- 676 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Post Modern Soyguncu
Kasabamızın delisi Süleyman’la markette karşılaştık bu sabah.
-günaydın Süleyman
-ooo günaydın abi
-nasılsın, ne var ne yok Süleyman?
-iyilik be abi, komşum yaşlı Ayşe hanım evden dışarı çıkamıyor da benden yardım istedi
-nedir o?
-ihtiyaçları varmış, o söyledi ben yazdım, aha da listesi, bunları alıp götürcem kadıncağıza.
-bakayım neler var listesinde
-al oku abi, okuyamadıklarına bana sor, yazım pek iyi değil benim.
-sipariş listesini okuyorum;
(diş sabunu, el macunu, asbap detejanı, bulaştırık singeri, pindir, zeytun, halva, mokarna, birinc,) vs..
Liste bir hayli uzun.
Kolay gelsin Süleyman, alış verişin bitince kapıda beni bekle, yükün ağır alacak gibi, seni arabayla evine bırakayım
-olur, sağol abi...
Süleyman kasaya yaklaştı, iki kişi geriden de ben.
Kasiyer hanım aldıklarımı hesapladı, fişimi verdi, aman yarab bu da ne? beklemediğim rakamlar yazılı fişte. Bu nedir? diye sordum kasiyere, abi senden önceki beyin aldıklarını da senin hesabına yazdım, o bey, seni işaret ederek “birlikteyiz” dedi . Nasıl olur dedim ama yapılacak bir iş yok o anda, mecburen Süleyman’ın hesabını da ödedim.
Vay it oğlu, demek birlikteyiz ha !.. diye öfkeyle dışarı attım kendimi ama, Süleyman durur mu, tüyüp gitmiş, toz olmuş Süleyman beni beklemeden…
Komşusu kadının verdiği para da Süleyman’ın cebine indi elbette.
Süleyman post-modern soyguncu olmuş, zaman uymuş belli ki..
Amenna kabullendim, ama koskoca bir kasaba halkının böyle bir Süleyman’a neden “deli” dediğini hala anlamış değilim valla.
Asıl deli benmişim de haberim yokmuş komşular…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.