- 352 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖYLE BİR HİKAYE / BÖLÜM -ON BEŞ
ÖYLE BİR HİKAYE / BÖLÜM -ON BEŞ
Aldemir, etrafına bakındıktan sonra, kızgınlıkla yumruğunu masaya vurarak ‘‘ Ulan Hakkı, kuru kuruya mı konuşacağız burada? İnsan ağasını düşünür, bir büyük açar masaya. Bizim çocuklar ne zaman gelecek?’’
‘’ Yola çıkmışlardır abi, beş on dakikaya kadar burada olurlar.’’
‘’ Sen masayı donat bakayım, ağzımızın tadı bozulmasın koçum.’’
Tam bu sırada kapı çalınınca, Hakkı, ‘’ Geldiler işte abi, ben kapıya bakayım.’’
Biraz sonra üçü birden odaya girdiler. Hepsi masanın etrafına birer sandalye çekip oturduktan sonra, Barkan, ‘’ Abi bizi emretmişsin, bizde koşarak geldik.’’
‘’ Fazla koşma aslanım, ayağın tökezlenir düşersin. Bir daha ayağa kalkamazsın. Neyse, biz işimize bakalım. Size ufak bir işim düştü. Barkan, sen benim karının abisiyle konuş ama kavga gürültü istemem. Sadece ikaz et. Sana gelince Ceylan Barkan’ın sana göstereceği adamı biraz hırpala. O karıyla beraber olmaya devam ederse, başına gelecekleri anlasın.’’
‘’ İyi güzel söylüyorsun da bu işler böyle yürümez. Bir raconu vardır? Sen bunu benden iyi bilirsin. Azıcık paranın ucunu göster.’’
‘’ Çok konuşmada ne istiyorsun onu söyle?’’
Ceylan elini cebine sokarak, bir lira çıkarttı ve masanın üzerine bıraktı. ‘’ Bu kadar yeterlidir abi.’’
Balkar, oturduğu yerden kalkarak, Ceylan’ a sarıldı. ‘’ Hiç değişmemişsin arkadaşım.’’
‘’ Değişmem abi, senin az mı iyiliğini gördük? Bu işi olmuş bil, bundan sonrasını bize bırak.’’
‘’ Göreyim sizleri koçum. Hakkı, şu masayı hazırla artık iş bitti eğlence başlasın.’’
2
Bu gün evde son günüm. Yarın Allah izin verirse iş başı yapacağım. Oktay Pazar günleri çalışmıyor. Bütün günümü sevdiğim adama ayıracağım.
Pazar sabahı ona kadar yatakta oynaştık, Oktay’la yatağımı paylaşmak belki de günümün en güzel saatleri. Onun ağırlığını üzerimde hissetmek ve yapacaklarına şahit olmak benim için harika bir duygu.
‘’ Aşkım bu gün ne yapıyoruz?’’
‘’ Sen ne yapmak istersin?’’
‘’ Dışarıda güzel bir kahvaltı yapalım seninle ne dersin?’’
Oktay’ın cevabını beklerken telefonum çaldı. Arayan abimdi.
‘’ Nasılsın abi?’’
‘’ İyiyim kardeşim, seni aramamın başka bir sebebi var. Eski kocan sizi rahat bırakmayacak.’’
‘’ Bir şey mi duydun abi?’’
‘’ Dün adamı yolumu kesti beni uyarmaya kalktı. Gereken cevabı verdim ama dikkate alacağını sanmıyorum. Onun için dikkatli olun. Senin kapı işi vardı ya? Onu da bu hafta içinde halledeceğim.’’
‘’ Tamam, abi elimizden geldiği kadar dikkatli oluruz. Anneme selam söyle. Hoşça kal.’’
‘’ Sen de Oktay’a selam söyle, hoşça kal.’’
Önce markete uğrayıp Oktay’ın gazetesini aldık, oradan da çay bahçesine geçtik. Tedirginliğimi Oktay’da fark etti. Bende abimden duyduklarımı anlattım, Oktay,
‘’ Boş ver anın tadını çıkaralım. Burhan’ı göremiyorum. Önce kahvaltımızı yapalım sonrada güzel havanın tadını çıkaralım.’’
Doyurucu bir kahvaltı yaptıktan sonra eve dönerken,
‘’ Markete uğrasana?’’
‘’ Evde eksik bir şey mi var?’’
‘’ Hayır, yok bende fazlalık var. İki tane permatik al, bu saatten sonra ağda ile falan uğraşamam. Senin karşına kıllı Zarife olarak çıkmak istemiyorum. Anlarsın ya?’’
‘’ Bekle aşkım iki dakikaya kadar alıp geliyorum.’’
Dairemize girerken, Oktay’a göz kırptım, ‘’ Bana yardım edersen ben de sana yardım ederim. Permatiğin biri senin için hayatım’’
‘’ Bana diyorsun ama senin aklın fikrin oranda. Bir gün üzerindeyken can verirsem hiç şaşırmayacağım.’’
‘’ Allah göstermesin, tövbe de.’’
Devamı var
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.