- 1215 Okunma
- 15 Yorum
- 3 Beğeni
BİTİŞ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Salondan alınan ilaveyle az da olsa genişletilmiş balkon dayız. Amcam ve ben.
Babam salonda. Üçlü kanepede yatıyor. Hastalığının son demleri. Yaşadıklarımızdan biliyoruz.
İyi olacağı umudumuzu yitirmişiz artık.Başındayız. Hiç olmazsa ölümü acısız olsun.
Sabah ezanı kendine has makamıyla yeni bitti. Gün yine sıcak sıcak ışıyor. Bu kaçıncı günü, uykusuz sabahlara merhaba deyişimizin? Diğerleri odadalar. Uyuyamasalar da gözlerini dinlendiriyorlar. Amcam bilmem kaçıncı yüz keredir elindeki tespihi parmaklarının arasında dolandırıyor.
Kaynamaktan rengi koyulaşmış, tadı acımış, çaylarımızın kaşık seslerinden başka hiç bir ses yok.
O çaylar da yüreklerimizdeki yangını söndürmeye yetmiyor. İçtiğimiz her çaydan sonra sabaha kadar kaç kez yaptım hatırlamıyorum. Suya batırdığım pamukla babamın dudaklarını ıslatığımı. Ve her seferinde de kapalı dudaklarının arasından süzülen suyun, kendine bir yol bulup çenesinden boynuna,
boynundan, yastığa süzüldüğünü… Ben bunu her yaptığımda konuşamayacak kadar yorgun düşmüş babam, sevgiyle yüzüme bakıyor, gözleriyle gülüyordu. Yanından balkona döndüğümde, amcamın hırsla tespihiyle oynadığını, yüzündeki hüznü görüp, düşünüyordum.
Kardeş kardeşi mi çok sever? Yoksa evlat mı Atayı?
Kanserdi. Teşhis konulduğunda doktor olan ağabeyimin tedavi tekliflerini hep ret etmişti. Israr edildiğinde de babalık ağırlığını koymuştu. Zor da olsa götürdüğümüz işinin ehli doktorda, sağ elini havaya kaldırdı. Beş parmağını gösterdi.
“Doktor hiç olmazsa bana beş sene ver. Bir torunum olsun. O nu seveyim.”
Vakit ilerlemiş, gri bir sabaha uyanan güneş, mavi denizden çıkmış, turuncunun en güzel rengiyle büyümüş yükselmişti. Güneş her zaman ki gibi doğuşunun zevkini yaşarken, biz bir bitişi bekliyorduk.
Huzursuz uykusundan, ağlamaktan akları kızarmış şişmiş göz kapaklarıyla uyanan annem fısıltıyla:
“Nasıl gece rahat mıydı?
“Bazen uyudu. Bazen inledi işte. Bildiğimiz gibi.”
Önce yumdu. Sonra açtı gözlerini. Başını yana eğdi. Kollarını kaldırıp ellerini açtı.
” Hazırlıklı olalım. Vakit geldi gibi. Bir şeyler hazırlayayım sana. Yer misin”?
Günlerdir hiçbir şey yememiş, yiyememiştim. Biliyordu annem.
“Sağ ol tokum.” Dedim.
Biraz sonra kardeşlerim de çıktı odalardan. Üniversite de okuyorlardı. Sınavlara girmemişler, babama gelmişlerdi. Onlarda biliyorlardı babamın hastalık nedenini. Sırasıyla elini ellerimizin arasına aldık. Öptük. Okşadık. En son annemdeydi sıra. Elini kendi yüzüne bastırdı. Gözlerinden yaşlar süzülürken, sessizce:
“Erimdin. Evimizin direğiydin. Hakkını helal et… Helal et hakkını.”
Babam gözlerini açtı.
Tebessüm etti.
Tekrar kapadı.
Ve beklenen o bitiş… Ölmüştü.
Sağlığında; önünde ki masada bazen demli bir çay, bazen de hüzünlü ya da neşeli olduğunda annemin hazırladığı mezelerle bir iki duble rakısını içerken oturduğu, bizlerle sohbetler ettiği üçlü kanepede tek başına, sessizce yatıyordu şimdi.
Banka Müdürüydü. Bir gün masasında tek ayağını altına almış rakısını içerken bizlerle bir anısını paylaşmıştı:
“Bir gün bankanın önüne pejmürde biri geldi. İçeri girmek isteyen bu insanı güvenlik görevlisi engellemek istiyordu. Y anlarına gittim. Bana:” Kimin de az, kimin de çok var. Ama en çok para da bankalarda. Ben açım.” Dedi.
İçeri aldım. Karnını doyurdum. Cebine üç beş kuruş koydum. Haklıydı. En çok para bankalarda olurdu. Ama biz, isledikleri gibi yaşadıktan sonra, yine de artan paralarının sadece bekçisiydik.
