- 920 Okunma
- 9 Yorum
- 4 Beğeni
'İKİ UYUMLU İSİM' 2)
(Kasvetli bir öğleden sonraydı..
Birden ortalık aydınlandı..
Güneş öyle yavaş yavaş değil birden bire kendini
gösterdi ve her yanı kırmızıdan sarıya, sarıdan
hızla beyaza dönüşen ışıklarla boyamaya başladı..
Kuşlar, sanki hemen omuz başlarında uçuyormuş gibiydi..
Duygularım yönü belli olmayan sert bir rüzgara çarpıyordu..
Binlerce ıslık sesi birden yükseliyordu..
Tren hareket etmek üzereydi..Pencere kenarından
el sallarken mistik bir hikayeni anımsamıştım..
Herşeyi devrimci bir deneyime dönüştürme becerisi
Nadja’nın trajik hikayesine dönüşüyordu yazık ki..
Suçlu ölüler dünyasında bir fotoğraf olarak kalmanın
hüznüne batıp çıkıyorduk..
Bazılarına göre hayat sanattır, bazıları ise
hayatı sanata dönüştürür)..
.....
’’Sensizliğimin üçüncü gecesi ve seni çok özlüyorum..
Sesini özledim..Kokunu özledim..
Şimdi ne yapıyorsun, kime anlatıyorsun gün içinde
yaşadıklarını bunları düşünüyorum..
Bu gece düşlerime girer misin..Ve bu sabah
gözlerimi açtığımda başucumda olur musun’’
23.05. (..)
...’’Yağmur yağıyor/ yoksun/
toprağın kokusu bıçak yarası gibi keskin/
yürek yarası gibi derin/
Şimdi sen yoksun ya/ yağmur durmaz bu şehirde’’..
12/ 08.(..)
Mavi bir uçurtmadan girmiştim yörüngene..
Kuşların kanatlarına bir sevda kondurup aysız ve
yıldızsız bir gecede düştüm uzağına..
Yağmurdan önce geçtim gökkuşağının altından..
En çok düşlerimde yendim korkularımı..
Nehirlerden ırmaklara aktım..Sonra bütün çiçeklerin
isimlerini ezberledim..Taç yapraklı kolyeler yaptım..
Göresin, sevesin diye..
Nefesimi nefesimle buluşturmuş bir gizemin
içinde gibiyim..
Dışardan bakıldığında Cumertesigüncesi’ne giriş,
gelişme, sonuç, bir kompozisyon gibiyim..
Düşüncenin kesiştiği yerdeyim belki de, kim bilir..
Devrik cümleler toplardım arka bahçeden..
Kise kimseye ’Ömrümün baharı’ demezdi..
Alfabesi hala çözülememiş bir imgeydin içimde..
Çekip gidebilmenin müziğindeki notalar olsakta;
Biz ikimiz tarihe düşen yalnızlığı örtmek için verilmiş
İki isimiz..İki uyumlu isim..
Giderken, sekizinci peronda gözlerin gözlerime
peri masalları anlatıyordu..Sen, gidebilmenin bütün
hünerlerini deniyordun..
Herşeyin baştan sona bir çelişkiler yumağı olduğunu
bildiğinden susarak konuşuyordun benimle..
Gülümseyişinde, sarılışında ağır bir hüznü taşıyordun..
Öperek yapılan vedalar haksız ’gitmelerdir’
bunu biliyor muydun?..
Bir çiçeğin tomurcuklandığını görmek duygusundaydık..
Ve gelinciklerin rüzgarla dalgalandığını ve
güzelliğini yaşamın..
Unutuluş çağındayız;
Yaşam, giderek fire veriyor..Ne kadar göğe yakın
durursak o kadar iyi..
Sessizce, yüreğimizden dokunalım bir birimize..
Sevginize, size verilmiş olanlara, zevklerinize
sahip çıkmak, bunları göğsünüzü gere gere dile
getirip yaşamaktır; başka hiçbir şeyden mahrum
kalmamak için saklayarak, hesaplar yaparak,
herkesi birbirine karşı, herşeyi kendinize uygun
kullanarak, tek bir şeyi yitirmeyi göze almadan, uygun
zamanı kollayarak, ve yaptıklarınızı zekanızın ürünü
sayıp şımararak devam etmek yolunuza; adınızı,
benliğinizi parlatsa da ruhunuzu karartır..
Bilmelisin ki bu son sözlerimdir, çünkü zaman
bir uzama dönüştükçe ’beklemek’ yerine
anılar anılar ise geriye kırık bir tebessüm bırakır..
Ve asla onarılamayacak kırıklardr bunlar..
Bu yüzden ellerim yeni şeylere uzanıyor..
Senin de ellerin güzele, yeniye değmesi umudu ile..
Biz ikimiz tarihe düşen yalnızlığı örtmek için verilmiş
İki isimiz..İki uyumlu isim hepsi bu..
Cumartesigüncesi..19..D.G
YORUMLAR
Sevgili doğan;
kırgınlığı uğurlama öykün diye adlandirabilecegim bu yazı aslında bizlerin hayata yüklediği tüm anlamların bir teferruatı gibi.Bir yazında acıyi susmanın bir yolu olmalı diyordun ya ,işte bazen her şeyden vazgecerek yaparsin bunu.vazgectigin anlamaya çalıştıkların tüm olasılıkları olmazsa olmalarının ,hesapların ,hep gidene iyi niyet besler bilirsin ki susarak var olmak acınin oykusunden gecer..
aciyi sustukça dilsizlesir yürek...
seni okumak ,bir öykünün yüreğinde uyumak gibi hep...
sevgilerimle.
