Zümrüdü Anka
ZÜMRÜDÜ ANKA
(Felahiye Kitabında çıkacak metindir. Son Düzeltmesi yapıldı...) 22.10.2019
Evvel zaman içinde bir Padişahın üç tane oğlu varmış. Padişah sarayının bahçesine elma ağacı dikmiş ve üç oğluna da; "Elma ağacını diktim ama hiçbir meyvesini yemedim, bahçeye dev geliyor, elmalar yettiği zaman alıp yiyip yiyip gidiyor" der.
Padişahın küçük oğlu babasına der ki; "Baba ben bahçeye gidip, ağaçtan elmayı toplayıp sana getireceğim."
Padişah; "Aman yok oğlum o dev seni yer" diye oğlunu uyarır.
Küçük oğlu; "Yok baba, dev bana bir şey yapamaz" der. Kılıç kuşanıp bahçeye gider, saklanır ve devin gelmesini bekler. Dev gelir patır kütür elmaları toplar. Gideceği vakit deve çeker kılıcı, devi ortadan ikiye ayırır.
Dev; "Haa! Babayiğit bir kere daha vur ne olur.” der.
Oğlan; "Yok benim anam beni bir kere doğurdu, iki doğurmadı" diyerek ikinci kez kılıcı vurmaz. Eğer ikici kez kılıcı vursaydı dev canlanacaktı. Devi kuyunun içine giderken öldürür. Devden elmayı alır ve babasına götürür Oğlan;
"Al baba elmayı getirdim, yiyebilirsin” der.
Padişah; "Yavrum bu elmayı nasıl topladın da getirdin, dev seni görmedi mi?" der.
Oğlan; "Baba, bunca zaman bize musallat olan devi öldürdüm" der.
Kardeşlerine de dönerek; "Kardeşlerim; sizleri de alıp o kuyuya götüreceğim. Hep birlikte bu devin ahvalini görelim.” der. Kardeşlerini de yanına alarak kuyuya varırlar. Kardeşlerine teker teker kemendi bağlayarak kuyuya sallar. İlk olarak büyük kardeşini kuyuya indirir ve “Yandım” dediğin zaman seni yukarı çekerim.” der. Kardeşini kuyuya sallar. Kardeşi; “Yandım” deyince yukarı çeker. Sıra ortanca kardeşe gelmiştir. Ona da “Yandım.” dediğinde yukarı çekileceğini tembih eder ve kuyuya sallar. Ortanca ağabeyi deliğin ağzına varır “Yandım” der onu da kuyudan çıkarır. Sıra kendisine gelince, kemendi beline bağlar kardeşlerine de; "Yandım dedikçe beni sallayın, yandım dedikçe beni sallayın!" der.
Yandım dedikçe kardeşleri aşağıya sallarlar. Sonunda kuyunun dibine iner. Orada üç tane kapı vardır. Üç kapının birinde öldürdüğü dev yatmakta, diğer iki kapıda da üç kız halı dokumaktalar. .
Kızlar oğlanı görünce; "Abooo! Babayiğit! Sen buraya nasıl geldin? Dev şimdi seni görürse sağ bırakmaz, yer" derler! Oğlan sözlere aldırmadan yatmakta olan devin kapısına varır. Devin ayaklarını kılıcıyla gıdıklar.
Dev; "İnsanoğlu!" diyerek hareketlenir ayağa kalkar. Onu gören küçük oğlan kılıcını çeker deve sallar ikiye ayırır.
Dev; "Haaah! Babayiğit bir kere daha vur" der.
Küçük oğlan başlangıçta olduğu gibi; "Beni anam bir kere doğurdu, iki kere doğurmadı" der ve ikinci kılıç darbesini vurmaz. Dev olduğu yerde ölür. Sıra kızlara geldiği zaman; “Sizi buradan çıkaracağım.” der. Öteberilerini toplamalarını tembihler, kızları kuyunun başına götürür. Kardeşlerine; "Büyük kız büyük kardeşimin, ortanca kız da ortanca kardeşimin nasibidir" der. Sıra küçük kıza gelince;
Küçük kız lafa karışarak; "Babayiğit, ben onlardan güzelim, beni çıkartma, kardeşlerin benim güzelliğimi görünce seni burada bırakıp giderler, sen çık ben kendim çıkarım" der.
Küçük oğlan; "Yok çıkmayacağım" der.
Küçük kız; "Çıkmamak için inat ediyorsun bari şu çakmağı al, şu yüzüğü de parmağına tak" der.
Büyük ve ortanca kardeş kızları kuyudan çekip çıkarırlar ve son çıkan kızın güzelliği karşısında adeta büyülenirler, birbirinin gözüne bakarak kuyunun dibindeki kardeşini bırakıp giderler.
