İSTERSEN ÇOK KOLAY,İSTEMEZSEN İMKANSIZDIR...
AVRUPA BİRLİĞİ MUTLULUĞU:
Evde, sokakta, bakkalda, Pazarda ve her yerde bilen bilmeyen herkes bir uğruyordu bu Avrupa birliğine. Gençler, ‘’çok daha kız, daha rahat çapkınlık peşinde ve ‘’işler nasılsa havada uçuşacak’’ düşüncesinde kendi aralarında konuşup hayal kuruyorlardı.
Yaşlılar ise en çok sağlık konusunu merak edip ilk soruları bu konuda oluyordu, ‘’daha iyi tedavi, daha az hasta kuyruğu, daha çok sağlık olacak’’ düşüncesinde olan belli bir yaş gurup üzerinde olan insanlar çok daha meraklıydı Avrupa birliğine ve ne olduğunu bilmeden, sadece kendilerine sunulacak olan imkânları düşünüp seviniyorlardı…
Orta yaşlılar, ya da orta yaşa yakın olanlar, ‘’önce çocuklar; çocukların geleceği çok daha önemli, biz nasılsa alıştık böyle yaşamaya’’ deyip bu pazardan en çok çocuklarına pay almak istiyorlardı durumu sorguluyorlardı bilinçli bir şekilde olmasa da.
Arkadaşımla birlikte bayram alışverişi yapmak için bir alış veriş merkezine gitmiştik
Bir yandan alış verişimizi yaparken, bir yandan da hararetli- hararetli konuşuyorduk ,’’ acaba AB ye girebilecek miyiz?,’’ diye. Yakınımızda ama sohbete dâhil olmayan bir başka müşteri heyecanlı bir şekilde sordu, ‘’biz ne zaman AB’ye giriyoruz?. Arkadaş, soruyu kim sordu diye dönüp arkasına bakınca, çarşaf giymiş bir kadın ve sadece burnunun ucu görünüyordu
Arkadaşım, ‘’sen neden soruyorsun ki bu soruyu, sana ne AB’den?’’. Sen doğruca Irana, ya da Afkanistan’a git dedi. Arkadaşıma, sakin ol, kadın sadece bir soru sordu yanıt vermek zorunda değilsin ki dedim… Evet, arkadaşım biraz abartmıştı ama gerçekten de o gün ben de çok merak etmiştim bu şekilde giyinen bir kadın neden (Avrupa) birliğini sorar ki diye? Arkadaşım, oldukça sinirli ve o an aklına ne gelirse söyleyen bir yapıya sahipti, bu sözü söylemeyeyim, ağır olur diye bir düşüncesi olmazdı. Daha sonra çok pişman olduğuna çok kere tanık oldum ama yinede olaylar karşısında kendini frenlemeyi becerememiştir.
Arkadaşıma; Alış verişimizi bitirip dışarıya çıktıktan sonra gülerek, hatta kahkaha atarak sordum
Peki, kadına böyle söylerken korkmadın mı sen? Dayak yiyebilirdin orda ve ben seni kurtarabilir miydim tam olarak emin değilim deyince..
Arkadaşım. ‘’Aklımdan geçmedi değil ama biz o kadından daha kalabalıktık, tek başına bizimle baş edemezdi ve bu yüzden öyle rahat konuştum.
Onlarla böylesi bir diyaloğa girmemeliydin. Yaptığın çok doğru bir davranış değildi aslında..., çünkü aradıkları budur ve her anı gündem yapmak için çok büyük bir çaba içerisindeler ve asla böyle bir tuzağa düşülmemesi gerekir dedim arkadaşıma ama arkadaşımın çok da umurunda değildi. Oturduğumuz bir çay bahçesinde’’
Bu konuyu değerlendirirken, yaşanan olayı bir çay sohbeti diye düşündük, dedik ve de güldük vakit geçti… Aslında hüzünlü bir yanı yok muydu?
İstersen çok kolay, istemesen imkânsızdır mutluluk. Bir ağacın dalından uzanıp da aldığın olgun bir meyvedir bazen. Bazen de boş da olsa sesli atılan bir kahkaha. Bazen anlamsız bakış, bazen anlamsızda olsa yerinde duramamak, ne olduğunu bilemeden bir şeyler beklemektir hayattan. Ya da hiç beklenmedik bir anda anımsanmak gibi güzel bir duygudur ‘’mutluluk’’.
Çocuklarım delikanlılığa henüz adım atmıştı
Ve bende henüz gençliğimin baharındaydım.
Ona kızmak bağırmak geliyordu içimden ama
Bağırsam da çağırsam da o artık beni duymaz ki
Gençliğimi yaraladı gitti
Beni bana mahkûm edip de gitti
Beni benimle esaretime teslim etti ve gitti
Geleceğime son noktayı koydu da öyle gitti
hayatımı çürüttü toprağa koydu da öyle gitti
Benim için bundan sonra anlamı olmayan beni
Hiç bir anlamı olmayan beni bana bırakıpta gitti
Gündüz Yavuz...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.