Temiz insanlar vardır, tertemiz
Bir de temiz sevdalar.
Ve tertemiz hayatlar.
Ve de enva-i çeşit imtihanlar

Kim ne derse desin, hangi cehennemler kurulursa kurulsun aşkın darağacına razıdır gönül evindekileri bu pak sevda ile yuyanlar.
Kim ne derse desin, Şehy Galib’in Hüsn-ü aşkındaki gibi bin bir çeşit imtihana katlanır böylesi bir yola baş koyanlar.

Zaman acımasız olsa da heyhat, o en büyük yargıçtır.
Bunu gayet iyi bilir gönül lisanı ile konuşanlar.
Onların dillerini öfke ve kin cilalamamıştır.
Sadakatlerini hoyrat yarasalar didiklememiştir henüz.
Henüz derken nefes alıyoruz ya.
Sanırım en büyük mucize bu olsa gerek.

Hani demişti ya kalemi kıran "zaman geçer ay geçer yıl geçer, beş yıl, beş ay, beş dakika..."
Şimdilerde akrebi durgundur saatlerin
Hükmü de yoktur artık tutulmayan vaatlerin
Hoş bir anı tutuklayan salise firar etmiş zamandan, asılmış gök kubbeye meftun o minareye

Ama ekim işte neylersin hele bir de günlerin bayramındaysan
Güneş iki kere doğmuşsa mihrabıma
Kapılıp gittiysem öylesine içten öylesine riyasız öylesine samimi bir fermana
Bir kaç yemin ile dokunmuşsam sonsuzun dudağına
Silinsin denilse de silinmez alnımıza yazılan yazı.