- 390 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖYLE BİR HİKÂYE / BÖLÜM -17
ÖYLE BİR HİKÂYE / BÖLÜM -17
Bugün çok neşelisin diye söze girdi Hakkı. Aldemir, evet neşeliyim diye cevap verdi. ‘’ Sizden iyi haberler bekliyorum, anlatın neler yaptınız?’’ Önce barkan konuşmaya başladı, ‘’Abi dediğin gibi adamın yolunu sokağın başında kestim. Efendice istediğini ilettim, pek etkili olduğumu sanmıyorum ama mesajın istediğin yere gideceğini garanti ederim.’’ Barkan’ın konuşmasından sonra Ceylan konuşmaya başladı, ‘’ Abi adamın takıldığı çay bahçesini öğrendik. Adamın peşine iki adamımı taktım. Henüz temas kurmadık, bu arada karın işe başlamış, çalışıyor?’’ Aldemir, vay kaltak vay, biz neyini eksik ettik ki benden kurtulur kurtulmaz işe başlamış. Bugün iş giden, yarın nerelere gitmez ki?’’ Hakkı dayanamadı sordu, ’’Affedersin abi nerelere gider?’’ Aldemir birden Hakkı’ya patladı, ‘’ Oğlum sen geri zekâlı mısın? Kötü yola düşer, orospu olur bir gün genelevden toplarız.’’ ‘’ Anladım abi.’’
Barkan,
‘’Abi bu gece adamı biraz okşayacağız.’’
‘’ İyi yaparsınız, beni sık, sık haberdar edin. Dağılabilirsiniz.’’
2
Sabah alelacele bir şeyler atıştırdıktan sonra, Oktay’a,
‘’Bugün iş çıkışı anneme uğrayacağım, her halde annemlerde kalırım. Yarın senden önemli bir konuda fikrini alacağım.’’
‘’ Şimdi söyle yarını niye bekliyorsun?’’
‘’ Olmaz, yarın tamam mı aşkım?’’
‘’ Hadi öyle olsun. Kendini yarın akşama kadar hasret bırakacaksın.’’
‘’ Biraz öyle olacak ama hayırlı bir iş yapacağıma inanıyorum.’’
‘’ Ben çıkıyorum.’’
‘’ Bekle beraber çıkalım.’’
Buse’yi yolcu ettikten sonra, dükkânı açtım. Zaman su gibi akıp geçti. Dükkânı kapattıktan sonra biraz düşündüm. Dışarda yazdan kalma bir hava vardı. Nasıl olsa Buse evde yoktu. En iyisi çay bahçesine takılıp Burhan ve Yakup’la laflamaktı. Bu arada Yakup, askerlik anılarını anlatmaya devam ediyor. Biraz daha anlatsın yavaş, yavaş normale dönecek, o anlatmaktan bizde dinlemekten kurtulacağız.
Çay bahçesinden geç vakit ayrıldım, tam merdivenlere geldiğimde, Arkamdan iki kişinin yaklaştığını göz ucuyla gördüm. Birisi seslendi,
‘’ Arkadaş bir dakika bakar mısın?’’
‘’ Ne istiyorsunuz?’’
‘’ Bir şey istediğimiz yok. Sadece Aldemir abinin selamı var onu getirdik.’’
‘’ Aldemir diye birini tanımıyorum. Hadi yolunuza gidin arkadaşlar.’’
‘’ Ne olduğunu anlamadan, ilk yumruğu mideme yedim. Arkası yağmur gibi gelmeye başladı. Yediğim birkaç yumruktan sonra acı da hissetmez oldum. İşin tuhaf tarafı etraftan müdahale eden de yoktu. Dayak yiyişimi film seyreder gibi seyrediyorlardı. Beni boş bir çuval gibi bıraktıklarında bulunduğum yere yığılıp kaldım. Pelte gibi olmuştum. Bir Allah’ın kulu yardımıma koşmamıştı. Seyredenlerden biri insafa gelerek 112 yi arayıp ambulans istedi. Hastaneye giderken bayılmışım.
Sabaha karşı hastanenin acilinde kendime geldim. İlk işim oğlumu arayarak hastanenin aciline gelmesini söyledim. Anlattıklarımı duyunca şok oldu. Öğleye doğru eve döndük ama dükkânı açamadım.
Zorlukla da olsa bu güne kadar yaşadığım her şeyi oğluma anlattım.
‘’ Baba beni hep şaşırtmak zorunda mısın? Annem bunları öğrenince nasıl hesap vereceğini merak ediyorum.’’
‘’ En azından bir kısmını annen biliyor. Kadından haberi var. Anlayacağın fırtına daha esmeye başlamadı. Kaldı ki baban böyle biri atsan atamazsın satsan satamazsın. Ben iyiyim bugün dinlenirsem bir şeyim kalmaz. Sen işine dön.’’
‘’ Evdekilere haber vereyim sana yiyecek bir şeyler getirsinler. Sakın yerinden kıpırdama, yat dinlen.’’
Oğlum gittikten sonra, bu akşam olacakları düşünmeye başladım. Buse bana olanları öğrenince küplere binecek.’’
Uyumuşum, Buse’nin çığlığıyla uyandım,
‘’ Sana ne oldu Oktay? Kim yaptı?’’
‘’ Aldemir’in adamları beni gafil avladılar. Hastanede sabahladım. Bugün saat ona doğru hastaneden oğlum alıp eve getirdi.’’
Buse’yi tanıdığımı sanıyordum ama yanılmışım. Benim halimi böyle görünce, adeta çıldırdı. Kontrolden çıkmıştı korkmaya başladım.
‘’ Kendine gel Buse ağlamanın döğün menin faydası yok. Bundan sonra ne yapacağız onu düşünelim.’’
‘’ Ne söylersen onu yapacağız.’’
‘’ Şimdi doğru pasaja git, elektronikçi Enis ustayı bul. Dükkânı pasajın hemen girişinde sağda. Ona seni benim gönderdiğimi söyle seni Lazo’nun yanına götürsün. Lazo’yu al buraya gel gerisine karışma. Hadi canım acele et.’’
3
‘’ Oktay, Oktay, uyan hayatım biz geldik.’’
‘’ Tamam, tamam uyandım. Lazo’yu buldun mu?’’
‘’ Buradayım Oktay baba, seni kim bu hale getirdi?’’
‘’ Bir şeyler hazırlayayım mı? Karnın aç mı hayatım?’’
‘’ Hele sen kenara çekil Lazo’yla konuşacaklarım var. Yine de hafif bir şeyler hazırla istersen?’’
Olayların gelişimini başından sonuna kadar anlattım. Lazo hiç sesini çıkarmadan dinledi.
‘’ Merak etme Oktay baba bu iş bende. Sana yaptıklarını pişman edeceğim. Sen şimdi iyileşmeye bak. Bu gece çay bahçesine çıkacağım falan deme yat dinlen. Onlar nasıl olsa seni gözaltında tutacaklar. Yenge benim numaramı telefonuna kaydet. İstediğin zaman çekinmeden ara.’’
‘’ Allah senden razı olsun Lazo. Bizi bu beladan kurtar. Ne istersen dile bizden.’’
‘’ Sen merak etme yenge, bundan sonra sizi kimse rahatsız edemez. Müsaade ederseniz ben çıkayım artık.’’
Lazo’yu yolcu ettikten sonra, ‘’ Bu akşam hiçbir yere gidemezsin dedim ve soyunarak Oktay’ın yanına kıvrılıverdim, ‘’ Hiç merak etme hayatım sana öyle bir sarılacağım ki, hiçbir şeyin kalmayacak.’’
Devamı var
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.