Doğan Güneş
kendimi Koray dostum..
Doğan Güneş
hiddetlendin:)..Bu durum benim açımdan oldukça mutluluk verici zira
başıma bir çorap örecek olan varsa senin gazabına uğrayacak demektir.)..
'Vazgeçmek' üzerine şunu söyleyebilirim Deniz dostum, burda
vazgeçmeyi umutlardan, düşlerden ve ya gelecek beklentisinden
olmadığını bilmeni isterim..
Mektubu iki kişilik olarak düşündüğümüzde bir taraftan
vazgeçme sözkonudu..Tabi bu bir tercihte değil, aksine
istemsiz bir zorunluluk, duygusal bir kopuşmanın önlenemeyen
vazgeçişidir..Çok açık ve kesin ifadelerden kaçındığımı
fark etmişsindir bu anlamda umarım anlatabilmişimdir:)..
Sevgiler..
deniz-ce
Senin buna yorumunsa, benim iyimserliğimin seninkine dövüleceği algısı yarattı ki asla kabul etmiyorum!
:)
Sanki sahaflardan eski bir kitap aldım ve eve geldiğimde içinde bir mektup bulmuş gibi oldum.
Sanki yazılanı tanıyacakmışım ve bu mektubu usulca cebine koyacağım..
Öyle bir his. Sanki..
Doğan Güneş
En çok bu yüzden hislerini hep sevdim..
''Dedim,bir rüzgarın adresini biliyorum.
Dedim, gidelim mi?''
Uzun zaman önce okuduğum bir dergiden aklımda kalan sözlerdi bunlar Doğan.
Rüzgarın adresini düşündüm sonra,varılacak yeri olabilir miydi insanın?
Şuraya aktardığım birkaç dizenin ardına düşen o yolcunun arayışını anımsatıyorsun bana sen ve
yazdıkların.
''Kurtarmak için kayıp ruhunu şehrin
gizli,viran bir kapıdan giriyor,
erguvan kapısından,
başında erguvan tacı,
erguvan giyinmiş,
yaraları erguvan...'
Rüzgarın sesini yine de dinlemeli insan,
rüzgarın adresini bilmeli.
Belki de o yolcunun dediği gibi:
''Neyi aradığımızın cevabı, vardığımız noktada bulduğumuz şeydir.''
Kim bilir..
Çokça sevgilerimle Doğan..
Doğan Güneş
Şu son sözler ne kadar doğru pek emin değilim açıkçası.
Neyi aradığımız zaten başlı başına bir sorunlar sislsilesi iken
vardığımız hangi nokta aradığımız şey olabilir ki..
Bu konuya benzer şeyleri çok konuştuk seninle ve doğal
olarak seninde böyle düşündüğün üzerinden hareketle böyle
gelişigüzel konuşuyorum..Hem sen hep öğütlersin bana
gelişigüzel konuşmalar için, öyle değil mi:)..
Bu yüzden son noktada 'Kim bilir' diyerek ucunu açık bırakıyorsun
az değilsin:)..
Sevgilerimle Hena..
Aklıma Özdemir Erdoğan'ın 'Sevdim seni bir kere' şarkısı geldi Sevgili Doğan. Belki de cesaret edemeyenler kalıyor, edenlerse gidiyor. İç dünyamızın güzelliği dahi bazen arkamızdan planlar yapıyor, kaderin ağlarını örmesi gibi ve maalesef her güzel şey el ele tutuşamıyor. Sırrına erişebildiğimiz şeylerin çözümü ellerimizde eğer istersek. Bazı şeylerse ikilemlere dönüşebiliyor, zaten hayatın kendisi de bir yap boz oyunu değil mi. Düşünüyorum da her sevgi zamanın yalnızlığını örtebilir sahici olduğu müddetçe. Her son başlangıç değil ve her başlangıç son değil ve insan değişime gebe. Saklımız olan değerli anılar varsa eğer, özlem zamanla tebessüme dönüşebilir dudaklarımızda.
Kutlarım bu güzel paylaşımın için.
Sevgi ve selamlar.
Doğan Güneş
S Beckett 'Şu dünyada mutsuzluktan daha şamatalı başka bir hikaye
olamaz' diyor..
Söylediklerimizle söylemek istediklerimiz birbirini
tutmuyor çoğunlukla ve anlamlardaki bu 'tuhaflık'
ilişkileri bozmaktan, zorlaştırıcı olmaktan
başka işe yaramıyor..
Çünkü anlamları değiştirdik biz, böyle olunca
yazdıklarımızda kelimelere yabancılaştık ve söyleyeceklerimizde
hislerimizi kaybettik..
Anlamları incittik, sözcüklerimizi ve ruhumuzu incittik..
Odalar dolusu şiirler ve düşlerimizden başka bir şey kalmadı
elkerimizde..
Belki de bu yüzden olmayacağını bildiğimiz şeyleri mi bekliyoruz hep..
Hiç gelmeyecek Godot'yu bekler gibi..
İlginçtir, yine de zamana teslim olmuyoruz..Zamana teslim olmamak
bir ısrar işidir, peki içtenlik?..
Koynumuzdaki içtenlik, ayışığında bir kelebek olmak gibi..
Yaşamak ve sevinç hüzünden daha fazla cesaret gerektiriyor sanırım..
Sevgiler..
Doğan Güneş
sırt sırta veriyoruz sevgili Oya Gedik..
Sevgiler..