AÇLIĞIN BAŞKA TARİFİ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Biz babamla gökyüzü iken;
Zaman taştan bir büst, gözleri taş renginde...
Ağladıkça kayalar dökülüyor aklımın uçurumlarına.
Bir müzedir benim hafızam.
Siyah- beyaz objeler göz alabildiğine.
Göz gözü görmüyor bu viranede
Ele eleyiz biz babamla
Şimdi zaman sekiz yaşında daha.
28 dakikalık bir Fransız filmi vardır. Sadece siyah beyaz fotoğraf karelerinden oluşmuş, sinema tarihinin o şekilde çekilmiş ilk filmidir. Hayatımda o kadar etkilendiğim çok az film olmuştur.’’ La Jetée / Dalgakıran’’ isimli film 1962 yapımıdır ve Prix Jean Vigo ödülüne layık görülmüştür.
Bu filmi ilk izlediğimde hayatlarımızın tıpkı bu şekilde hatırlandığını düşünmüştüm. Hatırladığım anlarda renklerin hiç önemi olmadı. O anlardaki duyguların yüzlerdeki ifadeleri hep aklıma kazınmıştı. Yıllar sonra bugün babamla olan çocukluk anılarımızı tıpkı siyah-beyaz fotoğraf kareleri gibi anımsıyorum. Her biri birer kare olan hayatımın en hüzünlü ve en mutlu anlarında hep yanı başımda olan babamın yüz ifadeleri birer birer gözümde canlanıyor bugünlerde.
İşte onlardan bazıları....
İlk kare
Babamla birlikte okyanusun ortasında küçük bir tekne ile seyahat ediyorduk. Acıktığımızda babam elleriyle balık yakalıyordu. Güneşe doğru fırlattığı balıklar orada kızarınca tekneye düşüyordu. Hiç o balıklar kadar lezzetlisini yemedim o güden sonra. Sonra babam, ufukta bir ada göründüğünü söyledi. Adaya doğru gitmek için teknenin yelkenlerine var gücümüzle üfledik. Tekne öyle hızlandı ki önümüze geçen bazı köpek balıklarına çarpıp bayılmalarına neden oldu. Ben o köpek balıkları için üzülünce babam tekneden inip onların ayılması için suya yeniden dalmalarını sağladı. Babam hem çok güçlü hem de çok iyi bir adamdır. Biz adaya ulaştığımızda iki kaplumbağanın düğün törenlerinin yapıldığını gördük. Törene katılmamız için çok ısrar ettiler. Ben geline hediye olarak bir şey getiremediğimiz için üzüldüm. Babam bileğimdeki boncuğu geline verebileceğimi söyledi. Buna hem ben hem de kaplumbağa gelin çok sevindi.
Annemin sesi:
- Bu odanın hali ne böyle! Bütün yastıkları halının ortasına yığmış ne yapıyorsunuz siz ikiniz? O battaniye de o yastıklarda, o oyuncaklar da derhal yerlerine kaldırılacak. Sonra, Mehmet bey seninle konuşmamız gerekecek.
Annemin odaya ilk girdiği andaki babamın yüz ifadesi ilk kare oldu. Babam, tıpkı suç üstü yakalanmış bir çocuk gibi bakıyordu anneme.
İkinci kare:
Babamla balık avına çıkmıştık o gün. Misina nedir, solucanlar ne işe yarar, sessizliğin önemi nedir tek tek öğretti babam. İlk oltamı babam hazırladı ve suya gönderdi. Artık sadece sessizce beklememiz gerekiyordu.
- Baba, sessizce konuşabilir miyiz? Balıklar o zaman küsmezler bence.
- Hahah.. Konuşalım bakalım küçük hanım. Seni başka türlü burada sabit tutmak mümkün değil nasıl olsa. Ne konuşmak istiyorsun?
- Oğlanlar hakkında konuşmak istiyorum.
- Ne, ne oğlanı, hangi oğlan, neden, ne gerek var?
- Kızdın mı?
- Yok kızmadım prenses. Ne olmuş oğlanlara?
- Ben onlarla oynamayı daha çok seviyorum. Kızlar sürekli bebeklerle evcilik oynuyorlar. Ben oğlanlarla kuş avlamak, ok atmak istiyorum. Bence daha eğlenceli. Kızlardan çok çabuk sıkılıyorum.
- Benim kızım kiminle oynamak istiyorsa onunla oynar. Bende şey sanmıştım.
- Ne, ne sanmıştın baba?
- Şey... Neyse boş ver prenses. Sorun ne onu anlamadım. Oğlanlar seni aralarına almıyor mu? Ben konuşurum istersen onlarla.
- Yoo! Sakın böyle bir şey yapma baba. Ondan sonra dalga geçerler benimle. Benim bir sapanım yok, ok ve yayım yok. Onların sapanlarını istiyorum vermiyorlar.’’ Sen zaten kızsın beceremezsin’’ diyorlar.
