- 3205 Okunma
- 15 Yorum
- 12 Beğeni
Kırılgan bir gülüşte binlerce acı
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
"Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı, Onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır.” Mustafa Kemal Atatürk
Türkiye, Kanada ve Peru tarafından yapılan girişimler sonucunda Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 10 Aralık 2011 tarihli toplantısında 11 Ekim, "Dünya Kız Çocukları Günü" olarak ilan edilmiştir.
Dünya Kız Çocukları Günü; kız çocuklarına karşı ayrımcılığın önlenmesi, desteklenmesi, güçlendirilmesi ve kız çocuklarının çocuk haklarından eşit ve tam olarak yararlanması amacıyla ilan edilmiştir. Kız çocuklarına yapılacak olan yatırımların; kız çocuklarına olan karşı ayrımcılık, şiddet ve çocuk gelinlerin önüne geçilebileceğine vurgu yapılmıştır. Bu amaç ile farkındalık yaratmak için, her 11 Ekim’de belirlenen farklı bir tema ile tüm dünya ülkelerinin dikkati kız çocuklarının sorunlarına dikkat çekilmeye çalışılmaktadır.
Çocuk İşçiler:
UNICEF’in (Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu) raporuna göre 5–9 yaş arasındaki kız çocuklar ev işlerine kendi yaşlarındaki erkek çocuklara göre %30 oranında daha fazla zaman harcıyor. Kız çocukların yaşı ilerledikçe iş yükü de artıyor. Örneğin; 10–14 yaşlarındaki kız çocuklar erkeklere göre ev işlerinde %50 daha fazla zaman harcıyor. Rapor, kız çocukların yaptıkları işlerin daha az göründüğünü ve çoğu durumda bu işlere daha az değer verildiğini vurguluyor.
Ülkemizde eğitim sistemi içinde olmayan çocukların büyük bir bölümü çalışmaktadır. Sanayileşmiş büyük kentlerde çocuk emeğinin denetim alanı dışında kalan, kayıt dışı olan iş yerlerine kaydırıldığı da görülmektedir. Çocuk iş cinayetlerinde ölen kız çocuklarının oranı yüzde 16 ile genel iş cinayeti verilerindeki kadın işçi oranından fazladır.
Kırsal bölgelerde ise eşit olmayan görev dağılımı küçük yaşlarda başlamaktadır. Örneğin: Kız çocukların yemek pişirme, temizlik yapma, kendinden daha küçük kardeşlerine bakma, su getirme, yakacak toplama ve hayvanlara bakma gibi gündelik ev işlerini yapma görevlerini de üstlenmiştir.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 900 bini bulan bu çocukların önemli bir bölümünü kız çocukları oluşturmaktadır. Kız çocukları ücretsiz tarım işçiliğinden, mevsimlik işçiliğe, ev içi çalıştırılmaya kadar pek çok alanda yoğun emek sömürüsüne maruz kalmaktadır.
Çocuk anneler:
2002’den bu yana 18 yaşın altında 440 bin çocuk doğum yaptı. 15 yaşın altında cinsel istismara uğrayarak doğum yapan çocuk sayısı ise 15 bin 937 olarak kayıtlara geçti. Bu veriler resmi kayıtlar. Kayıt dışı olanları tabi ki bilmiyoruz. Çocuklara yardım örgütü Save The Children (Çocukları Kurtarın Vakfı), küresel çapta her yıl 7 milyon 500 bin kız çocuğunun zorla evlendirildiğini açıkladı. UNICEF’in verilerine göre dünyada 700 milyondan fazla kız çocuğunun 18 yaşından önce evlendiği açıklanmıştır. Bu sayının da 3’te 1’i, yani yaklaşık olarak 250 milyonu, 15 yaşından önce evlenmiş olan kız çocuklarıdır. 2015 yılı verilerine göre; 15 yaşında evlendirilen kız çocuklarının oranı %3 iken, 18 yaşında evlenen kız çocuklarının oranı %14’tür. 15 -19 yaş arasındaki kız çocuklarında hamile kalmaya veya doğuma bağlı ölümler çok sık ortaya çıkmakta olup, UNICEF raporlarına göre, her yıl 70.000 kız çocuğu hamile kalmaya veya doğuma bağlı olarak hayatını kaybetmektedir.
