- 302 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yazarak Yaşayanlar
Yazarak Yaşayanlar
Yazmak, oldukça iddialı bir uğraşıdır. Çünkü değerlidir,yazı üzerine pek çok beylik laflar edilmiştir her dönemde.Kimisi ’’Yazmasaydım delirecektim.’’ der, kimisi yazmak; ölümün elinden bir şeyler kurtarmaktır der.Neresinden bakarsanız bakın bu sözler fazlasıyla iddialıdır.Benim nacizane fikrimse yazmanın’’mutluluk’’ olduğu yönündedir. Evet, yanlış duymadınız ’’mutluluk’’.Günümüzün çetrefilli dünyasında mutlu olmayı başarmak oldukça zordur. Çevremizde pek çok insanın mutluluktan uzak olduğunu tecrübeyle test etmemiz pekala mümkündür. Kimileri ufak şeylerle mutlu olmakla yetinirken kimileri elindeki onlarca imkana rağmen mutlu olmayı beceremezler.
Hayatını yazarak yaşayanlar için daha bir farklıdır bu durum. Çünkü onlar yazdıkça mutlu olurlar. Bunun için öyle süslü püslü şeylere gerek yoktur. Bir kağıt, bir kalem ve birkaç satır yazı cümle dertleri unutturur, hayata daha diri tutunmasını sağlar. Bu yüzden hayatını yazarak yaşayanlar kanaatimce diğer insanlardan bir adım öndedirler. Diğerlerinin düşünmediğini düşünür, bunu insanlara anlatma telaşına girerler her an, her saniye. Bu da onların bir adım önde olmasını sağlar. Bu tarz insanlar dünyanın şatafatına sahip olmak için gecesini gündüzüne katıp çabalamazlar. Elindekilerle yetinmeyi, mütevazi bir şekilde yaşamayı bilirler. Tek dertleri kalemleriyle dünyayı daha bir yaşanılır hale getirmektir. Bunu başarmak için yeri gelir gece gündüz çalışırlar. Yeri gelir her şeyden vazgeçerler. Çünkü onlara göre tek etkili silahları dosta güven, düşmana aman verdiren kalemleridir. Ben onları kalemiyle mücadele eden fikir savaşçıları olarak görüyorum.Kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayan ama haksızlıklar karşısında da eğilmeden bükülmeden dimdik ayakta duranlardır onlar.Gerçek mücadeleci ruhlarını da anca o zaman görürüz zaten.
Sevinerek söylemeliyim ki, o fikir savaşçılarından çevremde epeyce var.Her gün bir yerlere yetişme, bir şeylere erişme telaşında olduklarını hayranlıkla seyrediyorum .Ve ben onları bu halleriyle gördükçe daha bir mutlu oluyorum. Çünkü bu insanlarda, insanlığa dair ne ararsam var olduğunu görüyorum..Sevgi, saygı,hoşgörü, emek, azim ve dahası... Bu da geleceğe dair umutlarımı artırıyor. Düşünen, okuyan, araştıran ve yazan insanların çoğalması daha bilinçli nesiller yetişeceğine dair bir umut serpiyor yüreğime. Kafamdaki umutsuz düşünceler kayboluyor birden. Zaman zaman oturup sohbet etme fırsatı bulduğum bu fikir savaşçılarının insanlara yaklaşımı bile mest etmeye yetiyor beni. Konuşmalarında umut saçan bu cesur yürekli savaşçıların ağzından bal damlıyor adeta. Zehir zemberek sözlerin esamisi bile okunmaz onların yanında. Bu fikir savaşçıları köhneleşmiş dünyamıza doğruyu, güzeli göstermek ve kavgaya mahal vermeden de dünyanın yaşanabilir bir yer olduğunu göstermeye and içmişler
gibi geliyor bana. Karanlık dünyamızda böyle yüce bir idealin peşine düşen savaşçıların olduğunu bilmek doğrusu güven veriyor bana.
Peki kim mi yazarak yaşayanlar, düşünenler?Okumak, yazmak ve düşünmek deyince hepimizin aklına meslek olarak ’’yazarlar ve şairler’’in geldiğini biliyorum. Bunda haksız da sayılmazsınız evet, onları da yazarak yaşayanların içine almamız gerekir. Ama sadece onlarla sınırlamak yanlış olur. Bu liste öyle geniş bir kesimi içine alıyor ki, sadece yazar ve şairlere özgü bir liste değil. Bahsi geçen kesimin içinde kimler yok ki? O insanlar kelimelerin dünyasında taht kurmuş, yazıyla gönülleri coşturmuş, kitaplarla dost olmuş; düşünen,okuyan, yazan ve en önemli gayesi bir şeyleri düzeltme ideali olan kişilerdir. Ve bu insanların sayıları da öyle azımsanamayacak kadar da çoktur. Memleketimin her köşesinde, bir dağ başında, bir şehirde, bir köyde, her yerde bunları görmek mümkündür. Nasıl mı? Şöyle anlatayım size. O cesur yürekler bazen Doğu’da İsmet olur, yüreği millet için atan korkusuz bir komutan. Bazen Ege’de Hasan olur, yetimliği yüreğinde hissetmiş memleket sevdalısı bir öğretmen. Bazen Güneydoğu’da
Elif olur, boyu küçük ama yüreği kocaman. Dağ gibi yüreğiyle adalet dağıtan bir hakim, bir savcı ya da bir avukat. Ya da gerçekleri yazmaya çalışan bir gazeteci. Meslekler önemli değildir hiçbir zaman. Yüreğe düştüyse yazma sevdası dağ başında çoban olsan da bulur, denizin ortasında kaptan olsan da. Dediğim gibi her kesimden, her mevkiden birini bu listede pekala görebilirsiniz.
Onlar ki başta ülkemin, sonra dünyanın ve insanlığın kurtuluş reçetesinin mimarlarıdır. Düşünceyle, eğitimle, kalemle dünyayı değiştirebileceğine inanan kalem erbaplarıdır onlar. Evet, onlar yazmayınca/yazamayınca deli olmuyorlar belki ama yazınca çok mutlu oluyorlar.Çünkü onların daha gideceği uzun yollar, gireceği nice gönüller var. Yazmak bu insanların görevi değil, yaşama biçimidir. Bu yüzden hayata farklı pencereden bakıyorlar.Hayatları nefes alıp verme ve yeme içmeden ibaret değildir.Basit düşünmüyorlar hiçbir şeyi. Düşünmeyenlerin yerine de düşündüklerini görüyor, omuzlarına ağır bir yük bindiğini hissediyorum onların.Onlar mı?Taşıdıkları yükün belki farkında/ belki değiller. Ama hep bir mücadele içindeler.Ve onlar bunun bilincinde. Çünkü onlar yazarak yaşadıklarını, dolayısıyla yaşadıkça da yazdıklarını biliyorlar. Anlatacak, yazacak daha çok şeyleri var bu dünyada. Dilerim bir gün yolunuz bu insanlarla bir yerlerde kesişir, dilerim o insanlardan biri de sizsinizdir.
Necati Dilek/ 5.10.2019
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.