- 514 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BASINÇLARIN PETROLLEŞTİRDİĞİ YAŞAMLAR:
Küçük çocuğum, gerek sosyal çevrem, gerekse de Anadoludaki hemen her ailenin yaptığı gibi, beni de ailem yaz tatillerinde köyümüzdeki camide, "yerini yurdunu öğrensin, yarın öbürgün arkamızdan hiçdeğilse bir dua okuyabilsin" diyerek gönderildiğim, din eğitimi verilen kuran kursundaki adeta beynimize kazınarak anlatılan "bilgilerde", 7.y y. daki uygulamalardan söz edilen küçüklere masallarda; "İslam öncesinde, kız çocukları diri diri toprağa gömülüyormuş, islamiyet gelip yönetim şekli de şeriata dönünce, bu vahşete ve barbarlığa son vererek, kız çocukları, toplumdaki hakettiği değere, yaşam hakkına kavuşmuş, bu minvaldeki tüm zulümlere son veren İslam, insanlığa bir güneş gibi doğmuş" diye anlatılırdı.
Aradan geçen süre içinde geriye doğru şöyle, İslam coğrafyası ve ortadoğuya baktığımda; gördüğüm odur ki yine farklı birşey olmamış, aradan koskoca 14 yüzyıl geçmiş, kadınsız toplum, tek ayaklı olmuş leylek gibi kara kara düşünmekte. Fiilen kadın gündelik yaşamdan çekilmiş, karanlık dehlizlerin içinde, başka coğrafyalardaki hemcinslerinin kullandığı en temel haklarını kullanmak istediğinde, boynunu vermekte, helen zorla ve küçük yaşta ve de istemediği birileriyle başgöz edilmekte, kadın halen pasif, halen edilgen, halen "himeye görmeye ve korunmaya" muhtaç, halen de verilenle yetinmekte.
Yine aynı coğrafya da yani dinler coğrafyasında, yaşıtları erkeklere birbirine merhaba, günaydın bile diyemeyen, okulları, sınıfları, otobüsleri, lokantaları bile kadın-erkek olarak ayrı tutulan kadın; yine sex kölesi olarak pazarlarda alınıp satılmakta, basına yansıdığı kadarıyla, bildiklerimiz ve görüp duyduklarımıza, çevremizdeki tanıklıklarımıza göre de, din eğitimi verilen kurumsal yapıların içinde bile taciz ve tecavüze maruz kalmakta.
Kadının durumu, sözkonusu dinler coğrafyasında böyleyken, genellikle de erkeklere hitap eden erotik, pornoğrafik ürün, gazete, dergi yayın ve medya da yok satmakta, erkekler tarafından da büyük bir iştahla tüketilmekte.
Gördüğüm odur ki kadın ile erkeğin arasına girerek, yaşamını belirlemeye, biçimlendirmeye ve yönlendirmeye çalışan dinler, insanı tümüyle sarıp sarmalamaktan, koruyup kollamaktan çok çok uzak olduğundan, sözkonusu grift ve sarmal durum, gündelik pratik yaşam içinde, kendi önüne koyduğu görevin ve misyonun bile altında kalmış, hitap ettiği bölgeledeki toplumsal bozunma, çürüme ve kokuşmaların kaynağına dönüşerek; yaşadıkları coğrafyanın altındaki doğal kaynak petrol gibi, yerin üstünde de maddeleşerek, dinsel bir petrole dönüşmektedir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.