- 267 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Teslimiyet 8
Yapı kolektif ve özgecil düşünüşleydi. Kamucu yarara ya da genel yarara göre düşünüp, özgecil davranışa göre beklenti oluşuyordu. Aksi muhal geliyordu. Oysa tekil olanın çoğulu, çoğul olanın tekili her zaman belirmeydı.
Yani paydaşlık özel oluşla, özel oluşlar paydaşlıkla beliren, birbrini tamamlayan; birbirinin boşluk alan devinmesini ortaya koyan. Brbirinin boşluk alan devinmesi üzerine akış olmanın kesikli süreklilik yasasıydı.
Eğer gidiş halindeyseniz gidiş süre boyutunca gelişe (dönüşe) kapalısınızdır. Tırmanış halindeyseniz tımanan uzay zaman boyunca inişe kaplaı olmakla tırmanma içinde iniş hayale dönüşür.
Siz özgecil durumların kolektif paydaşı ve kişisi tüketimini yapmanın kesikli sürekliliği içindeyken İster istemez bunun zıddı olan salt bencil davranışlara karşı da çok kes kapanıp köreliyordunuz.
Böylece genel durumla herkesi de kendiniz gibi bilirsiniz. her genelliğin içinde özellikleri aklınıza bile getirmemekle önlemler düşünmezdiniz. Bu zayıf yanınızdı.
Ama kimi kurnaz kişiler genel tutumun içinde genel davranışlı görünüp içten pazarlıklı virital durumla sizin körlük oluştuğunuz alan üzerine bencil kurnazlıklar düşünüp, bunu tuzaklı söylemler haline getirecekti.
Siz aksi firen düşüncelere sahip olmadığınızdan, düşünülüp kotarılmış; ölçülmüş biçilmiş ajan kodları üzerinne bindiriş yapılan (modüle edilen) masum gibi gelen söylemlere kapılacaktınız.
"Mülkün sahibi El" dendiğinde, özgecil kolektif davranışlı eğim iiçindeki sizde "mülk ha El’in, ha kamunundu. Biz çalışıp, paydaşı biz olduktan sonra ne fark eder" gibi kendi kendinize düşünme telkini içine toluyordunuz. Böyle düşünme de kurnazın işine gelendi.
Kurnaz kişi günlerce aylarca belkide yıllarca düşünüp kotardığı "mülkün sahibi El" söylemi içine öyle ajan kodlar, öyle sizin düşünüp akıl edemeyeceğiniz tuzaklar gizleyecekti ki; bu sözün açılımını yaptıkça buna yorum diyecekti.
Siz bu yorumları ağzı açık ayran derisi gibi hayran hayran dinlerken; sizde ayran derisi olmanın tmbel tebel uyuşma etkisi başgösterecekti. Bu uyuşmayla siz bu yorumu yapan kurnaz kişiye "amma derin bilgisi olan adam ha" diyecektiniz.
Siz özgeciliğe bağlı sadakatnızın oluştuğu körlük noktası içindeydiniz. Yasaldınız. Meşru doğruluk üzerineydiniz. Kurnaz kişiyi de meşru doğru ve yasallık üzerine görüyordunuz.
Fakat kurnaz kişi bencilliğini konuşup, bencilliğini uyandıran kişi olmakla; doğru ve yasal olanın içine sizin aklınıza bile getiremeyeceğiniz ajan, viral (virüse dek) kodları yerleştiriyordu. Sizin nazarınızda sizin kolektif dediğinize o El demiş oluyordu. Çünkü El söyleminin o aşamayla başka bir sözel ve eylemsel belirmesi yoktu.
El kişisi telkinini ve ahidini yaptığı ikinci aşamada kurduğu tuzaklı söylemlerdeki yorumları karşısındaki kişilere sayacaktı. Karşısındaki kişiler tuzağı bilmediğinden karşı sözleri ve karşı düşünceleri yoktu. Söylenileni firensiz kabul içindeydiler. Söyleyen de söyleyeceğini karşı firen ve karşı direnç olmadan söylüyordu.
İkinci aşamada kurnaz kişimiz "Mülk El’inse El mülkünü istediği gibi kullanır. El mülkünü nasıl kullanacağını size mi danışacak" diyen söylemle "Mülkün sahibi El" söylemini açıp yorumluyordu. Sizleri bu ön kabüllerle yumuşatıp hamura dönştürüyordu.
