- 342 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Göçebe
Yaşlandıkça uslaniyor insan.tarifsizduygular içindeyim nedenini bilmediğim. Bazen içimdeki çocukla,bilye oynayıp uçurtmalar uçuruyorum, bazen sebebsiz yere salya sümük ağlıyorum. Geceleri uyuyamıyorum uyandığımda terler içinde boğuluyorum komşular menopoz belirtileri diyorlar. Geçmişe özlem duymakla meşgulüm bu aralar. En çokta çocukluğumu özlüyorum. Genelde dedemlerde kalırdım. O zamanlar Yörüktü dedemler. Torosların el değmemiş zirvelerinden mevsim, mevsim Akdeniz’in kıyılarına kadar göçer konarlardi. Yazları bambaşka olurdu. Menzilimiz kekik kokulu dağlar evimiz deve sırtındaki kıl çadırlardı. Benim oyuncaklarım körpe kuzular, çilli horoz, üç beş köpek, onlarca keçi koyundu. Sabahları ardıç odununun kozlerinde kızaran bazlama kokusu dedemle beni yan çadıra yani mutfağa davet ederdi. Elimdeki yağlı bazlamayı yüksek bir kayanın üzerinde yerken güneşin doğmasını beklerdim. Uykulu güneş esneyerek günaydın küçük yörük derdi. Akşamları lambada titreyen alevin ışığında teyzelerim kaviçe işlerken pilli radyodan tiyatro dinlerdi hu. Bense olmayan kapının gökyüzüne açılan perdesinde ki yıldız parkında sörf yapardım. Ebemse (anneane) yatın artık Sabah oldu kızlar diye tuttururdu. Büyüdükte ne oldu anne? Ayrılık ölümden beter, sevdiklerim neden kefensiz gezer anne? Üç evladıma hem anne hem baba olmaktan yoruldum Anne. Erkekleşen beynimle , zayıf kalan bedenim bile çatışıyor anne. Artık bütün duygularım , korkularım, sevinçlerim göçebe anne. Omzunda huzur bulduğum o. Kollar şimdi hangi yabancıyı sarar anne. İnsan duygularını boşarmı , hepsini beş talak boşadım anne. Azrail ile kolkola gezip, gezip ölmemekten yoruldum Anne. Çaresizlikten yanıp,yanıp sönmekten yoruldum, ey annem ,anacuğum küllerimi Toroslardan aşağı savur şimdi