütün canlılar onların umurlarında değildir. Onlar için geçmiş ve gelecek, kendilerinin bu gün var olabilmeleridir. Bu kimseler, ailevi bir yapılanmadan hızla kaçarlar. Çünkü onların dostları, bu günün menfaati uğruna, peşlerine takmış oldukları kalabalık yığınlardır. Her türlü araç, gereç, din, dil, dinsizlik, ırkçılık kısaca oportünizm uğruna her şey onlar için amaçlarına giden bir vasıtadır…
Dünyevi menfaatlerinin peşinde koşanların en büyük düşmanları İslam’ı özümsemiş çekirdek ailelerdir. Öğretmenler sınıfta bu görevi üstlenirlerken, anneler evlerinde, komutanlar, askerler kışlalarında bu ulvi görevi üstlenirler. Öğrenim yapan öğrenciler, tertip ve düzene dikkat ederek ve kendilerini yetiştirerek aile oluştururlar. Zor şartlar altında ve yalnız bırakıldığı takdirde dimdik ayağa kalkabilen bir birey yetiştirmek ailenin en önemli görevidir. Bu bireyler, toplumda doğruları desteklerken, yanlışlara başkaldıran bir aile topluluğu olmalıdır. Elini arkasına koyarak her şeye baş sallayan, avuçlarını ovalayan pısırık tipler, İslam aile modeline elaman olamazlar. Bu duygusuz grup, kendi menfaatleri uğruna zalimleri daha da zalimleştirirken, arkadaşlarını, vatanını ve milletini de satmıştır acımasızca.
Müslüman fertler, ailenin bir ferdi ve reisi olmak durumundadırlar. Güçlü devlet çemberinin merkezi aile olmalıdır. Aile, cemiyet, gurup ve hizipler; Kur’an ve Sünnetin etrafında toplanmalıdırlar. Put, tağut ve şeytan üçlüsünü günümüz dünyasından uzaklaştırmışlarsa sağlıklı nesil toplumunu oluşturmuşlar demektir. Bu hak çizgiden uzaklaşarak; Put, tağut ve şeytan üçlüsünü, en büyük zalimleri veli kabul ederek, zamanla onlara tazim ve duada bulunurlarsa, tolum çoktan yıkılıp parçalanmış demektir. Aile yapısı oluşmayan toplumların parçalanışına hiç şaşmayın.
Günlük menfaat peşinde koşanlardan sağlam aile yapısı beklemeyin. Bu günlük menfaatçiler; İslam’ı hurafe olarak görürler, İslam’ı yaşayan insanları da aşırı dinci, laiklik düşmanı, radikal, fundamentalist vb. terimlerle yaftalarlar. İftira atarlar ve her türlü ahlaksızlığı Müslümanlara hiç korkmadan yapıştırırlar. Hatta İslam’ı gerçek olarak yaşayanlara iftara ve karalama kampanyası başlatarak, bu kimselerin kâfir olduklarını bile iddia ederler. Kendileri İslam’ı yaşamazlar, yaşamak isteyenleri de yaşatmak istemezler. Sonunda halk da zamanla onların söylediklerine inanmaya başalar…
İslam ümmetinin ırk ayrımına girmeksizin, her türlü fitneden uzak olarak kişiler bazında İslamlaşması, onları toplumda farklı bir statüye oturtur. Aile olarak, sadece karı, koca ve çocuklar düşünülemez. Çünkü toplumun her kademesinde aile mevcuttur. Bir toplumda ana, baba; okulda öğretmense peki orada ne yapacaktır? Görevi ne olmalıdır? Ana, babanın çocuğu askerse orada ne yapacaktır? Kuramlarda görevli olanlar acaba ne yapacaktır? Sağlam bir aile oluşturmak için bu tür sorular, sorularak cevaplandırılmalıdır.
Vasat bir ümmet, sağlam bir aile topluluğunda oluşur, zengin ve fakir gözetmeksizin. Şoför arabasındaki yolcularıyla bir aile düzeni oluşturmayabilir. Anacak sağlam bir ailenin oluşturulmasına vesile olabilir. Güçlü olmak ve var olmak aile olmaktan geçer. Aile fertleri, üzerlerine düşen görevleri yerine getirirlerse; aile, cemiyet ve devlet asla yıkılmaz. Değilse yıkılıp yok olmaya mahkûmdur, mahkûmdur mahkûmdur…
9.5.1993
Konya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.