Cinsel istismar:
Ülkemizde; cinsel istismara uğrayan çocukların yaş ortalaması 13,7’dir. İstismar edilen çocukların yüzde 71,6’sını 14 -17 yaş arasındaki çocuklar oluşturmaktadır. Bahse konu çocukların yüzde 88,3’ü kız çocuğudur. İstismara uğrayan çocukların yüzde 52,9’u eğitim hayatına devam etmemektedir. Bu çocukların yüzde 4,7’si zihinsel engelli iken, yüzde 7,3’ü daha evvel de istismara uğramıştır. İstismarlar yüzde 62 oranında tekrar etmiştir. İnsanın canını yakan ise: Kız çocuklarının tecavüze uğradıktan sonra "rızalarının olduğu" gerekçesiyle tecavüzcüleriyle, ceza indirimi ile evliliğe mecbur bırakılması ve cinsel istismar bu şekil de yasal olarak devam etmektedir.
Çocuk gelinler:
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de 16 -17 yaş gurubunda olan kız çocuklarının resmi evlenmelerinin toplam resmi evlenmeler içindeki oranı yüzde 5,2. Devletin resmi rakamlarına göre, 2015’te 16 -17 yaş grubunda resmi çocuk gelin sayısı 31 bin 337 olarak açıklandı.
Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre, ülkemizde çocuk yaşta evlilik ve nişanlılık nedeniyle eğitime devam edemeyenlerin yüzde 97,4’ü kız öğrencilerdir. Liselerde okuyan çocukların evlenmeleri halinde açık Liseye kayıt yaptırmak suretiyle öğrenimlerine devam etmelerinin önünü açan “Yeni Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği” ile erken yaşta evlilikleri teşvik eder hâle gelinmiştir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın verilerine göre; ülkemizde son üç yılda çocuk gelin sayısı 130 bine ulaşmıştır. Bu sayı sadece resmi olan rakamlardır. Oysa biliyoruz ki, çocuk yaşta evlendirilenlerin gerçek sayısı çok daha yüksektir. Kız çocuklarını eve kapatma, anne ve eş rolüyle sınırlama gibi bir yaklaşım devam etmektedir.
- Erken yaşta evlilikler kadının statüsünü düşüren sorun olmaya hala devam ediyor. Kız çocukları kendilerini koruyamayacak yaşta yapmak zorunda kaldıkları evlilikler ile fiziksel, duygusal, sözel ve cinsel şiddet görmektedirler. Erken yaşta evlilik suç olmaya devam etmeli ve bu alanda caydırıcı yasalar çıkarılmalıdır.
- Çocukların hiçbir tehlike ve tehdide maruz kalmadan, gelecek kaygısı duymadan sağlıklı ve güvenli bir ortamda çocukluklarını mutlu ve özgür yaşayabilmeleri için mücadele ivedilikle devam edilmeli.
- Çocuk yaşta evliliğin, kız çocuklarının eğitiminin son bulması demek olduğu da net bir şekilde bilinmeli.
- Okula gitmeyen kız çocuğunun evlenme ihtimali; gidenden kat be kat daha fazla olduğunu artık idrak edilmeli…
- Kız çocuklarının çocuk yaşta evlilikler nedeniyle eğitim dışında kalmasından dolayı ülkemizde kadınların yüzde 8.06’sı yani 2 milyon 617 bin 566 kadın okuma yazma bilmemektedir.
Demokratik, laik, bilimsel ve cinsiyet ayrımcılığı olmadan; eğitim hakkı önündeki tüm engellerin kaldırılması temennisiyle: Özgüvenli, değer duygusu yüksek, Güçlü kızlar ve güçlü kadınlar ile aydınlık yarınlara…
Not: Sosyal medyada galiba günün anlamı yanlış biliniyor.
