YALNIZLIKTIR BUNUN ADI İŞTE...
YALNIZLIK DUYGUSU:
‘’Yalnızlık anlatılmaz, anlatılırsa yalnızlık olmaz: Bu ifade çok daha iyi oldu bana göre Yalnızlık ille de biriyle paylaşmak değildir ki, her hangi bir duygudur bana göre. Nasıl ki insanlar sağır, kör, ya da ne bileyim, kişinin her hangi bir yanının eksik olması gibi, yalnızlıkta böyle bir şey işte. O görünmeyen eksikliği ya siz tamamlayamıyorsunuz, ya da birileri buna izin vermiyor.
Bazen uğraşılarınız, onca emeğiniz boşa gidebiliyor, işte o anlar en zor anlardır kişi için.
Yalnızlık öyle bir şey ki, önüne geçilemiyor, alıyor sizi bir yerde bir başka yerlere doğru sürüklüyor ve içgüdülerinize engel olamıyor, bir süre sonra her şeye şüpheyle bakmaya başlıyorsunuz. Bazen, kendinizi fırtınaya yakalanmış gibi hissedersiniz, fırtına dindiğinde ise başka bir hayal kırıklığı yaşarsınız; yanınız da sandığınız kişilerden hiç kimseler yoktur ve tek başınasınız. Kafanız karışır ve içinizde garip bir acı hissedersiniz. Siz bir yere tutundum Sanerken bir de bakmışınız ki elinizde hiçbir şey yoktur. Elimde olmayabilir yanımda vardır mutlaka diye düşünür başınızı çevirdiğinizde ise kocaman bir boşlukla karşı karşıyasınız. Günce, tam da bu anlardan birini yaşıyordu ve öylesine bir acı çekiyordu ki, yıllarca gözpınarlarına biriken gözyaşları ilk kez böylesine akıyordu ve gözyaşları yanaklarını acıyordu, gözyaşları yakıyordu yanaklarını.
Aslında ta başından bunun böyle olacağını biliyordu ama yine de yapılan teklif hoşuma gitmişti ve yanımda bir gücün olması sanki kendisini daha güvende olacakmış hissini vermişti ona. İnanmasa da inanmak istedi. ‘’Ben hiç akıllanmayacağım’ ne olursa olsun mutlaka içimde bir yerde bir umut saklıyorum, sonra yine o bildik şey işte ve kocaman bir hayal kırıklığı yaşıyor olsam da yinede deniyorum’’.deyip, iyimi yapıyor yoksa kötümü buna karar vermeye çalışıyordu her seferinde
Bu kez de bir öncekinden çok daha fazla üzülüyor canı yanıyordu.
Teklif, kardeşinden gelmişti. Günce’yi defalarca arayıp, ‘’birlikte oturalım, hem çocuklara yardımcı olur, hem de ekonomi olarak elimden geleni de yaparım ve hem de daha az masrafımız olur; kira, su, elektrik falan’’ deyip ikna etmişti Günce’yi. Okulların açılmasına henüz iki ay varken, kiralık ev aramasını istemişti ondan. Taşınacakları evin, daha güzel, daha geniş bir eve olmasını istemişti Günceden. Kardeşine güvenmese de, bu kez belki olur, bunca zamandan sonra herkes değişebilir diyerek düşüncesine güvendiği ortak tanıdıkları bir başka arkadaşını aradı… ‘’Ben, Nail’e güvenmiyorum ama yine de bana sunduğu bu teklif hoşuma gitti, ısrarla böyle olmasını istiyor, sence bu kez de beni yarı yolda bırakır mı?’’ Diye sordu o arkadaşına
