- 1040 Okunma
- 17 Yorum
- 6 Beğeni
SANRILAR
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bugün 14 Şubat, bu saat oldu beni hâlâ aramadı. Tam iki gündür bekliyorum. Hele bugün mutlaka aramalıydı!
Bu kadar emin de olmamalıyım aslında görüşmeye başlayalı üç gün olmuştu! Görüşme dediysem, internetten yazışıyoruz, bir kez de kamerayla görüştük o kadar… Ama onu iyi tanıdığımı düşünüyorum! Biraz sonra arar artık, ben biliyorum ona ne diyeceğimi. “Alo” derken daha ben onun sesinden anlarım nasıl olsa durumu, başlayacak cümlelere göre birkaç konuşma hazırladım:
1- - Hele şükür aklına gelebildim!
- Hayır aklına gelmekle alakası yok, çok meşguldüm.
- Ne demek meşguldüm? Kısa bir mesaj yazacak kadar da mı zamanın yoktu? Adamlar koskoca şirketler yönetiyorlar, ülkeleri yönetiyorlar, senin kadar sevdiklerini ihmal etmiyorlar. Seni duyan da dünyayı yönetiyorsun zannedecek! ‘Canım istemedi’ desene sen şuna!
2- - Nerelerdesin, çok merak ettim! Bir aksilik yok ya!
- Yok ya, ne aksiliği? Sessize almışım telefonu, aradığını şimdi gördüm!
- Gerçekten mi? Ben de gerçekten bir aksilik olduğunu düşünerek seni defalarca aradım. Başına bir şey gelmesinden korktum. Seni kime soracağımı da bilemedim. Oysa sen, sessizdeydi diyorsun sadece. Eğer bu bir tercihse, saygı duyarım, seni bir daha asla aramam. Ben aradığım için mecbur kaldın demek ki! Seni gerçekten anlayacak ve sevecek birinin karşına çıkmasını dilerim. Ben seni bir daha aramayacağıma göre sen de mecbur kalmayacaksın artık. Hoşçakal!
3- - Böyle özel bir gün olmasa bugün de aramayacaktın galiba?
- Hangi özel gün?
- Aman Tanrım, ben kiminle konuşuyorum?! Hani ben sana gönderilmiştim, hani ben iyi ki vardım, hani ben senin için yaratılmıştım? Bütün bunları söylerken, ‘bu daha başlangıç, bak ben seni ne kadar mutlu edeceğim’ dememiş miydin? Hani seni bensiz, beni sensiz bırakmazdın? Bu duygularla seslenen birinin bu duyarsızlığına inanamıyorum. Ne kadar da çabuk kandım, ne kadar da sevgiye susamışım, ne kadar da safmışım! Senin hiçbir suçun yok. Yüzünü bile görmediği birine bu kadar güvenen de kabahat!
Bunlardan birini söylemeyi düşünmüştüm ama hiçbirini söyleyemedim!
Gece yarısı oldu hâlâ aramadı. Telefonlarımı da açmıyor! Benim düşünmediğim başka bir şey mi oldu acaba?
Yoksa böyle biri yok muydu?
Hadi canım!... Bu kadar mı?!..
Eyvaaaah!.. Durum çok vahim o zaman!..
Serap IRKÖRÜCÜ
SANRILAR’ı Günün Yazısı olarak taltif eden Seçici Kurula çok teşekkür ederim. Saygılarımla...
YORUMLAR
:))))
Özellikle finale doğru güldüm. Böyle biri yok mu....
Halbuki başlıktan uyanmalıyım. O b. sayar başında geçen öyküden daha özgür ve içten yazılmış. Bu yazınızı çok beğendim. İçinizdeki çocuk ilk defa bu kadar özgür “getirin şu ikram tabağını; hepsini bitireceğim. Yıllardır açım”, demiş.
Günümüzde çokça olan bir öykü. Üç gün BİLE çok; derin! ilişkilerin başlaması için. Belki de büyük yalnızlığımızın, yetişemediğimiz zamanın tatminsizliğini bu şekilde gidermeye çalışıyoruz.
Anlatılan kadar anlatılışılın da güzel olduğu bir öykü... Çok samimi içten ve keyifle yazılmış. Kalemi ilham perisi daha fazla tutmuş. Yazar da fazla değil azıcık, ufacık müdahale etmiş....
saygılarımla Serap Hocam
Bazen olur böyle... Sanırsın ki var, ama netice de sanrılar... Kutlarım yürekten Serap Hanım...
Serap IRKÖRÜCÜ
İşte tehlike çanlarının çalması gereken sınır da o... Olmayanı var zannetmek!...
Ne yazık ki sanal alemdeki sahte varoluşlar insanları her anlamda hırpaladı, özellikle ruh sağlıklarını...
İlginize ve yorumunuza çok teşekkür ederim Ahmet bey.
Saygılarımla.
Serap IRKÖRÜCÜ
Çok teşekkür ederim Özer Bey.
Saygılarımla....
Bazen dilime sıralanır sözcükler ama dışarı çıkmaz. Dışarı çıkan genelde gözyaşlarım olur.
Neyse.
Kaleminize sağlık.
Serap IRKÖRÜCÜ
Yazı, hüzünlü bir 'an'nıza denk geldi sanırım...
Sizin de yüreğinize sağlık...
Sevgilerimle....
Bir sonuç olmalı mıydı acaba. Bedri abinin 4. Şıkkı mesela. Belki de böylesi daha etkili.
Selamlar.
Serap IRKÖRÜCÜ
Evet farkındayım Suat Bey... Beklentileri karşılamadı son çünkü hayal edilen çıkmadı.
