Sanat ve İnsan
Eti pişirmeyi öğrendikten sonra karanlık geceler, bize o kadar karanlık gelmemeye, soğuklar bizi etkilememeye başladı. Eti pişirmeye başlamakla babamın duvarlara çizimler yapmaya, daha doğrusu karalamaya başlaması aynı döneme denk geldi. Babam, Böcek Amca gibi mucit ruhlu değildi, sanat ruhluydu.
Tamam, şimdi de babamın resim çizmeye nasıl başladığını anlatayım. Herkesin karnının pişmiş etle doyduğu bir günün öğle saatinde babam uzandığı yerden kalktı, ‘’Karnım tıka basa doyunca günlük kaygıların dışında bir şeyler yapmak istiyorum,’’ dedi ve eline bir parça odun kömürü aldı. Böcek Amca’yı alaylı bir ses tonuyla taklit ederek, ‘’Bu şey işimize yaramayan bir parça kömürdür, bununla yapacak bir şeyin olmadığını düşünürüz… Biraz düşününce bu kömür parçasının da bir işe yarayabileceğini keşfedebiliriz,’’ dedikten sonra mağara duvarına karmakarışık çizgiler çizmeye başladı. Ansızın hepimiz bir ağızdan şöyle bağırdık: ‘’Bu karmakarışık şey de neyin nesi?’’ Babam böbürlenerek bize döndü, ‘’Buna ‘sanat’ adını koyuyorum, günlük işlerde işimize pek yaramayabilir, ama insanın ruhuna yarayacağından eminim. Evet, sizi anlıyorum; haklısınız Böcek’in keşfettiklerinin yanında bir önemi yok gibi duruyor, ama belki bir gün insanlar bu yetenekleriyle karınlarını doyuracak,’’ dedi ve duvarı karamaya devam etti. Tamamen insanın hayal gücüne seslenen modern dönemin bir ressamı gibi tuvali karalayan babama Böcek Amca müdahale etti hemen, ‘’Daha anlamlı ve etkileyici bir şeyler çiz,’’ dedi ve gözlerini kısarak tuvale yakından baktı. Babam birden aşırı heyecanlandı, ne yapacağını şaşırdı ama hemen kendini toparladı.
Hepimiz babamın bizi etkileyecek bir şeyler çizmesini beklerken babam eğilerek yerden üçgenimsi bir taş aldı, ‘’Bu bir taştır,’’ dedi. Böcek Amca sinirlenmişçesine derin bir of çekti, ‘’Lütfen beni taklit etmeyiniz,’’ dedi. Babam umursamaz bir ifadeyle taşın şeklini mağaranın duvarına çizdi ve Böcek Amca’ya döndü, ‘’Seni değil, doğadaki nesneleri taklit ediyorum. Evet, bu sanatın adına ‘resim’ adını koyuyorum,’’ dedi. Böcek Amca babamın gerçekten de ortaya bir şeyler çıkardığını düşündüğünden olsa gerek bozuldu ve anlını kaşıdı. Babam yerden kare bir taş aldı, onun da resmini iki dakikada çizdi. Böcek Amca somurtarak üçgen ve kareye baktı ve babamın elindeki kömür parçasını aldı ve bize döndü, ‘’Bu kömür parçasıyla sanatın dışında bir şeyler de yapabiliriz, sanat hiçbir şeydir, önemli olan günlük hayata katkısı olan icatlardır,’’ dedi ve anlını kaşıdı. ‘’Evet, şimdi Kaya’nın çizdiği şu şeylerle ne yapabileceğimizi düşünelim… Elle tutulur şeyler olmasa da bunlar gözle görünen şeyler ve bu görünen şeyler ruha hitap ediyor Kaya’ya göre. Oysa ruhun varlığından emin bile değiliz. Size emin olduğunuz, günlük hayatınızda işinize yarayacak bir şey daha icat etmek niyetindeyim,’’ dedi. Hepimiz bir ağızdan, ‘’Bizi daha fazla meraklandırma ve işimize gerçekten yarayacak bir şeyler ortaya koy,’’ dedik. Böcek Amca, gülümseyerek her birimize tek tek baktı (sanırım, düşünmek için zaman kazanmaya çalışıyordu). Ateşin çok uzağında oturan Buz Dayı bağırarak şöyle dedi: ‘’Evrende hiçbir şey gerçek değildir, bizler de gerçek değiliz. Bir gerçeklik olsa bile bunu bilemeyiz, bilsek bile kimseye anlatamayız. Neden ve niçin sorusunu kaçınız kendinize sordunuz? Her şeyin başı bu iki sorudur, bu soruları sormadan ne Kaya’nın sanatının bir anlamı vardır, ne de Böcek’in icatlarının.’’ Hepimiz yüzümüzü ekşiterek Buz Dayı’ya baktık. Böcek Amca Buzul Çağı’nın filozofunu küçümsercesine gülümsedi ve mağaranın duvarına babamın çizdiği üçgenden daha düzgün bir üçgen çizdi. ‘’Şimdi, bunun adını ‘üçgen’ koyuyorum… Bu sanatsal anlamının dışında bize bir şey anlatmalı, baktığımızda işimize yarayacak bir şey… Mesela siz gençler ava habersiz çıkıyorsunuz… Bundan sonra ava çıkmadan önce duvarın bu bölümüne küçük bir üçgen çizin. Üçgenin anlamı şu olsun: ‘Akşam olmadan avdan döneceğiz.’ Güzel bir buluş değil mi? Böylece anneniz ve babanız sizi merak etmeyecek. Şu kareyi de başka bir cümleyi ifade etmek için kullanabiliriz. Bu da şey olsun… ‘Erkenden yattım, lütfen beni rahatsız etmeyin.’’ Hepimiz Böcek Amca’yı tebrik ettik. Hatta Buz Dayı bile tebrik etti. Babamın sanat dediği şeyin klan için bir öneminin olmadığını söyledik.
O tarihten beri sanat sıradan halk için önemsiz bir şey olmaya devam ediyor.