Her ikisinin de ortak arkadaşı olan kişi’’güven ya bu kez bir şey olmaz hem senin için hem de onun için iyi olacaktır’’ diyerek, Günce’nin, Nail’e biraz daha güvenmesini sağlamıştı. ‘’İyi o zaman ben hemen Nail’i arıyorum ve ona teklifini kabul ettiğini söylüyorum’ eğer bu kez de bana bir kazık daha atarsa inan ki ilk olarak senin karşına dikilirim’’deyip kapattı telefonu. Günçe, içini kemiren o kurtla birlikte Nail’i aramak için telefona sarıldı ama karşı taraf telefonu açmıyordu, ne sabit telefonla ne de cepten Nail’e ulaşamıyordu. Günce Salih’le sık-sık mektuplaşıyordu, daha doğrusu Günce mektup yazıyordu, Salih ise Günceyi telefonla arıyordu ve böyle bir iletişim kurmuşlardı kendi aralarında... Salih, Günce’ye, Nail’in bu düşüncesinden haberi olup olmadığını soruyordu.Günce de, ‘’haberim var’’ama Nail’e ulaşamıyorum, deyip konuyu yeni baştan Salih’e anlatınca,Salih’in hiç hoşuna gitmedi bu durum.Salih, Günce’ye, ‘’sen bi dur, bir de ben arayayım belki ben ona ulaşırım, sonra da seni arar söylerim’’ demiş kapatmıştı telefonu.
Günce Salih’in geri aramasını beklemeden ablasını aramış, telefona ablasının gelini çıkmıştı Gelinin telefonu açması Günce’ye tuhaf gelmişti, çünkü evdeki telefonlara sadece ablası bakardı ve bu konuda asla kimseye fırsat vermezdi. Günçe’nin içindeki o kurt birden büyüdü ve o an kafasın da bir şeyler dank etti, ‘’neler oluyor’’ diyerek.
Günce, geline ablasını sordu. Gelin’’annem yazlığa gitmek için hazırlanıyor telefona gelemez’’ deyince işe uyandı ve geline, kaynanana selam söyle dedi ve telefonu kapattı.
Günce’nin ablası, bir şehirden bir başka şehirdeki yazlığına gitmek için hazırlanıyordu ve koca bir yazı orada geçecekti, Günceyi arayıp ona ben gidiyorum demiyordu. Yazlığa gittikten uzun bir süre sonra arayıp, kendi kızının internet adresini istiyordu Günceden
Günce, yok, adres ben de yok, dedikten sonra, Nail’i sordu… Nail’i hem sabit telefondan, hem de cebinden arıyorum ama ona ulaşamıyorum, o nerde? Ondan her hangi bir haberin var mı?
Ablası, sanki hiçbir şey olmamış gibi, çok normal bir konuşmaymış gibi, ‘’ooo Nail evini boşaltı. ‘’Ev, birlikte kaldığı arkadaşına kaldı. Kendisinin eşyalarını da benim depoya koyduk, burada benim yanımda’’ deyince. Günce bir anda bayılacakmış gibi oldu, nefesi tutuldu ama çok da belli etmemeye çalışıyordu.
Günce, her şeye rağmen sakin olmaya çalışıyordu ve ablasına, Nail’ile bi’ konuşabilir miyim? ‘’O neden hep böyle döneklik yapıyor?’’ Diyerek Nail’i telefona istedi…
Ablası hiçbir şey olmamış gibi, köylü kurnazlığıyla konuşuyordu Günce’yle, ya da kendini çok zeki zannediyordu. Günce’ye göre ablasının içinde taşıdığı kocaman bir kötülük vardı ve ikiyüzlü davranıyordu. Günce, yine kendine kızıp hakaretler ediyordu‘ bunu ta başından anlamalıydım, ah benim salak kafam’’ deyip kendini azarlıyordu. Kısa bir süre önce ablası Günce’ye’. ‘’Oradan hemen taşın, orda nasıl oturuyorsun’’ deyip taşınması için Günce’ye baskı yapan ablası’, Nail, ortaya çıkıp birlikte oturalım deyince. Daha öncesinde Günce’nin ev sahiplerini aşağılayıp yerden yere vuran kadın, şimdi onları savunuyordu ve Günce’yi suçluyordu. Öyle bir yüklenmişti ki Günce’ye, hayır, onlar iyi insanlar, sen onlara kaba davranıyorsun, git onlardan özür dile ve otur oturduğun yerde, kolay mı bu zamanda ev bulup taşınmak’’diyerek, bu kez Günce’yi yerden yere vurmuştu.
