- 394 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Meyhane Yolcusu
Yaşlı adam, bardağında kalan bir yudum birayıda içip, ellerini arkada düğümleyerek çıktı dışarı.Nereye gidiyordu şuan? Sahi , şuan neredeydi? Neredeydi de nereye gidecekti? Akıl almaz bir işti bu düşüncesi. Biraz düşündüktan sonra hatırlamıştı, yıllarca sevdiği kadın terketmişti onu. Hemde yapayalnızca bırakıp gitmişti adamı bu kürede.
Adam yürüyordu ve gittiği yerde kaybolmayacağına çok emindi, çünkü nereye giderse gitsin aynı yere gelecekti tekrardan...
Emin olduğu bir şey daha vardı; Yalnız değildi, Muscida gökyüzünde onu bekliyordu. Gökyüzünede her istediği an bakabilirdi, ama onu her zaman göremezdi. Onu her an isteyebilirdi ama her an kavuşamazdı. Ölmeliydi, tek yolunun bu olduğunu düşündü... Ölmeliydi...Ölmeliydi...Ölmeliydi...İçkinin getirdiği uyuşuklukla sallanarak, tekrar ediyordu bunu. O varken hiç içmezdi, gerek duymazdı...Ama bu dönüm noktası onu en derinden etkilemişti. Arkasına döndü, sadece gölgesi vardı ardında bıraktığı, birde sürekli geçtiği şu yollar... Sonra kaldırımda bir kedi gördü...Ahhh, Muscida olsaydı yanına gidip okşardı kediyi. Ama ihtimaller gerçeği doğurmazdı.
Düşlemeyi bıraktı, kaldırıma oturdu ve öylece karşıdaki bahçeli minik evi izledi. Neden izlediğini bilmiyordu, o yüzden oturuyordu zaten. İzlemeyi sürdürdüğünde kapıda bir hışırdanma olduğunu hissetti. Kalbi özgür olmak için adeta göğsünden fırlayacaktı. Korkmuyordu, korkmazdı ama umutluydu.
Belkide Muscida ölmemişti ve bu evde yaşıyordu ,kendisinin gelmesini bekliyordu. Ve işte kapıdan bir köpek çıktı. Adam kaldırımdan kalkıp köpeğin yanına eğildi ve okşamaya başladı. Ayağa kalktı, yürümeye devam etti.
Düşlemeyi yasaklayamazdı kendine , çünkü insanı var eden umutlardı, umutlar hayallerden doğardı, oysa onunki çoktan ölmüştü...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.