Daha sonraki günlerde bu tip insanların sayısı ve istekleri arttıkça arttı.”
Biz tebessümle:
“ Baba bazı kişiler menfaatleri için böyle yollar seçerler. Birçoğu da yalandır zaten”
“Evet, ben de biliyorum. Çoğu yalan. Siz karaya vuran denizyıldızlarının hikâyesini biliyorsunuzdur?
O hikâye de olduğu gibi ya bir tanesi bile doğruysa?”
O an anladık ki Asalet; zeki, makam sahibi, güçlü olmakta değil, merhamet sahibi olmakta gizliymiş.
Ölümlerden sonra taziyeler, yemekler olur. Hepsi belirli bir sırayla yaşanır ve biter. Sıra:
“Ne olacak şimdi? Ye gelinir.
Olacaklar olur. Her yara kapanır. Yürek yarası da öyle. Ancak, yüreklerde ki yaranın izi görünmez. Ama en derin iz yüreklerdedir.
“Ben de belirli bir yaşa geldim. Şimdi imreniyorum babama. Koca bir hayatı onun keyfiyle, kederiyle yaşamak ve onun gibi ölmek nasip olsun bana da…”
Elveda güzel insan.
Senin ellerinden değil ,o kocaman yüreğinden öpüyorum.
YORUMLAR
Değerli Bedri ağabey...
Mart 31 günü babam vefat etti.
Cumartesi günü köydeki evimizde elini öpüp vedalaştık.
Pazar günü öğlende dünya hayatı bitti.
İyi adamdı.
Yetimdi.
Allah ona verdikçe o yetimlere fukaralara verdi.
Baba ölünce insan kış ayazında sırtındaki hırka üzerinden çekilip alınmış gibi oluyor.
Allah gidenlere rahmet eylesin.
Samimi hislerle yazılmış bu güzel ve kısa öykü uzun ve değerli bir ömrü anlatmaya yetmiş.
Selam ve saygı ile...
Bedri Tokul
Mekanı cennet olsun.
Çok uzun yıllar oldu ben babamı kaybedeli.
Ama daha dün gibi acısı hala yüreğimde.
Hoş geldin. Sefa deldin.
Öptüm dost gözlerinden...
Ardından güzel duygularla anılacak bir babayla yaşamak da bir şanstır. Arkadaşınıza ne mutlu ki bunu yaşamış, evlatlık görevlerini de yerine getirmiş.
Bitiiş'e konu olan değerli babanın huzurla uyumasını ve yakınlarına da bu anıların hüzünlü birikiminin değeriyle sabrını dilerim.
Çok etkili bir kalemden çok etkili bir öyküydü. Günün Yazısı seçkisindeki yer alan yazınızı ve sizi içtenlikle kutlarım Bedri Bey.
Saygılarımla....
Serap IRKÖRÜCÜ tarafından 11/5/2019 9:58:57 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bedri Tokul
Bundan bir evvelki yazıma yorum yapan sizden ve diğer
kalem dostlarımdan özür dilerim.
Ben genelde yazıma yorum yapan herkese cevap vermeye gayret ederim.
Çok yakın bir arkadaşımın babasının rahatsızlığı nedeniyle yanında
kalmam gerekiyordu.
O nedenle yorumlara cevap veremedim.
Sizin her yorumunuz benim için çok değerli.
Yazma isteğimi artırdığı gibi,yazılarımı yazarken
hata yapmamam için daha dikkatli davranmamı sağlıyor.
Kıymetli yorumunuz için teşekkürler...
Selam ve saygıyla.
Bedri Tokul
Sağ olun.
Saygılarımla
Sayın Bedri Bey, Çok güzel yazmışsınız. Hüzünle okudum. Sade ve anlaşılır, şahane bir öykü. Sizin yazılarınızı kaçırmayacağım.
Bedri Tokul
Mutlu oldum.
Selam ve Saygıyla...
Benim babam gece bekçisiydi. 1968 senesinde mezun olduğumdan 6 ay sonra vefat etti.
Abim doktor değildi. Üniversite de okuyan hiç kardeşim olmadı. Bunları bilmek zorunda mıdır bu yazıyı okuyanlar? Kesinlikle değil.
Yazının sonunda belirttiğim gibi bana babasının ölümünü anlatan bir dostumun anlattıklarını yazıya dökmek istedim.
Ama bir yerde hata yaptım ki yaşananlar benim başımdan geçmiş gibi algılanmış.
Yorumlarıyla ne güzel dileklerde bulunmuş okuyanlar.
Yorum yazan, yazmayan herkese yürekten teşekkür ediyorum. Sevilmenin,okunuyor olmanın mutluluğunu bir kez daha yaşattınız bana. sağ olun.
mirim
Gartalına baş sağlığı ve sabır diliyorum. Merhumun mekanı cennet olsun.
