- 755 Okunma
- 7 Yorum
- 3 Beğeni
GELECEK KADININ ELLERİNDE!!!
GELECEK KADININ ELLERİNDE!!!
Gücüm ancak yazmaya yetiyor ne yazık ki!..
Aslında kalem silahtan güçlüdür ama anlayabilene, daha doğrusu öncelikle okuyabilene, sonrasında da düşünebilene... "Aaaa hayatımda hiç köşe yazısı okumadım, kitap okumayı da sevmem, hiç okumadım, haber de izlemiyorum pek, açık oturumlar içimi daraltıyor, öğrenip de ne yapacağım, bana ne, ben mi kurtaracağım ülkeyi" deyip de, sadece dizi, eğlence programları ve magazin izleyen öyle çok kadın tanıyorum ki! Ayrıca sadece futbol izleyip okuyan ve futbol konuşan erkekler de!..
Nasıl anlatırsınız bunlara ve de neyi?!
Allah akıl fikir versin...
İngilizlerin meşhur sözü: Çocuklarınızı eğitmeye, büyükannelerinden başlayınız! "Anasına bak, kızını al" sözü de boşuna edilmemiş atalarımızca! Ben de naçizane diyorum ki: Doğurmak değil, yoğurmaktır analık! Aldaur Huxley ise, “Bana iyi anneler verin, size daha iyi bir dünya kurayım.” diyerek vurgulamıştır ana olmanın önemini! Güzide peygamberimiz ise, özünü ve en güzelini söylemiş,"Cennet anaların ayağı altındadır!" Bu demek oluyor ki cehennem de!.. Yani iş kadında, iş annede başlıyor ve bitiyor!!!
Dikkat buyurunuz; PSİKOLOJİK SORUNLARI OLAN ÇOCUKLARIN % 30’UNUN ANA NEDENİNİN ANNELERİ OLDUĞU tespit edildi son araştırmalarla…
…….
Anneler lütfen durmayınız, durmak zamanı, tembellik zamanı değil, zaman öldürmek, zamanı boşa harcamak gibi bir lüksümüz de yok! Zaman süratle geçmekte, ellerimizden hızla akıp gitmekte!.. Çocuklarımızın sorunları, ülkemiz ve yaşadığımız dünya, daha vahim, daha kötü hale gelmeden, lütfen silkinin ve kendinize gelin. Yapın kendinize düşeni, yapın, bir şeyler yapın artık lütfen!..
Kalkın o TV’nin karşısından, saçma sapan, abuk sabuk programlardan kaldırın başınızı, o dedikodudan ibaret kabul günlerinden de vazgeçin lütfen. Kendinize, sonrasında da çocuklarınıza gelin!..
Doğurup doğurup bırakmayın sokağa. Çocuğa bakmak, iyi yetiştirmek, önüne bir kap yemek koymaktan, yıkayıp ütüleyip giydirmekten ibaret değil, en iyi okullara göndermekten de değil.
Beynini doyurabiliyor musunuz, güzel özellikler, değerler giydirebiliyor, kirlerden uzak tutarak, istemsiz bulaşmışlarını temizleyerek iyi bir gelecek hazırlayabiliyor musunuz, bunu, bunları düşünün lütfen!
Şayet, iyi yetiştirebilseydik çocuklarımızı, güzel donatabilseydik, olur muydu bu psikolojik sorunlar, olur muydu hırsızlık, katillik, tacizler, şiddetler, öldürmeler, uyuşturucu bağımlılıkları, teröristlik, adaletsizlik, şerefsizlik, ahlaksızlık, edepsizlik, hadsizlik ve saygısızlıklar?!
Hadi anneler, evet, biz kurtaracağız çocuklarımızı, dolayısıyla da ülkeyi, hatta dünyayı biz kurtaracağız!
Kalkalım, sıvayalım kollarımızı ama önce oturup iyice bir düşünerek ve öncelikle de kendimizi eğitip geliştirerek!!!
p.r.alkan
YORUMLAR
İçimi dağlayıp ta susturan o kadar çok nedenler var ki anlatamadığım! Hem küfredip (affedersiniz) hem izleyip reytingle ödül vermeyi bir türlü kavrayamıyorum. Özümüze aykırı davranışların sergilendiği karelerde zehirlenirken ‘’ah, vah, tüh, deyip’’ tekrar tekrar aynı hayatı yaşamaya devam ediyoruz. Gün gelecek bize gelecek sıra bu gidişin dönüşü bizde saklı.
Altyapısının yüzyıllar sürdüğü deformasyonun sonuçlarını yiyoruz.
Sevgi insanlığın anasıdır. Sevmeyi besleyen insanların dillerinde tat, egoyu besleyenlerinse aşağılama, alay etme; medeni tavırlar içinde bıyık altından karşıdakine için için gülme… O tip insanlara ne kadar gıcık olduğumu anlatamam. Dünyanın bir nokta olduğu hakikatinden noksan kendisini bilge sanan ahmak! Bir noktanın içinde sen de noktasın ve bir bilsen ne kadar da noksansın! Bu büyüklük kime, alaycılık neye, ne kadarsın ki kendini insan sayarsın?
