- 673 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ZENGİN DİLENCİ
ZENGİN DİLENCİ(LER)
* 10000 kûla söz verir/ler
* 1000’lerce proje üretirler
* 100 kişiden de borç alır/lar
* 10 insanı açık açık dolandırır/lar
* Neden? Sadece 1 işi tutturabilmek için...
Sahtekârlık mahalle camileri yapma olimpiyatları (yarışması) çılgınlığı ile başladı. 5 cami parası toplandı ama yetmedi! 4 apartıman dikti yönetimdekiler (her biri 5-10 kez Haac’a/Umre’ye giden (h)acı amcalardı) yine yetmedi. Camiyi yaptılar ama Kur’an Kursuda yapacağız dediler, daha fazla yardım topladılar, cemaatleri arttıkça gelirleri arttı, hele bir de gurbetçi komşular yıllık izne geldilerse, 100 Yuroları 100 dolarları bile beğenmez oldular.
Ne okul yetersizliği, ne kütüphane olmaması umurlarında değildi, varsa yoksa dertleri şuydu, “bizim caminin minaresi tüm mahallelerden uzun olmalı” Neden ama? O zaman cemaat artar, bağış artar. “Süsü daha iyi olmalıydı” Neden ama? Eee malûm sebepler.
- Spor tesisleri yokmuş mahallede? Olsun onların çocukluğunda da yoktu ki, n’olmuş yani?
- Kültü merkezi yokmuş? Aman canım ne kültürü, cami cemaat kültürü neyinize yetmiyor?
- Kütüphane’de yokmuş? E olsun şehir merkezinde var, hem kim okur ki memlekette?
- Atölye, kooperatifte yok ama? Bırak Allah’ını seversen gomünist işler onlar!
- Sokakta evsizler var, çocuklar var? Yalan biz hiç gör(e)medik ki…
- Sokak hayvanları aç geziyor! Allar verir rızıklarını…
- Ama san’at! Gavûr işi, töbe töbe.
- Ya felsefe! Külliyen haram…
Camiler kuruldu, minareler yarıştı, aşevleri açıldı ama 1 ay bile işletilemedi! Neden? Ayın ilk haftası paralar bitiverdi, ay sonu nasıl gelecek? Gelmez! Başkan 5. Kez Hacc’a, yardımcıları da 10. Sefer Umrelere gitti, olsun, sevapmış! Sonra klimalar da takıldı, elektrik beleş nasılsa, bozuk muslukları onarmak gelmedi akıllarına, nasılsa su da bedavaydı! Günahı vebâli gelmedi akıllarına.
Cami gösterişli ama cemaati zayıf, 2-3 saf olsa razı olacak imam ama 1 saf bile dolmaz oldu.
Çok geçmez buralara cemaatler, tarikatlar, örgütler el atar hemen, Kur’an Kursu yatılı olur, kızlar ayrı erkekler ayrı, çok şükür. Ama dayak atılır, gizlenir, taciz, tecavüz olsa hemen saklanır. Şikâyetçi olan aileler de bir bir tehdit edilir, satın alınır, illâ susturulur.
Bağışlar artar, kapıdaki arabalar coğalır, önce sadece “yürüsün” diye 10 bin liralık bir araba ile başlar macera, sonra 100 binlik arabalar beğenilmez olur. Bi’de şeyhi, hocaefendisi olur semtin ki ona zırhlı milyon liralık arabalardan alınır, iftihar edilir. İhvan, mürid, yandaş, çete elemanı artar artar. Eee para artınca itibarda artar, siyasîler ayaklarına gelirler, caminin yanına dergâhlar kurulur, külliye oluverir sonra.
Artık medyada saygılıdır, şirketler kurulur, önce market/ler açılır, sonra çiftlikler, kurbanlar toplanır, Ramazan’da para basar cemaat/ler! Kurbanda attığımız kelleleri bile toplar, yüz etinden yağlı / ucuz kıyma yapıp, bol baharat ile sucuk ederler de (ucuz malları) “sevabına” kaliteli sucuk fiyatından satarlar müntesiplerine.
Şimdi bir tek “biad” eden/ler rahat eder, “nereden geliyor bu değirmen(ler)in suyu?” diye soranı “kâfirden” beter ederler, ezerler, üzerler, kovarlar, işinden / ekmeğinden ederler. Ailesinden birini ele geçirirlerse, bir de aralarını bozarlar, değil mahalleyi, memleketi dar ederler.
Onlar hep haklıdır, nerede kaçak göçek, mesleksiz, işe yaramaz, câhil, arsız, hırsız varsa cem ederler, yeter ki kazan dolsun, taşsın ama dökülmesin! Kazan kazan üstüne kurarlar, ocaklarda kaynatırlar, nice yiğidi güzeli perişan ederler. Kimselerin yüzü gül(e)mez artık. Cennet vaad ede ede cehenneme çevirirler hayatı.
İlk oğulları isyan eder, sonra gelinleri damatları, fırsatını bulan –nasılsa para çok artık- Avrupa’da Amerika’da alır soluğu, soranlara “tahsile gitti” derler. Sakallar kesilir, cübbeler kot pantolonla, çarşaflar mini etekle yer değiştirir. Artık hacı yağı gider Paris parfümleri sürünürler. Memleketi beğenmezler, insanından haz etmezler, yabancı dilde öğrenince ohh! Yerleşirler elin yurduna. Yazdan yaza tekneleriyle gelirler Ege kıyılarına.
* * * * * * *
Bu arada içlerinde yetişmiş nice abiler ablalar vardır. Büyümüşlerdir, en güçlü en heyecanlı gençlik yıllarını 20-30 sene vermişler, tüm enerjilerini harcamışlardır. Önce dergi, gazete, sonra radyo, televizyon kurmuşlar, yıllarca gece gündüz yayın yapmışlardır. Tiyatro müzik beceremezler, film işini de öğrenemezler ama olsun. Cemaatleri için liderlerinin (pîr / şeyh / dede) destûru ile ne eserler yazmışlardır, şimdi ellerinde her kitaptan 3-5000 baskı, evin bi’odasında tepeleme durur. Satılmazda. Liderleri ne sebeptendir bilinmez tutuklanmış, menfaat toplulukları “iftiraya” uğramış! Saltanat yıkılmış, herkes yaralı savrulmuştur memleketin dört bir yanına.
İşte bunlardan bir tanesi bir gün “Falan – Filan Holding” diye çalar kapınızı. 1 Saat otursanız 100 senelik maceralar dinlersiniz, kimleri tanırlar kimleri, ne işler, ne şirketler hatta ne büyük projelerden bahsederler ama! Yüz dolar borç bulacak kredileri yoktur artık.
Sana da proje anlatırlar, ortaklık/lar teklif ederler, “getir on bini al 1500’ü seni olsun” derler. Aman ne götür ne de al. Uzak dur be insan. Deden baban yandı, ninen annen kandı, tamama yeter. Sen de artık kanma, yanma…
3 Ekim 2019 – İstanbul
Kıssahân Muharremali
* * * * * * * * * * * *
- Sahi İboteles sizin mahallede de var mı böyle zengin dilenci/ler?
- Yok abicim biz dövdük, kovduk alayını...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.