ŞİİR ÜSTÜNE
Şiirin tanımı olur mu? Olursa eğer , sıralamaya sayfalar yetmez.Diyelim ki:Şiir güzelliğin, sözcüklerin , biçimin , sesin ve mükemmelliğin bileşkesidir.Bu bağlamda şiire ulaşmak kolay bir olgu değildir.Ulaşanlara hayranlığımız nedendir ki.
Bilindiği gibi , şiiri düz yazıdan ayıran özellikler vardır.Kesinlikle bu özelliklerin ayırdında olmak gereklidir.Düz yazı eğer şiir olsaydı, Knut HAMSUN’nun romanları aynı zamanda şiirin de başyapıtı olarak değerlendirilirdi.Şiirin içinde düz yazıya dönüş eylemi hangi ihtiyaçtan kaynaklanırsa kaynaklansın , bir yerde , şiirden ödün vermektir.Şiiri , nesire satmak gibidir bu eylem.Bu yaklaşım ; şiirin elini kolunu bağlar , onu sakatlar.
Zaman zaman hepimiz gözlemliyoruz bu olguyu.Sözcüklerde ekonomik davranılmıyor kesinlikle.Mısralar nerdeyse sayfanın sağından başlar da , sol çizgide dahi bitmek bilmez.
Cahit Sıtkı TARANCI , “ Ziya’ya Mektuplar “ ında şunları söyler can dostuna: “Aslolan şey kelimeleri yaşatmaktır.”…" Şairin sorumluluğu ve onuru sesle başlar , sesle biter.Yoksa kelimenin tek başına manasından beklenen güzellik , nesir hudutları içine girer “.
Cahit Sıtkı , “ şekilden de vazgeçmez , şiiri , hangi kalıp içinde güzel olacaksa onu seçer.Zaman zaman hece ile yazdığı şiirde kafiye kullanmaz ; zaman olur , serbest şekil içinde vezin kullanır , kafiyeye döner”.
Kişisel olarak gözlemlediğimiz bir konu da şu:Son günlerde şiirlerde benzetmelere , imgelemlere , mecazlara aşırı bir düşkünlük var.Mısralar , aşırı derecede yüklendiği sembollerden , çağrışımlardan sarhoş olmuş gibidir ; ve bu tarz , prim yapmaktadır , ya da öyle olduğu kabul görmektedir.Söylenmek isteneni ne kadar güzel söylerse söylesin ; üstüne şal çekilmemiş , çıplak kalmış şiirlere itibar edilmiyor.Okurlardan çok , şairlerin ve yorumcuların küçümsenmeyecek bir bölümü bu olguya destek vermektedir.
Ölümsüz şairimiz Cahit Sıtkı TARANCI ‘nın eserleri incelendiğinde görülecektir ki ; o,
teşbih , istiare ve mecaza ilgi duymamıştır.Ama şiirimizin temel taşlarından biri olmayı başarabilmiştir.
Sözü şuraya getirmek itiyorum:Şiirde benzetmelerin ve imgelemlerin dozu aşılmamalıdır.Bilinmelidir ki dozu fazla kaçırılan ilaç ; amaca hizmet etmediği gibi , bazen de hastayı öldürür.
Meraklısı için kaynak:
TARANCI , Cahit Sıtkı .” Ziya’ya Mektuplar”.
SAMANOĞLU , Gültekin.”Seçmeler” (C.S.TARANCI’DAN)
YORUMLAR
Edebiyat sitesi için oldukça anlamlı bir yazıydı... Belirli noktalarda hemfikiriz... Bilgisiz hiçbir şey yapılamayacağı gibi, şiir de yazılmaz elbette... Bilgi şarttır ve yeteneğe tutulan bir aynadır... Bilgisiz yetenek de görülmez...
Sadece şiir böyle yazılmalıdır diye ksıtlanılmak hoş değil... Eğer yazının icadından beri tek doğru olsaydı, bu kadar akımlar ortaya çıkmazdı... Ne yazık olurdu...
Ayrıca döneminin dışına çıkıp -tabii önce dönemini anlayıp su gibi bilmesi gerekir- yenilikler getiren şairler daha kalıcı olmuştur, sanatın her alanında olduğu gibi...
Sizin gibi burda ve diğer yerlerde yazan, yazmaya çalışan herkesin ortak isteği tabii iyi şiir yazamk... Bunun için herkes kendi tarzında bir şeyler yapmaya çaılışıyor... Saygıyla takip ediyorum...
Ayrıca kimseye saygısızlık etmeden bir edibe yakılır üslubunuzla düşüncelerinizi dile getirmeniz çok kaliteli olmuş...
Teşekkürler ve tebrikler...