Prenseslerini (kızlarını) överken günlerini kutlayan anneler…”Dünyada en güzel şey KIZ babası olmak” diye kızlarına methiyeler düzen babalar… En pahalı restoranlarda, en şık abiye kıyafetlerle çekilmiş özçekimlerin boy boy paylaşıldığı gün değil
11 Ekim’in bir bayram değil, bir mücadele günü olduğunun farkındalığını yaratma günüdür.
Dünya genelinde her 7 dakikada bir kız “Çocuk Gelin” oluyor!
Ve…
Kırılgan bir gülüşe binlerce acı sığdırıyorlar biliyor musunuz ?
Nuray Çakmak/11/Ekim/2018
YORUMLAR
Aslında çok elzem bir konu. Kadın ve kız çocukları sömürülmekten bir türlü kurtarılamıyor. Böyle olmamalı. Kadın ana dır, yar dır, bacımızdır. Baş tacı edilmeli her zaman, ancak duyarsız ve ruhsuz erkeklerin elinde örselenmekte ve hayattan bezdirilmektedirler... Mutlaka okumalılar ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de veciz bir sözünde ''Kızlarını okutmayan milletler erkek evlatlarını manevi yoksulluğa itmişlerdir.'' demiştir... Özgüvenli ve kişilikli kadınlar olmaları için mutlaka yüksel tahsil yapıp meslek sahibi olmalı kadınlarımız. Artık son bulmalı çocuk gelinler meselesi, başlık parası, yüz karası bir olay, kadın mal mı ki satılsın böyle? Kız Çocukları Günü mutlaka kutlansın her sene, ama kutlamanın da ötesinde olumlu bir şeylerde yapılsın onların yararına ve lehine... Kutluyorum yürekten güne anlam katan yazınızı...
Hindistan ve Çin başta olmak üzere dünyada özellikle Vietnam, Nepal, Bangladeş, Orta Asya ülkeleri, Kafkas ülkeleri ve Kuzey Afrika'da cinsiyet ayrımcılığı yüzünden yaşamı elinden alınan yaklaşık 130 milyondan fazla kayıp kız çocuğu var. Kimse bunu duymak ve görmek istemese de dünyada milyonlarca kız çocuğu daha doğmadan öldürülüyor. Çin'de yıllarca tek çocuk politikası, Hindistan'da ise ataerkil toplum normları nedeniyle mevcut olan bu durum, maalesef 2000'lerin başında Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan gibi Kafkas ülkelerine de sıçradı. Doğada her 100 kız çocuğu için 105 erkek çocuğu doğmakta, ancak bu ülkelerde yaşamı elinden alınan kız çocukları nedeniyle bu rakam her 100 kız çocuğu için 117 erkek çocuğuna yükselmiş durumda.
Bunun sonucunda evlenme yaşına gelen erkeklerin evlenebilecekleri kadın sayısı azalıyor, çocuk yaşta evlilikler artıyor, yabancı gelinler ithal ediliyor, insan kaçakçılığından kadın ve kız çocuklarına tecavüze kadar geniş bir yelpazede suç işleniyor.
Ükemizde ve dünyada kanayan yaraların başında gelen;kız çocuklarımıza yapılan ayrımcılığa şiddete,tacize çocuk evliliklerine dikkat çekebilmek ve bu konularda mücadele için farkındalık günü yaratma bağlamında kabul edilen "11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü" seçimine yaptığınız vurgulama ve duyarlı mükemmel yazınız için gönülden tebrik ederim sevgili Nuray Hanım.
Nuray Çakmak
Hassas konuda sizlerinde hassas oluşu umut veriyor, mutlu ediyor beni.
Kan bağı değil sevgi bağı kurmak bizi insan yapıyor.
Sevgilerimle Semra Hanım.
Okudum baştan sona.. tek tek..