Hüzünlüdür babadan ayrılmak yaşayanlar bilirler. Ve beylik bir laf vardır ki çok da içine işler insanın ''Çocuklar babaları öldüğü zaman büyür.'' Biz de büyüdük sizin gibi, şimdilerde dede adaylarıyız belki içimizden bir çokları da dede oldu, hayat bu şanslı sayılırız çok erken babasını kaybedenlere nazaran... Kutlarım Bedri Abi içtenlikle hüzünlüydü...
Bedri Tokul
Ne güzel bir sözmüş o hiç duymamıştım.
Ben dede olalı yıllar oldu.
En büyük torunum bu sene inşaat mühendisi olacak.
Allah size de hayırlısı ile nasip etsin.
Dedelik tadından yenmez bir duygu.
Selam ve Saygılarımla...
Abi boğazım düğüm düğüm oldu.
Babam rahmetliyi hatırladım. Ana baba yazılarını, şiirlerini severim. Hepsi riyasızdır.
Hele bir de yazan Bedri Tokul ise işte böyle ağlatır insanı..
Ustasından okumanın tadı da başka. Adam yazmış kardeşim.
Tüm geçmişimizin mekanları cennet olsun..
Elinden kelinden öptüm canım ağabeyim. VAROL..
Selamlar.
Bedri Tokul
İlahi Suat gardaş.
Bu sözünü her okuduğumda gülüyor ve de gurur duyuyorum.
Bir arkadaşımın anısını paylaşmak istedim.
Ölüm ölümdür.
Acılar hep aynıdır sonuçta.
Selamlarımla öptüm yanaklarından.
Kelim mi?
Kurban olsun sana...
Suat Zobu
Adam yazının içine çekiyor. Yaşatıyor.
Adam yazıyor hasılı.
Saygımla öptüm elden..
Hele hele kelden.
"Selamlarımla öptüm yanaklarından.
Kelim mi?
Kurban olsun sana..."
diyen adama can kurban.
Eyvallah.
Suat Zobu
Adam yazmış maşallah.
Ayten Tekin
Babanıza rahmetler dilerim öncelikle.
Ölüm hangi yaşta olursa olsun tesellisiz ,emir büyük yerden..
Ölümün soğuk yüzüyle , ölümü kabullenmeyecek onbeş yaşımdayken babamı kaybettiğimde anladım. Hayatım alt üst olmuştu uzun bir hikayedir.
Merhamet çok derin bir içsel üzüntüdür, merhamet anne ve babamızın merhametli olması, biz çocuklarına da yansımasıdır...
Sayfanız beni de yaşadığımız acılı ve sancılı günlere götürdü , benim babamda kanser hastasıydı, lanet hastalık her kapıyı çalmakta...
Saygılarımı bıraktım ...
Bedri Tokul
Yakın zamanda ölümün acısını gördünüz siz.
Size sabırlar diliyor, sevgili meslektaşıma da bir kere daha
Allahtan rahmet diliyorum.
Selam ve Saygılarımla...
Babamı kaybedişim gözümün önüne geldi.
Demek ki kaybediş duygusu çok insanda aynı.
Beni o günlere döndürdün be abi.
Öyle bir anlatış tarzın var ki, o anları yaşatıyorsun insana...
Senin adına üzüldüm.
Ama hayatın kanunu bu, sırası gelen gidiyor...
Kalemini saygıyla selamlıyorum.
Sevgi ve saygılar abim...
Bedri Tokul
Üç aşağı, beş yukarı bütün ölümler acıdır zaten.
Netice de bir ölümün acısından bahsettim ben.
Okudun yorumladın ya. Önemli olan o.
Ha O, ha ben.
Öperim yüreğinden...
Değerli Dost!
Sevgili, babanızın mekanı cennet, ruhu şad olsun. Allah gani gani rahmet eylesin.
Yazınızı okurken, yeşil çam filminde bir sahne izler gibi canlandı sahne gözlerimin önünde.
Her canlı ölümü tadacak diyor bizi yaratan mevla. Aslında ölüm doğum gibi, yeni bir başlangıç.
Ne var ki bizi yanlış programladıkları için "bitiş" gözüyle bakıyoruz dönüşe.
Allah buyuruyor ki benden geldiniz bana döneceksiniz.
Yazdıklarım demek değil ki kaybettiklerimizin ardından üzülmeyelim.
Hani Ölüm Allah'ın emri şu ayrılık olmasa diye Türkümüz varya.
Ölümde bir ayrılık.
Allah bizi hasretle kucaklayacağı kullarından eylesin.
Selam ve saygılarımla.
Bedri Tokul
Dünya gailesi bizi gerçeklerden uzaklaştırıyor bazen.
Ölümün gerçekliliğini unutuyoruz.
Evet çok haklısın.
"Her nefis ölümü tadaçaktır."
Selam ve Saygıyla...