- Hımm.. Bence bu sorunu kolayca aşabiliriz.
- Nasıl?
- Kızım, ben sana mümkün olan en kısa sürede bir sapan, ok ve yay yapacağım. Öncelikle eve dönerken eczaneden bir serum lastiği almamız gerek. Ondan sonrası kolay.
- Gerçekten mi baba?
Babamla sarıldığımız o an ikinci kare. O günden sonra benim de bir sapanım, ok ve yayım olmuştu. O zaman vurduğum kuşlar için şimdi çok pişmanım. Babam beni bu konuda uyarmıştı ama o zaman onu dinlememiştim.
’’Canlıları boş yere öldürürsek onların ruhlarından ömür boyu özür dilememiz gerekir. Sen sapanla şişe gibi hedefleri vurursan daha iyi olur kızım. ’’
Üçüncü kare:
- Dizim çok acıyor baba.
- Kızım... Off! Tamam bak şimdi ben onu her üflediğimde sen bir sayı söyleyeceksin. Birden ona kadar saydığında her şey bitmiş olacak.
- Baba! Kanıyor ama, çok korkuyorum.
- Hayır, bak, tamam kanıyor ama bu normal. Yani bundan korktuğun için ağlamana gerek yok. Bu sadece bir sıyrık. Şimdi onu tentürdiyotla silip mikroplardan kurtaracağız. O savunmasız bir yara olduğu için ona bu şekilde yardım etmemiz gerek. Sen güçlü bir kızsın. Hadi ama bir sıyrık yüzünden ağlıyor olamazsın.
- Baba, onu sürünce aceklşcvklşa mı?
- Ne? Ağlayarak konuştuğun için seni anlamıyorum. Ne dedin prenses?
- Hıck hıck... Onu sürünce acıyacak mı?
- Bak, sana yalan söylemeyeceğim. Çok az, minik, küçücük bir yanma hissi olabilir. Ama hepsi o kadar. Hadi izin ver de yaranı temizleyelim. Sonra da şu akan sümüklerine bir çözüm bulmamız gerek.
- Sümüklü değilim ben tamam mı?
- Evet, sümüklüsün. Eğer o sümükleri temizlemezsen adın sümüklü kalacak. O yüzden bu yarayı bir an önce temizlememiz gerek. Düşünsene, sana herkes sümüklü derse ne yapacaksın?
- Tamam, hadi üfle.
- Üf?
- 1
- Üf!
- 2
- Üf!
- 3
- Üf!
- 4
- Bitti kızım.
’’Bitti’’ dediğinde babamın yüzüne bakmıştım. Babamın gözünde bir damla yaş gördüğüme yemin edebilirim.Bu üçüncü kare. Oysa dizimdeki şey gerçekten de sadece küçücük bir sıyrıktı.
Deniz...
YORUMLAR
Birde bu halimi görse babam ve İyi ki görmedi. Arasına sıkışmış bu küçük kız çocuğuna biraz merhamet eder misin lütfen. Can senin diye canının istediğini yapamazsın O adamın kızına. En azından onun emaneti olduğun şuuruyla sev kendini Ölüler sağlardan daha diridirler. Hissetmiyor musun, ölen artıyor. Eksileceğine hayatımızdan.
Beni değil yazdıklarınızı suçlayın
Hayırlı akşamlar.
sevgi dolu bir baba...
Ne kadar güzel bir yazı
örnek teşkil eden...
sevilmeli illa sevilmeli ki güzel kalplere ihtiyacımız var
Allah'ım beni sev!
Sevdir!
Sevindir!
Annemden öğrendiğim bir dua,
Bir anasınıfı ôğretmeniyim deniz hanım ve yazınızdan çok etkilendim
Muhabbetle....
Mahvash tarafından 11/9/2019 2:12:54 AM zamanında düzenlenmiştir.
O kareler art arda geldiğinde anılar zinciri kopmadan bağlanacak. Biri hep diğerini hatırlatacak. İçinde gerçekler de olacak, hayaller de... Mutluluklar da olacak, hüzünler de...
İyi ki yaşanmış diyebilmek bile ne kadar büyük bir şans, bunu da zaman gösterecek...
İçindeki o küçücük çocuğa sıkıca sarıl. O sana bütün güzellikleri getirecek Sevgil Deniz...
İçtenlikle kutlarım... Sevgilerimle...
Aslında en büyük açlığı tarif etmişsiniz Deniz hanım
Baba sevgisi dağ gibi bir sevgi
Ondan mahrum olmak nasıl bir açlıktır
hayali hafızalara sığmaz bence
o kadar güzel ki baba kız ilişkiniz
okurken hayranlık duymamak elimde değil
umarım tüm babalara böylesi bir evlat nasip olur
nice sevgilerimle
MÜSLÜM BAYRAM
kendimi de testten geçirmedim değil
sonuçta üç kız büyütmüş bir baba olarak
iyi bir baba olmuşumdur umarım kızlarımın
nazarında