Çok yakın zamanlarda yaşadığım(tanık olduğum) bir olaya tanıklık yaptı bu yazı.Çokta verimli olmuş..
Güzel kadınların güzel kahkahalarına ne 'acı'lar sığıyor..evet...
ve son olarak bu yazıya 100 şiir çıkar Nuray'cığım sıvayalım kolları, emeğine güzel yüreğine sağlık, sevgimle...
Nuray Çakmak
Elbette neden olmasın.
Sosyal sorumluluk duygusu ile hareket etmek önemli.
Gündemde tutmak lazım, daha çok yazmak lazım.
Dün gece sayfanıza ziyarete geldim, iyi ki de gelmişim.
Kendime dair ne çok şey okudum.
Şiirleriniz ile içsel dünyama ait kuvvetli bir bağ kurdum.
Meğerse ben hep yanlış yöne bakmışım.
Samimi, içten yorumuna çok teşekkür ederim.
Canım benim kocaman sevgilerimle.
Kanayan bir yaraya öyle bir parmak basılmış ki
bu çağda hala böylesi gündemlerle işgal olunması
vicdanları kanatıyor
insan onuru bu kadar ucuz olmamalı
duyarlı bir yazı
tebrik ve teşekkürler
Nuray Çakmak
Çok teşekkür ederim güzeldi yorumunuz, selam ve saygılarımla.
Vee çok güzel ve anlamlı, aydınlatıcı bir paylaşım, içtenlikle kutluyorum değerli kaleminizi, yüreğinizi, sevgilerimle....
Nuray Çakmak
Harika bir yazı Nuray kardeşim Sosyal medyada hersey dejenere artık inan tüm mecralardan soğudum.Çok açıklayıcı duyarlı yazın tebrikler.
Nuray Çakmak
Teşekkür ederim ablacığım sevgilerimle.
Emeğinize sağlık verdiğiniz bilgiler kesinlikle doğru eğitimle zamanla aşılır inşallah kutlarım nicelerine inşallah
Nuray Çakmak
____Eğitim şart________
Kırılgan bir gülüşe binlerce acı sığdırıyorlar biliyor musunuz ?
Bilmiyoruz
Ya da biliyoruz da işimize gelmiyor. Bize dokunmayan yılan bin yaşasın misali.
Bu şartlarda anne olan bir kız çocuğunun yetiştireceği evlat topluma ne kadar faydalı olacaktır? zedelenmiş toplumun ileriye dönük yansıması bu şekilde çığ gibi büyüyor malesef. Toplumun derin yarasını yansıtan yazınızı sizin deyiminizle kırılgan bir gülüşle okudum. Kaleminize sağlık duyarlılığınız taktir'e şayan. Dileyelim mücadele edilsin ve ses getirsin de 11 ekimler de çiçek açsın bir gün inşallah.
Nuray Çakmak
Teşekkür ederim etkilendim yorumunuzdan.
__________Eğitim şart_______________
Nuray Hanım bu güzel çalışmanız için teşekkürler.
Gerçekten güne alınması da tam isabet ve takdir edilesi..
Ama acı gerçekler..
İstatistiklere bakınca her şeyin kaynağı cehalet gözüküyor. Her şeyde eğitim şart.
Maalesef şöyle dönüp baktığımızda sapıklıklar da hızla artıyor. Biz böyle değildik.
Ey Türk titre ve kendine gel demiş ya Bilge Kağan. Kendimize gelmemiz lazım. Toplumca duyarlı olmamız lazım.
Günü hak eden yazınız için tebrik ederim..
Selamlar..
Nuray Çakmak
Biz böyle değildik can alıcı bir cümle Suat Bey :((
Çok teşekkür ederim yorumunuza selam ve saygılarımla..
__________Eğitim şart___________
Bu tabloların vahim olanlarının içine bizim ülkemizin de girmesi içimi acıtıyor.
