- 370 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖYLE BİR HİKAYE / BÖLÜM -ON ALTI
ÖYLE BİR HİKAYE / BÖLÜM -ON ALTI
Nihayet uzun bir aradan sonra iş başı yaptım. Ayfer’le buluşup çalışacağım yere gittik. Taksimde bir plazanın yedinci katına çıktık. Aslına bakarsan, bina şirkete aitti. Masam Ayfer’in yanı başında be
ni bekliyordu. Mülakata lüzum görmeden doğrudan işe aldılar. Yorucu bir iş değildi ama ilk gün acemiliği olmasa daha iyi olurdu. Zamanla işime alışacağıma bütün kalbimle inanıyorum. Öğleden sonra vakit çok çabuk geçti. Saat yedide iş yerinden ayrıldık. Ayfer’in yanından ayrılırken, aklına bir şey gelmiş gibi durdu, ‘’ Ya Buse, kusuruma bakma şimdi aklıma geldi. Sana da sormayı akıl edemedim. Avansa ihtiyacın var mı?’’
‘’ Daha bu sabah başladım hemen avans verirler mi?’’
‘’ Sen orasını düşünme, şapşal arkadaşım. İhtiyacın var mı? Yok mu?’’
‘’ Biraz olsa iyi olur, zira bundan sonra ailemden para almak istemiyorum.’’
Elini çantasına sokup, beş yüz lira çıkardı ve Buse’ye uzattı, ‘’ Şimdilik bununla idare et, sonra anlaşırız.’’ Ayfer’e sarılarak, ‘’ Canım arkadaşım’’ derken, gözümden birkaç damla yaş dökülmesine engel olamadım. Yarın sabah buluşmak üzere ayrıldık. Evime dönerken sevinçten ayaklarım yere basmıyordu.
Oktay’la sokağın girişinde karşılaştık. Koluna girdim, merdivenlerden çıkarken, ‘’dur Buse Karamel’ide çağırayım hep beraber içeri girelim.’’ ‘’ Nasıl çağıracaksın ortalıkta görünmüyor?’’
‘’ Bak şimdi beni seyret.’’
Cebinden dış kapının anahtarını çıkartıp merdiven korkuluğuna iki üç defa vurdu. Çıkan madeni sesin ardından nereden çıktığı belli olmayan Karamel Zıplayarak kapının önüne geldi. Ama şaşkınlığım daha sona ermemişti, Benimle konuşur gibi kediyle konuşmaya başladı. ‘’ Karamel sen önden yürü ışıkları yak yavrum.’’
Şaşkınlığı mı görünce açıklamasını yapmak zorunda kaldı, önümüzdeki iki lamba yanık olduğu için ışık vermiyor, Karamel merdivenlerden inince sensörlü lamba kendiliğinden yanacak ve bizde rahatlıkla ineceğiz merdivenleri.’’
Üçümüz birden içeri girdik, birkaç dakika bizimle takılan Karamel açık olan camdan her zaman yaptığı gibi sokağa kaçtı.
‘’ Niye bıraktın kim bilir ne zaman gelir artık?’’
‘’ O akıllı bir kedidir aşkım ne zaman geleceğini bilir.’’
Hakikaten on beş dakika kadar sonra camdan içeri girerek divanı üzerine kıvrıldı. ‘’ Gördün mü? Oraya kıvrılmakla, tamam artık bu gece çıkmak yok mesajını verdi. Camı kapatabilirsin?’’
‘’ Sofrayı beraber hazırlayalım, yemekten sonra çay bahçesine gideriz değil mi?’’
‘’ Bakıyorum, sen benden daha çok müptelası oldun çay bahçesinin.’’
‘’ Sen bana değil canım, beni çay bahçesine alıştırana bak?’’
Çabucak sofrayı hazırladık ve yemeğimizi yemeye başladık.
‘’ Karamel akıllı ama birazda üçkâğıtçı.’’
‘’ Öylemi? Demek biraz sahibine çekmiş.’’
‘’ Yok, canım, sen üçkâğıtçı mısın?’’
‘’Seni nasıl kandırdım biliyorsun?’’
‘’ Ya ben kanmak istediysem?’’
‘’ Hadi çok konuşmada yola koyulalım. Orada devam edersin.’’
Sofrayı topladıktan sonra, vakit kaybetmeden evden çıktık. Sahanlıkta faturaları kontrol ettim. Elektrik faturası bayağı yüklü gelmiş.
Bu sefer açık bir çay aldım. Buse ise demli çaya devam diyor.
‘’ Dışarısı akşamları
serin olmaya başladı, bir dahaki gelişimizde içeri girelim.’’
Buse’nin beni dinlemediğini gördüm. Dikkatini çekmek için, koluna dokundum. Verdiği tepki, ‘’Dur bir dakika şu duvarın dibindeki masada oturan iki kişiyi tanıyorum ama nereden tanıdığımı çıkaramıyorum. Neyse daha sonra aklıma gelir.’’
Bir saat kadar takıldıktan sonra, kalktık. Biz bahçe kapısından çıkarken, yan gözle bakınca onlarında peşimiz sıra kalkarak bizi takip etmeye başladılar.
Şimdi mesele anlaşıldı, bu salaklar Aldemir’in adamlarıydı. Demek iş bu raddeye geldi. Eceline susayan köpek cami duvarına işermiş. Kork benden Aldemir.
Oktay yatağı hazırlarken, bende geceliğimi giyerek yanına oturdum elini avucumun içine alarak, ‘’ Hayatım bu günlerde kendine dikkat et?’’
‘’ Niçin dikkat edecekmişim? Burası benim çöplüğüm. Kimse bana bir şey yapamaz.’’
‘’ Sen yine de dikkatli ol. Çay bahçesinde Aldemir’in iki adamı bizi izliyordu.’’
‘’ İzlesinler canım, ateş olsalar cürmü kadar yer yakarlar.’’
‘’Hadi yatalım aşkım, sen yorganın altına gir, bende lambayı söndüreyim.’’
Lambayı kapattıktan sonra vakit kaybetmeden sevdiğim adamın kollarına bıraktım kendimi.
Devamı var
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.