Bak, diyerek devam ediyordu ablası…’’Nail’e hiç güvenme, o senin sandığın gibi biri değil. ‘’O insana para yedirmez, o ayrıldığı kızlardan sırf bu yüzden ayrıldı’…, ‘’Hem senin burada işin ne, git kocanın köyüne otur aşağıya, ya da git evlen ve bu aileden hiç kimseye güvenme’’ demesi Günce’yi şaşkına çevirmişti.
Günce, ‘’ben, neden hala insanlara güveniyor insanları ciddiye alıp onlara inanıyorum, neden, neden?’’ deyip kendi kendine kahroluyordu Günce, Nail ve de ablasının az da olsa artık o kötülüklerden arındığını düşünüyordu, ama yine yanılmıştı işte…. Birlikte oturma fikri Nail’den çıkmıştı oysa. Günce’yi defalarca arayıp ‘’böyle olması her ikimiz içinde iyi olacağını’’ söyleyip, Günce’den çocukları ikna edip bu fikre alıştırmamı istemişti ondan.
Nail, annesinden daha çok ablasıyla kalmıştı ve hemen- hemen ablasının yanında büyümüştü. Ablası, kendi çocuklarına etkili olamıyordu ama Nail’i tam etmiş kendisine benzetmişti.
Nail, kocaman bir adamdı ve yıllardır tek başına yaşıyordu. Yaşı neredeyse elliye gelmişti ve biriyle oturması onun için iyi olacaktı. Günce’nin kızdığı, yüzüne başka, arkasından başka iş çevirmelerineydi. Birlikte alınan bir karar vardı ve bu karardan vaz geçildiğini tamamen bir tesadüf sonucu öğrenmişti. Ablası, hem arkasından ustaca işler çeviriyor, hem de alay eder gibi soruyordu‘’işler nasıl?,..,’’ kendinizi kavuruyorsunuz değil mi? Bu zamanda insanın kendisine yetmesi çok önemlidir’’diyordu Günce’ye,sanki konu oymuş gibi… Oysa hiç sormaz, işyerine ayak bile atmıyordu çok önemli bir işi olmadığı sürece;ama o an her nedense Günce’yi düşünesi gelmişti……Günce, olaya aldırmaz gibi görünse de çok kızmış, çok sinirlenmişti;daha çok kandırıldığı için çok incinmişti aslında…
Günce’nin, daha önceleri aklının ucundan geçmeyen şeyler geliyordu aklına ve bunlardan en hafif olanını uygulamaya sokmak için fırsat kolluyordu ve intikam alma duygusu kabarmıştı. Günce’nin aklına Salim geldi, ve hemen bu fikri uygulamaya koydu ve de uyguladı. Salimden bahsetti ve Salim’in kendisini sık-sık aradığını söyleyince olanlar olmuştu ve ablasının damarına basmıştı bi’kere… Günce bu damara basma olayını ablasından öğrenmişti. Günce’ye yaptığının aynısını şimdi Günce de ona yapmıştı ve ablasını delirtmişti... Günce, Salim beni aradı deyince ablası ortalığı yıktı, ‘’neden kimse beni aramıyor da hep seni arıyorlar’, ben onlara ne yaptım?’’deyip avazı çıktığı kadar bağırıyordu telefonda…
Günce baktı ki konu çok ileriye gidiyor, geri sararak,’’ben ona mektup yazıyorum, o mektup işini halledemediği için oda beni telefonla arıyor’’,deyince ablası sustu
. Salim’in bu aralar bir yere gidecek,ya da kimseyi arayacak durumu yok; işler çok durgun, öncelikli olan borçları sıraya koyup ödemeye çalışıyor deyince, ablası‘’ancak mı akılı başlarına geldi?’’, dedi..