Ama zaten böyle biri de yoktu!...
Sorun da o... 'yok'u var zannetmek!... :)))
Ama yine de Kemalettin Tuğcu ve Ömer Seyfettin tarzlarının ( olay öyküsünün) beynimize işlemiş beklenen sonu bulamamak farklı geldi.
Sağolsun Bedri Bey bu eksiği kapadı, çok da şık oldu... :)
Değerlendirmeniz içn teşekkür ederim, saygılarımla....
Tebrik ederim Serap Hocam güne gelen değerli paylaşımınızı ve sizi..
Sevgilerimle...
Serap IRKÖRÜCÜ
Çok teşekkür ederim Neslihan Hanım...
Sevgilerimle...
MÜSLÜM BAYRAM
değerli Deniz hnm;))
Serap IRKÖRÜCÜ
Keşke aşk olsaydı da kirlenmeseydi... :)
Sevgilerimle...
Değerli Serap Hanım
Tamda sayfada olanların özeti
Körler sağırlar,
Bir birini ağırlar hesabı
Benim üzüntüm aşk gibi kutsal masum duygulara saygısızlık yapanlar
bir de çıkmış şair kesilmişler başımıza
yuh ki yuh
seçki kurulunu tebrik ediyorum
Serap IRKÖRÜCÜ
Sanal alemde yaşananların anlatıldığı televizyon programlarındaki örnekler bu yazıya çıkış yolu oldu aslında.
Bu tür yerler kurtlar sofrasın atılacak kuzuların yakalandığı yerler ne yazık ki... İyi niyetin, saf duyguların kendini çok güzel maskelemiş 'kurt'larca nasıl kullanıldığının, onurların nasıl zedelendğinin sayısız örnekleriyle dolu...
Kızgınlığınız da böyle bir duruma galiba...
MÜSLÜM BAYRAM
birde bunun edebiyat şiir sayfalarında olması
tam bir kepazelik edebiyat adına şiir adına utanç verici
anlayışınız için teşekkürler
unuttum hocam,
ne yazılırdı mesajlarda ekürümüze..
bir zamanlar kalıp mesajlar vardı
bayramda, seyranda, platonik, romantik saatlerde..
gözgöre göre yaşlanmak ve bunu umursamamak kötü bir şey gibi..
hayatla dalga geçmek...
hayata kafa tutmayı sanmak...
ve sevgi nedir
sevgi ne yaptırır insana gençlikte orta yaşta olgunluk çağında..
ihmal ettik yarimizi düşünmeyi epeydir..
düşünmeyi bile beceremeyen bir dönemde
hayatın negatif kımınına geldi sinüs dalgamız..
saygılarımla hocam.
Serap IRKÖRÜCÜ
Çağrışımlar, belleğimizdekileri gündeme getiren ama sebebi olmadıklarımızdır ya...
Bu yazı da sizin için öyle oldu galiba...
Güzel bir titreşime vesile olduysa çok sevinirim...
Yinsani
teknoloji göstere göstere yılları yiyor resmen..kevgirden geçirmek denir ya..
saygılarımla..
Insan 4. maddede özür arıyor... :)
Çünkü "Beni arardı O" yok mu... Işte bizi insan yapan o düşüncedir.
Çok güzel bir yazıydı, teşekkürler.
Serap IRKÖRÜCÜ
Haklısınız.
Bu maddelerin gerisi hep gelebilir. Beklentilerimize, hayallerimize... göre.
Ne kadar güzel eklemler oldu, düşünenlere çok teşekkür ederim.
Saygılarımla...
4.-Bir telefon bile etmedin. Bu gün 14 Şubat biliyorsun değil mi?
-Bilmez olur muyum. Telefonunu kapat. Şimdi kapının zili çalacak.
Gerçekten de çaldı kapının zili. Koşarak açtı kapıyı. Elinde çiçekle O gelmişti.
Hep böyle olsa ne kadar güzel olur değil mi Hocam?
Ama bu şık en az ihtimallisi. Diğer şıklarsa hep olanlar...
Çok güzel derinliği olan bir kurgu.
Teşekkürler.
Saygılarımla...
Serap IRKÖRÜCÜ
Güzel ama çok ütopik bir şık!...
Günümüz insanının gitgide içine derinlemesine daldığı yalnızlığı, sanalda giderme çabasının sonuçları hiç iyi olmayacak gibi geliyor bana. Bu kadar gerçeklerden uzaklaşmak çok hayra alâmet değil takdir edersiniz.
Değerlendirmeleriniz ve 'şık' katkınız için çok teşekkür ederim Bedri Bey.
Saygılarımla...
Hiç boşu yok sevgili arkadaşımın, ne yazarsa, ne paylaşırsa ' hayatın içinden'...
Yüreğine, değerli kalemine içten tebriklerimle sevgiler.
Serap IRKÖRÜCÜ
İlgine ve değerlendirmene çok teşekkür ederim Sevgil Arkadaşım.
Sevgilerimle...
Güzel bir senaryo hocam!
Elbette elektronik çağda, yaşanabilecek gerçeklikte.
Kim bilir?
Her gün kaç kişi kendi yazdığı senaryoyu
kendi oynuyor?
Severek okunan bir yazı.
Tebrikler.
Saygılarımla.
Serap IRKÖRÜCÜ
Özellikle son yıllarda basında yazılanları ve yaşananları izledikçe durumun buralara geldiğini düşünüyor insan...
Artık insanlar bu kadar sağlıksız, bu kadar yalnız, bu kadar boşlukta...
İlginiz için ben teşekkür ederim...
Saygılarımla...