- 303 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖYLE BİR HİKAYE / BÖLÜM -ON DÖRT
ÖYLE BİR HİKAYE / BÖLÜM -ON DÖRT
Aldemir, kahvehanenin kapısından içeri bakınan, Hakkı’ya işaret ederek, ‘’ Oğlum sabah, sabah beni rüyanda mı gördün?’’ Aldemir’in yanına bir sandalye çekerek oturan Hakkı, sağına, soluna bakındıktan sonra, ‘’Önce çayımı isterim, sana haberlerim var.’’
‘’ Bak Hakkı, benim bedava çay ısmarladığım nerede görülmüş söyler misin?’’
‘’ Tamam, abi o zaman haberler bende kalsın?’’
‘’ Hadi nazlanma söyle, çayını ısmarlayacağım.’’
‘’ Gördüm abi, gördüm ama senin çayı değil, senin karıyı o adamla gördüm.’’
‘’ Sen ne diyorsun lan. O karıyı buraya getirmeye nasıl cesaret eder?’’ ‘’ Etmiş abi, sen merak etme ben gereken tedbiri aldım. Sen kesenin ağzını biraz açacaksın.’’
‘’ Orası kolay tedbir derken ne yaptın?’’
‘’ Aşığıyla evden çıkıncaya kadar, Barkan sokakta nöbet tuttu. Daha sonrada peşlerine takıldı. Kaldıkları yeri öğrendi.’’
‘’ Adreslerini alsaydı bari?’’
‘’ Aldı, aldı salak ama o kadarda değil.’’
‘’ Şimdi avucuma düştün orospu. Bana boynuz takmaya kalkarsın ha. Bunun hesabını sormaz mıyım senden? Adresi ver bakayım bana.’’
‘’ Buyur abi, elimdeki kâğıtta yazılı.’’
‘’ Akşama kadar bana Ceylan’ı bul buraya getir.’’
‘’ Abi sen ne diyorsun? O tetikçinin teki, onunla ne işimiz olur?’’
Önce bir ihtar çekelim bakalım dedikten sonra çayından uzun bir yudum çekti ayağa kalkarak,
‘’ Ben şimdi eve gidiyorum Ceylan’la Barkan’ı al bu akşam sizin evde buluşalım Hakkı, anlaşıldı mı?’’ ‘’ Anlaşıldı abi.’’
2
Oktay’ı yolcu ettikten sonra, divana uzanarak tavanı seyretmeye başladım. Bir ara tavanı da badana yapmak lazım. Keşke akşam dönerken, birkaç parça çamaşır getirseydim. Uzandığım yerden kalkarak, elbise dolabının kapaklarını açınca gördüklerim karşısında şok geçirdim. Zira dolabın yarısı Oktay’ın elbiselerine ayrılmış, diğer yarısı ise kadın elbiselerine ayrılmıştı. Bunlar şimdilik beni idare eder. Çekmeceyi açtım içi erkek iç çamaşırlarına aitti. Alttaki çekmeceyi açınca şaşkınlığım had safhaya geldi. Hepsi kadın iç çamaşırlarıydı. Renk, renk külotlar ve sutyenler. Jartiyer bile vardı. Dolabın kapaklarını ve çekmeceleri kapattım. Düşünmeye başladım mutlaka bunların bir izahı vardı, yoksa… Oktay, ama olamaz. Nasıl bir erkek olduğunu bana her gece, gayet iyi hatırlatıyor. Aklıma Ayfer geldi. Tam aramayı düşünürken, telefonum çaldı. Heyecanla hemen açtım.
‘’ Şu iyi haberi ver artık canımın içi.’’
‘’ Yağcılarda inecek varmış doğrumu Buse? Neyse
konumuza dönersek, pazartesi sabahı iş başı yapıyorsun, hem de bizim bölümde. Benim dondurmayı ne zaman ısmarlayacaksın?’’
‘’ Ne zaman istersen aşkım?’’ ‘’ O aşkım kelimesini bana kullanma istersen, başka birinin ihtiyacı olabilir. Şimdilik telefonu kapatmak zorundayım. Akşam konuşuruz.’’
Oktay yemeğe gelmeyeceğine göre, ben ona yemek götürürüm. Öğleye doğru yemeğini götürdüm. Beni görünce sevindi.
‘’ Yoğurtta var mı?’’
‘’ Var aşkım yanına sarmada yaptım. Haberin olsun. Pazartesi günü iş başı yapıyorum.’’
‘’ Bak buna çok sevindim, ailene yük olmanı istemiyorum.’’
‘’ Bu sabah evde dikkatimi çeken bir iki şey gördüm. Ama burası yeri değil. Akşam konuşuruz bu konuyu.’’
‘’ Biraz çıtlatsan ben de hazırlıklı geleyim.’’
‘’ Kadın iç çamaşırları ve elbiseleri.’’
‘’Mutlaka bir izah tarzı vardır. Anlatınca ikna olursun merak etme. Sapık falan değilim.’’
‘’ Onu biliyoruz, her akşam ne olduğunu hatırlatıyorsun.’’
‘’ Sen şimdi eve git, canın sıkılırsa çay bahçesine çıkabilirsin?’’
‘’ Hayırlı işler, Allah bol kazançlar versin.’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.