Kadı şiir ve hikayesi
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kadı...
Bir nazenin dilber gördüm,Ruhsar’mış adı,
İsteseymiş canını verirmiş,sevdiği için,
Belli olmuş bir gün kocasının muradı,
Kuma getirmek istermiş üstüne,
Buymuş maksadı...
Gelene geçene anlatırmış Ruhsar derdini
Neşeyle gülen gençleri lahzada ağlatırmış
Sonunda bakmış ki olmuyor böyle,
Ya bu deveyi güdecek,ya da gidecek
Takmış bohçasını koluna,düşmüş yola
Yer bilmez yurt bilmez bakınırken sağa sola.
Ak sakallı bir dede görünmüş uzaktan,
Korkuyormuş taze dilber her bir tuzaktan...
Bu ıssız yolda bu dede in mi ki,cin mi?
Kim ola ki?
Tam yan yana geçerlerken,
Ruhsar gelinin ayağına batmış bir diken...
Sancısından gözlerinden yaş gelmiş,dede,
-A be evladım ne işin var,bu ıssız yolda?
Diye sormuş,başın sağa sola sallayarak,
Ruhsar hem ağlar hem anlatırmış,
-Kalbi kırık bir biçareyim,hangi birini söyleyim
Dedim bir kadıya varayım,derdimi anlatayım.
Davacıyım bir kocadan,bıktım artık ben bu cüceden...
Oldum nice,nice goncadan,ben bebek isterim o istemez.
Ben severim adamı, o hiiç kimseleri sevmez....
Aksi mi aksi boyu kısa mı kısa,bir cüce,
Parası çok bir haylice...
Bu kez talihsiz dilberin daha lafı bitmeden,
Patlamış mı yanağında,ak sakallı dedenin tokadı,
İşte sana bir kadı...
Çabuk dön evine,ye ekmeğini güle güle...
Al sana kadı,
Basmış tokadı...
Al sana kadı...
17-Mart-2009
Yüksel Nimet Apel
Kayıt Tarihi : 17.3.2009 10:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hikayesi:
Meğer ak sakallı dede,değil miymiş O, kocası olacak cüce... Basmış tokadı... Şimdii: Şiddete lafta hepimiz karşıyız,son zamanlarda paraya,maddiyata,lükse saltanata aşırı düşkünlüğümüz var,böyle olanlar üstüne alınır diğerleri umursamaz,insanlara lakap takıp öyle hitap etmek,veya yüzüne söyleyemiyeceği şeyi arkasından söyleyip öyle anmak,kendimizde değil de hep başkalarına da kusur aramak,moral bozmak,küçücük çocukları öldüresiye dövmek övünülecek bir durum haline geldi.
Demek ki bir çoğumuzu, ne dini eğitim ne milli eğitim eğitemiyor.cesur olmayı,güçlü olmayı yanlış değerlendirip gücü yeten yetene bir durumla esasen korkularımızı kamufle etme yoluna gidiyoruz.
Çok korkuyoruz,ama kabadayılıktan vazgeçemiyoruz.Kimliğimiz elimizden alınır diye,onurumuz kırılır diye, gençlerimizi onların yaşlarının getirdiği bir heyecan sonrası sevdiler diye izinsiz sokağa çıktılar diye,hep yanlış ölçüsüz bir disiplin altında tutmanın çabası ve el alem ne derin çıkmazında ser sefil ediyoruz.Kız çocuklarımızı bir kusur,bir ayıp gibi taşıyoruz.
Düzelme var mı yok en azından istenilen boyutta değil.Telkinle cehaletle,yeni yetişen özellikle,erkek çocuklarımıza şiddeti, affetmemeyi,intikamı öğretiyoruz.Zaten.son zamanların çocuk çizgi filmleri,her fırsatta anlatıldığı, dile getirildiği halde şiddeti,olağan gibi gösteren yanlış tutumdan zerre kadar geriye dönüş yok.Hiç bir çaba göstermiyor yapımcılar, aileler,çocuklarını,kontrol edemiyor adeta başa çıkılmıyor gençlikle.Ve sonra olanlar oluyor,Almanya’da ki, Amerika’daki vakalar gibi...
Daha söylenecek çok söz var, her vesileyle,telkin yoluyla,özellikle küçük çocuklarımızı çok sevdikleri,şeylerden bir süre mahrum ederek şiddet içermeyen geçici cezalar vermeliyiz.Ben bir Pedegog değilim.
Bu konuda,eğitimciler,doktorlar çok şey söylüyor,ama bu tarz programlar rağbet görmüyor.Ezcümle benim söylediğim şu: önce analarımızı, dinimizin gerçek öğretileriyle eğitmek ve aile danışma merkezlerinin daha hassas çalışmalarıyla, az da olsa yeni yetişen gençlere daha çok fayda sağlanabilir...
Tabii ki bu neyle olur bilgiye,bilene değer verip can kulağıyla dinleyip adam sendeciliğimizden vazgeçmemiz, battı balık yan gider felsefesinden bir an önce kurtulmamızla olur.
Teşekkür ediyorum. Yukarıda yazdığım hikaye şiirim belki ilk etapta bir kaçımızı gülümsetebilir, lakin bir an önce üzerimizdeki bu ölü toprağını atıp şiddetten vazgeçmeli, ciddi olmamız gereken konularda hassasiyet göstermek gerektiğini,öğrenmeliyiz; güç göstergesiyle de güçlü olunacağı fikrinin yanlış olduğunu artık kavramalıyız....
Yüksel Nimet Apel
YORUMLAR
Teşekkür ve takdirlerimle, sevgili hocam.
Yüreklere işledik satır satır; ilmek ilmek.
Sevgilerimle gönül bahçenize.
Ve tüm saygımla selamlıyorum müstesna kaleminizi.