Küçük kız oğlana gitmeden önce; "Bir kuş var, adı Zümrüdü Anka, o kuş gelir seni buradan çıkarır" der. Kuş oğlanın yanına gelir. Kuşa; "Beni al yeryüzüne çıkar" der.
Zümrüdü Anka; "Benim yaşlılığıma rast geldin, ben seni buradan nasıl çıkarayım." der. Oğlandan kırk batman et, kırk batman şarap ister. Oğlan gider kırk batman et ile kırk batman şarabı alır kuşun üzerine yükler.
Zümrüdü Anka; "Bak! Ben uçarken ‘ga’ dedikçe et, ‘gı’ dedikçe şarap ver" der.
Oğlan, kuş ‘ga’ dedikçe et, ‘gı’ dedikçe şarap verir. Böyle devam ederken kuş ‘ga’ der et tükenir. Oğlan baldırının bir parçasını keser kuşa verir. Kuyunun ağzına az kala Oğlan kuşa baldırından et vermeye devam eder. Kuş, etin kokusundan oğlanın eti olduğunu anlar ve etleri dilinin altında saklar. Sonunda yukarı çıkmayı başarırlar.
Kuş, Oğlana “yürü” der. Ama oğlan yürüyemez, topallar.
Kuş, oğlana "Gel! Gel!" der. Yanına gelen oğlana dilinin altındaki etleri çıkarır ve baldırına yapıştırır.
Oğlan yeryüzüne çıktı artık... Yürüye yürüye bir bahçeciye gelir. Bahçede karı-kocadan başka kimsecikler yoktur.
Oğlan; "Beni misafir olarak alır mısınız?" der.
Karı-koca; "Alırız yavrum, bahçemizin işlerini gören yok, yanımızda dur bahçemizin işlerini de gör" derler. Oğlan bu teklifi kabul eder, yanlarında kalır. Artık sabah olur.
Karı koca oğlana derler ki; "Bugün padişahın oğlunun düğünü var, biz düğüne gideceğiz, sen burada kalır, bahçeyi sular, diğer işleri de görürsün" derler.
Oğlan da; "Tamam” der. Bunun üzerine oğlan cebinden çakmağı çıkarıp çakar ve kır at ile birlikte kılıç gelir. Oğlan kılıcı eline alır kır atın üzerine biner, cirit oynayanların içine karışır, sağ idi, sol idi derken büyük kardeşini oracıkta öldürür ve tekrardan çakmağı çakar kır at gelir, kılıcı kuşanır ortadan kaybolur. Bahçe işlerini görmeye devam eder.
Bahçeci düğün dönüşü; "Bir ciritçi geldi, oğlanı öldürdü, düğünün de tadını kaçırdı" der.
Oğlan; "Abooo! Vah vah, tüh tüh! Yazık olmuş" der.
Sabah olur, Padişah bu sefer diğer oğluna düğün yapar. Bunu duyan karı koca; "Biz yine düğüne gideceğiz sen bahçeye göz kulak ol, gör, sula" deyip giderler. Onlar gittikten sonra oğlan yine çakmağı çakar kır at ile kılıç gelir. Oğlan kır atın üzerine biner, eline de kılıcı alır düğüne gider. Aşağı yukarı derken ortanca kardeşini de öldürür.
Karı koca geri geldiklerinde oğlana; "Yine aynı ciritçi geldi padişahın öbür oğlunu da öldürdü" der.
Oğlan; "Vah vah! Tüh tüh! Yazık olmuş!" der.
Oğlan bir gün bahçeci teyzeye; "Teyze, sen küçük kızın yanına gidebilir misin?" Teyze de "Giderim evladım" der.
Oğlan; "Öyleyse şu yüzüğü al küçük kıza ver" der.
Teyze; "Veririm yavrum." Yüzüğü kıza verir.
Küçük kız; "Nerede bu babayiğit, sen bana bunu de hele!" der.
Teyze; "O benim bahçecim" der.
O ara Padişah kızının yanına gelerek; "Düğün bozulmayacak, üç kızın da düğünü yapılacak." der. Padişahın buyruğu ile düğün yapılır Küçük oğlan üç kızın üçünü de alır, muradına erer.
Kırk gün kırk gece düğün yapılır, yenilir, içilir, kardeşlerin yaptığı kötülükte yanlarına kalır. Masalda burada biter.
Kadir Acı, Felahiye /1950, Muharrem-Ümügülsüm oğlu, Kayseri Lisesi. Masalı Annesi Ümügülsüm Acı (Felahiye (1927- ). Hakkı-Ayşe kızı)’dan dinlemiştir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.