Hiçbir şeyin ortasını bulamıyoruz. Annelerimizin, ninelerimizin hakkından dedelerimiz, babalarımız helallik almadan cenneti zor görecekken; bugün ve yarın kızlarımız eşlerinin hakkından zor görecek cenneti gibi... (En doğrusunu Allah bilir)
Devir ha bire ters düz olurken denge bir türlü sağlanamamakta… İki cins olarak yaratılan insanın eşitlik veya üstünlük anlamında gereksiz tartışmaların ayağı olurken, birbirlerine ‘’eş, eşit’’ olarak doğduğumuzu, üstünlüğün ‘’iyi insan’’, kim takvaca üstünse o üstündür düsturunu da idrak edememekteyiz. Ama erkek ama kadın iki farklı cinsle insanız, sadece rollerimiz farklı…
Birimizin rolü anne, diğerimizin rolü baba! Düzen veya düzeneğin ilk saldırdığı kaleydi ‘’Aile’’.
‘’Yuvayı dişi kuş yapar’’
Evet yuvayı dişi kuş yapar. Erkek ne yapar? Yuvayı yapmak için eşine çalı çırpı getirmez mi; annenin ihtiyacı olduğu zamanlarda kuluçkaya oturup anneyi değiştirmez mi; gücü yettiği kadar aileyi gözetmek için yuvanın etrafında devriye atmaz mı?
Kariyer budalalığı öyle bir sarmış ki ruhumuzu; anne de baba da önceliği işine verirken çocukların mutsuzluğunu hiç göremiyorlar. Ne kreş annenin yerini tutabilir ne bakıcı ne eğitmen. Anneliğin ne kadar asil olduğunu anlatmanın anlamsızlığındayım. Okuyan olursa diyeceklerdir ‘’Kadın çalışmasın mı, ayağını kırıp otursun mu?’’
Sakın ha! Öyle bir söz söylemedim söylemem de hele ki kızlarımı okutmak için ne çileler çeken iki kız babasıyken. Kadın çalışmalı elbette lakin evvela aslı görevini yapmalı… Şimdi de duyar gibiyim: ‘’kadın dünyaya çocuk doğurmak için mi geldi.’’ Evet, anne olmak için, erkek te baba olmak için. Teolojik bir yaklaşım gibi görseniz de biz bu yükü doğmadan yüklendik ve gelip gelmememiz bize sorulmadı da zannetmeyin. İnanır veya inanmazsınız bu sizin elinizde. Samimiyetiyle doğruyu arayan bulur, muziplik arayan da:’’ Havva ve Adem’in göbek deliği var mıydı?’’ gibi gereksiz sorularla geveleyip durur.
Aslında yazılara yorum yapmama, Roman ve öykü haricinde paylaşmama kararı almıştım. Densiz bir zıpzıpın her yere atlaması ve saygısız ahlak yoksunu, yaşını almış ama aklını başında tutamamış çağdaş(!) bir şahsın yüzünden sebep. Bu yazıyı görünce duramadım. Zira önemli ve gerçekçi tespitler doluydu. Umarım dediklerimden vazife çıkartıp gereksiz üstlenmelerle laf olsun torba dolsun diye cevap vermeye kalkanlar çıkmaz…
Selam ve saygıyla…
Kılıç mı keskin kalem mi keskin tabii ki kalem (bilgi) keskin. çocuklar sokakta okulda kötüyü (küfretmeyi) öğrenmeden iyiyi (küfretmemeyi) önceden öğretilmeli... A. Miller: 'önceden öğrenenler indirimli tarifeden...' • Bir erkeğe talimat verirsen bir kişiye talimat verirsin. Bir kadına talimat verirsen bir ulusa talimat vermiş olursun-Fas atasözünde olduğu gibi kaleminize sağlık
Kılıç mı keskin kalem mi keskin tabii ki kalem (bilgi) keskin. çocuklar sokakta okulda kötüyü (küfretmeyi) öğrenmeden iyiyi (küfretmemeyi) önceden öğretilmeli... A. Miller: 'önceden öğrenenler indirimli tarifeden...' • Bir erkeğe talimat verirsen bir kişiye talimat verirsin. Bir kadına talimat verirsen bir ulusa talimat vermiş olursun-Fas atasözünde olduğu gibi kaleminize sağlık
Kılıç mı keskin kalem mi keskin tabii ki kalem (bilgi) keskin. çocuklar sokakta okulda kötüyü (küfretmeyi) öğrenmeden iyiyi (küfretmemeyi) önceden öğretilmeli... A. Miller: 'önceden öğrenenler indirimli tarifeden...' • Bir erkeğe talimat verirsen bir kişiye talimat verirsin. Bir kadına talimat verirsen bir ulusa talimat vermiş olursun-Fas atasözünde olduğu gibi kaleminize sağlık