Ama Günce hala daha fırtına yeri gibiydi ve her yanından rüzgârlar esiyordu. Sersemlemiş bir şekilde, bir sağa bir sola gidip geliyordu ve odanın içerisini cezaevi avlusuna çevirmişti,
Sonra dayanamayıp ortak arkadaşı olan kişiyi aradı ve olanları ona anlatmış,o kişi de duyduklarına inanamamış, adeta şok geçirmişti. Sonrada, ‘’boş ver takma kafanı, Nail’in şimdiye kadar kime hayrı dokundu ki sana dokunacaktı’’ dedi.
Günce: Ben Nail’in hayrının derdinde değilim ki, ben onu senden daha iyi tanıyor ve de biliyorum, ama benim sıkıntım bana neden böyle bir oyun oynadıklarıdır. ‘’yoksa Nail kiminle oturursa otursun, bana ne ondan’’dedi.
,Günce, o ikisinin arkasından iş çevirmelerine çok içerlemişti ve evin içerisinde çocuklar gibi ağlıyordu. Ertesi sabah yataktan kalktığında bile hala daha ağlıyordu. Aynada kendisine bakıp yüzünün halini görmek istedi. Yüzündeki ifade tam bir felaketti, boş ver dedi aynadaki yansımasına. Sana yakışmıyor, bu gözyaşları sana hiç yakışmıyor dese de bir türlü kendisine söz geçiremiyordu. ‘’Neden?’’ durup dururken bir anda yangın yerine dönmek, neden?’’
Diye haykırmak istiyordu. ‘’Tam da içimde bir güven oluşmaya başlamışken, neden?’’
Neydi Günceyi böylesine yıkan şey? Daha beterlerini yaşadığı halde, neden bu olaya bu kadar içerlemişti? Gün öğlen olmuştu ve Günce hala gözpınarlarımda yaşlar vardı ve aralıksız ağlıyordu. Akşam olmuştu ve sonra da,yanında birisi varmış gibi,’’ işte bu duygunun adına yalnızlık diyorlar, işte yalnızlık bunun adıdır’’ dedi…
Günce, az da olsa kendini toparlamış iş yerine gitmek için hazırlandı ve evden çıktı. Dükkâna gitti. Her sabah yaptıklarını yaptı ve kısa bir süre sonra da müşteriler de gelmeye başlamıştı bile, az sonra da oğlu gelince daha bi’ rahatlamıştı. Sonra kahvaltı hazırlayıp beraber kahvaltı yaptılar oğluyla birlikte.
Günce, gece iyi uyuyamadığı için erkenden kalkmış, her zamankinden çok daha erkenden çıkmıştı evden. Tam kafeye yaklaşmıştı ki, çocuk İsa-İsa diye arkadaşına seslendi. Günce durdu, ‘’bu İsa bize elli milyon borç takıp sonra da ortalıktan toz olan o çocuk değil mi?’’…
’’Hani bu çocuk bulunamıyordu, bulunsa da, ‘’tamam şimdi eve gidip borcumu getireceğim’’ deyip, ondan sonra gene kayıplara karışıyordu, ee burada’’.
Günce’nin durup etrafa bakındığını gören çocuk gülmeye başlamıştı. İsa’nın saklanabileceği tek yer vardı orda, bakkal.Sokak ortası saklanacak başka yer yoktu.Demek ki daha önceden Günce’yi görmüş olacak ki saklanmıştı…, Arkadaşı da şaka olsun diye onu çağırmıştı. Artık o parada gitmişti giden diğer paralar gibi. Serkan hala daha, ‘’ben halledeceğim diyordu
Gündüz Yavuz