Atatürk'ün kız çocuklarına verdiği bu kadar değerden sonra o yoldan sapıp bugün geldiğimiz nokta çok üzücü. Bu, her ne kadar gelişmemiş ülkelerin çoğunda olan ve kapitalist sistemin dayattığı sömürü düzenin ( ucuz emek için ) bir parçası olarak varlığını koruyan bu laner çarkın dişlilerini yine kadınlar kıracaktır inancındayım.
Detaylı bilgilendimelerinizin sonundaki cümleleriniz yazıdan daha vurucu... Umarım okuyan ve etkilenen çok olur.
İçtenlikle kutlarım Nuray Hanım.
Sevgilerimle...
Nuray Çakmak
Teşekkür ederim Serap Hanım sevgilerimle.
Demokratik, laik, bilimsel ve cinsiyet ayrımcılığı olmadan; eğitim hakkı önündeki tüm engellerin kaldırılması temennisiyle: Özgüvenli, değer duygusu yüksek, Güçlü kızlar ve güçlü kadınlar ile aydınlık yarınlara…
Tebrikler Sn. Çağdaş laik TC. kadını.
Günümüz Türkiyesinin sosyal siyasal ekonomiksorunları yanında
HEPSİNDEN DAHA ÖNEMLİSİ KÜLTÜREL SORUN Olduğu kaatındayım.
Diğer soırunlar kısa zamanda düze çıkarılır ama yobazlaşmış meczuplaşmış bir kültürü düze çıkarmak öyle kolay olmadığı tarihsel ve sosyolojik bir gerçektir.
0İşte Hıristiyanlıkta bin yıl sürmüş
İslam dünyasında devam etmekte.
Orada ki papazların yerini bizde din ve inanç sömürücü ( bezirgenler) olan tarikat şeyhleri almıştır.
Papazlar kiliseyi devlete borç para verecek her dediğini kabül ettirecek güce erdirmişler,Demokratik, laik, bilimsel ve cinsiyet ayrımcılığı olmadan; eğitim hakkı önündeki tüm engellerin kaldırılması temennisiyle: Özgüvenli, değer duygusu yüksek, Güçlü kızlar ve güçlü kadınlar ile aydınlık yarınlara…
eki benzerleri kendi servet ve saltanatlarıyla kendilerine bağlı muridlerinin oy potansiyeliyle
iktidarlara yön vermekteler.... Altlarında limozinler zırhlılar bulunmakta iküidarların arka bahçesi rolunü oynamaktalar... İşte Feytullah Gülen denen zat-ı Muhteremin gelişmesi siyal destek ve vardığı nokta sosyal ve siyasal güç
Kültürel, sosyal ve siyasal yönlerine gelince yazınızda belirtmiş olduğunuz sorunların temelinde arap islam öncesi geleneğinin devamı olduğu dinsel belgelere oradan dinsel belgelerden de dinin yayıldığı yerlerdeki dayatmalardır.
İşte bir OrtaAsya Türk kültürünün yurdu olan Afganistanda olan arap kültür dayatmasıyla yerli kültürün direnmesi kavgasıdır kırk yıldan beri süregelen kavga...
Ve bizde Türkiyemizde arap kültürüyle anadolu yani bura yerlesiyle Türk akınlarıyla oluşan anadolu tültürünü çekiymesidir devam eden.
Laiklik denen ilim bilimakıl özgür düşüncenin toplum yaşamındaki halidir. Temeli anadolu kültürüdür.
Mustafa Kemalin uydurduğu icad ettiği bir yaşam bçim zorlaması değildir.
Mustafa Kemale onun devrim ilkelerine şahsına düşman kesilenler hakaret edenlerah bu tarihsel ve sosyal bir bilselerdi.Okumuyoraraştırmıyorlar kibilsinler.
Okuyanları da kendi akidelerindenbaşka bir şey okumuyorlar ki... Bir çok mesai arkadaşım başta olmaküzere pek çok örnekverebilirim.... Nokt...!
MustafaErtürk/ Em. Hakim
EM.HAKİM tarafından 10/10/2019 5:52:52 AM zamanında düzenlenmiştir.