Üçüncü aşamada "Mülkün sahibi mülkünden payları dilediğine verir, dilediğine de vermez" diyordu. Yorumlar peş peşe geldikçe sizin aklınıza gelmeyen sizde hayranlık uyandırıp karşı tarafın ne derin bilgilere sahip olduğunu size telkin ediyordu. Etki ediyordu.İllüzyon edyordu. Büyü ediyordu.
Aklınızda olmayanla tek yanlı dinleme içinde olmanız, tuzak kuran avcıda, avcının derin bilgisine dönüşüyordu. Böylece bir cümle içinde matuşka gibi cümle cümle içinde anlam anlam içinde yorum yorum içinde çıkıyordu. Buna da "siz bilmezsiniz ben bilirim" diyordu.
Devam ediyordu; Mülkün sahibinin size verceği pay sizin rızkınızdı, Size lütuftu. El’in sizin üzerinizde olan nimetiydi. Başınıza gelecek kaderdi" gibi bir yığın açınım ve yorumlarla sizi iyice düşünemez etmişti. Düşündüğünüzü de El mana anlayışına göre tamamlıyordunuz.
Söylenen karşısında düşündüğünüzü de siz El mana anlayışına göre nasıl tamalıyordunuz? "El mülkünden dilediğine dilediği payı verir" söyleminde Elin dilediği payı dilediğine "vereceği kişi olmayı amigdala siz olarak size söylüyordu". İçte bu bir yanıyla bencillik se de diğer yanıyla kolektif özgecil aklı görmezden gelmenizle tuzağın içine gömülmekti.
Kurnazlık baştan beri "hayatta kalmanın mücadele taktiği olma becerili" akıldı. Özgeciliğin erdem olup, özgeciliğe bağlılığın oluştuğu yerde siz özgecildiniz. Herkesin özgecil doğru olduğu yerde kurnaz bencil ve hırsızdı.
İşte başarının sırrı buradaydı. herkesin hırsız olduğu yerde hırsız olamazdınız çünkü çalacağınız bir şey yoktur. Ama herkesin doğru olduğu yerde doğru ile olanlar hırsızın çalacağı şeylerdir. Siz doğru olun ki hırsız eğri olabilsin.
Özgeciliğin ortaya konmasıyla özgeci tutumlara kafa yorulan bir yerde; özgecilik üzerinde bencil oluşun tuzağını kurmak her kesin düşüneceği bir şey değldi.
Özgecilik içinde, özgeciliğin zıddı olan düşünme kurnazlığı olmakla; kurnazlık firensiz olup başarılı olacaktı. Hem de akıllı kurnazlık olacaktı.
"El mülk benim" demekle tuzağı kurmuş kurnazlığı yürüre koymuştu (sözel ve uygulamalı işleme koymuştu). Bu sözün açılım, yorum, söylem modülasyonları içinde "aklınıza gelmeyen" başınıza gelecekti.
Doğru, eğriliğin karşısında hep doğru kaldıkça uyuşmadır. Eğrilik doğruluğun karşısında hep eğri kaldıkça kurnazlıktır. Kendiliğinden bu telkn ile bu büyü ve uyuşmayla siz söyleyene ve mülkün sahibine teslim olacaktınız.
Böylece El salınımlı kutsal söylemler içi tuzaklarla, tuzakların keyfe göre yorumlanması olan söylemlerin birçok mana taşıyor cingözlüğüne dönüşen etki ve büyü yapmadı.
Kutsallık denen bin yılların kodlanmış sembol edilmiş, gizlenmiş anlatışları; ana söylem içine çakılı modül edilmişti. Ana söylemli anlamla değil "siz bilmezsiniz biz biliriz" diyen başka bir kutsal söylemindeki gibi ana lafız tanınmaz hale getiriliyordu.
Kurnazlık şu, şu anlama geliyor. Bu bundan ötürü böyle. Denir olmakla işlerine gelen absüret yorumla ana lafızdan söylenip öğretilenlerle kişiler büyülenip, akıllar bloke olup, kolektif sağlık teslimiyet içinde enfekte ediliyordu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.