- 410 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
-MADALYONUN ÖTEKİ YÜZÜ-(1)
Bir devrin meşhur dizilerinden “Dallas”ın öne çıkan karakterlerinden biri de Bobby Ewing olmaktadır. Ekşi sözlükte bir yorum dikkatimi çekmekte?
“Nasıl olmuşsa olmuş yıllarca Türk seyircisinin abisinden nefret edip kendisini sevmesini sağlamış zengin çocuğu, bir nevi küçük bey. Oysa JR’nin müthiş ticari zekâsının yanında Bobby bir hiçti, bir günden bir güne de Ewing Petrol’ün kasasına beş kuruş koyabilmiş biri degildi. Tek özelliği karısını cok sevmesi ve yerlere tükürmemesiydi.” Demekte insan evladı.
Şüphesiz mutlak surette yoruma sırt döndüğümü ya da dirsek çevirdiğimi söyleyemem. Gerçeklik payı gıdıklayarak başlıyor ve fakat farklı öge ve boyutlar hiçe sayıldığı ölçüde deniz anası gibi yakmakta. Paranın, metanın, çıkar/menfaat ögesinin değer yargısını zırh gibi kuşattığı, havayla teması kestiği, düşünceyi karbon dioksit zehirlenmesine maruz bıraktığı izlenimi vermekte.
Bir kere Türk seyircisinin JR’dan nefret ettiği bahsi münferit durumlara bağlı zannımca. Daha öncede arz ettiğim şüphesiz kişisel kanaatimi yansıtan değerlendirme şudur: Zengin ve Yoksul’un Falconetti karakteri televizyon tarihimizin en antipatik, buna karşın JR Ewing ise aynı periyotun en sempatik kötü adamıdır. Hadi en parantezi herkeste aradığı karşılığı bulmayabilir. Ancak JR Ewing’in hemen her durumda dört ayak üstüne düşmek misali olumsuzlukları bertaraf eden yapısı genel izleyici üzerinde daha sevimli bir zıddiyet uyandırır kendisine karşı. Bir tür şeytan tüyü vardır onda deyim yerindeyse. Dolayısıyla ticari zekâsının, salt ticari zekâ bağlamında sosyal psikolojimizde negatif bir durumsallık meydana getirdiğini söylemek oldukça zor olsa gerek.
Bir diğer hususunda altını çizmek isterim. İktisat alanında üretim faktörleri dendiğinde iki yaklaşım dikkat çeker. Biri emek, sermaye, toprak şeklinde üçlü diğeri ise emek, sermaye, toprak, girişimci diyebileceğimiz dörtlü şablondur. Klasik sosyalist anlayış genelde girişimciyi sermayeye dahil eder. Ben oldum olası dörtlü tasnife sıcak bakarım. Girişimci başlıbaşına bir üretim faktörüdür. Organizatör hüviyetiyle, risk almasıyla, ticari zekâsıyla sermayeye dahil edilmesi yanıltıcı olur bence de. Açıktır ki, iş yapmak için gereken para, teçhizat gibi maddi unsurlara sahip olmak ticari başarıyı tek başına tayin etmeyecektir. Meşhur tabirle memur, bürokrat zihniyetle sanayici perspektif farklılık arz edecektir.
Peki bizdeki genel toplumsallık bu konuyu nasıl algılar? Açıktır ki, tüm bir çok partili dönem tarihimiz sosyalist hatta sol bir toplumsallığa sahip olduğumuzu göstermiyor. Yoksa pratik zekânın, iş bitiriciliğin hatta seksenlerden bu yana artan biçimde köşe dönücülüğün, kapkaççılığın ekonomimizdeki yükselen trendi girişimci ruha yabancı bir tür sosyal şoven anlayışın ağırlığını mı göstermekte? Kuşkusuz aydın, bürokrat, akademik etkin noktalarda böylesi bir düşünsel tabakanın topak yaptığı eleştirisi de akla gelebilir. Ne var ki, ülkemizin yakın tarihinde genel ticari ve siyasi yapılanmanın bürokratik, devletçi yapıya karşı etkin meydan okuyuşuda azımsanamaz sanırım.
Peki, Bobby nasıl bir karakterdir? Pasif bir insan modeli miydi söz gelimi? Pasif olan üçüncü bir kardeş vardır dizide. Gary, evet Gary. Babasına ve büyük ağabey JR’a kendini kabul ettiremediğinden dolayı evlenip aileden kopmuş bir figürdür bu kardeş. Oysa Bobby daha farklı bir çizgide ilerlemektedir. Önceleri çiftlik işlerinde görünürken giderek babasının karşısına dikilen, Jack Ewing gibi acımasız bir petrolcü olarak yaşamını örmüş birine karşı çataçat giden, başlarda tepkisini çeksede giderek Jack’ın saygısını kazanan, heleeee! Duygusu uyandıran Bobby. Ve Ewing Petrol’ün kurucusu baba Ewing gittikçe bu dik başlı oğlunda JR’ın karşısında şirkette bir denge unsuru görecektir.
Gelelim final cümlesine: “Tek özelliği karısını cok sevmesi ve yerlere tükürmemesiydi.” Demekte yorumcumuz kerameti kendinden menkul bir tanımlamayla. Bobby yine nasıl bir karakterdir? JR’nin karısı rolünde izlediğimiz Sue Ellen –ki dizide iyi işlenmiş başlıbaşına bir figürdür. Demem şu ki, Dallas’ı bir dizi olarak etkin kılan birincil karakter JR ise ikincil figürde Sue Ellen denebilir- alkolik bir karakteri canlandırmaktadır açıkçası.
Bir bakarsınız bir bar ortamında içerken müşteriler etrafını sarmakta ve Sue ile muhabbeti koyultmaktalar. Bar sahibinin JR’yi değil de Bobby’i aradığı ve Bobby yengen burada! Dediği görülür. Bobby süratle gelir, akabinde sarhoş yengenin durumdan hiçte hoşnutsuz olmaksızın, oo! Bobby eğleniyorduk biz, rahat bırak beni demesindende yüz bulan langeros tiplerin, hanım halinden memnun delikanlı sen bak işine! Demesiyle birlikte toz duman birbirine girer, kâh dayak yiyip kâh dayak atarak Sue Ellen’i o cendereden çeker alır. Ve yine JR’nin haberi olmaz durumdan. Yoksa Bobby’nin sokaklara tükürmemesi böyle bir şey mi demekten alamadım kendimi açıkçası.
Elbette bir dizideki sanal karakterler bunlar. Gerçek yaşam manzarası hiç değil. Ne ki, senaryo üzerinden gündelik yaşama dönük bu gönderme bana bir insan tekinin cart curtları olarak görünmedi. Tam tersi seksen sonrası ülkemizde görülen “benim memurum işini bilir”, “anayasayı bir defa delmekle bir şey olmaz” söylemlerinde belirginlik kazanan şark usulü arabesk liberalizmin duyular üzerindeki damardan dokunuşlarının bir izdüşümünü gördüğümü özellikle vurgulamak isterim.
-DEVAM EDECEK-
L.T.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.