- 482 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
İMANIN MEYVESİ: SABIR
Sabır; imanla yoğrulmuş bir yüreğin yegâne vasıflarından biridir. Sabrın makbul olanı da, gücünü Hak’tan almak suretiyle ulaşılmış olmasıdır. Yoksa nefsi palazlandırmaktan öteye geçmeyen, insanı benlik ve ücuba sürükleyen bir güç gösterisinden başkası değildir. Hz. Âdem’den başlayıp Hz. Yakup, Hz. Musa Hz. İsa ve son peygamber Hz. Muhammed (sav)’e kadar bütün peygamberlerin mücadelelerindeki sabır her zaman bizlere rehber olmuştur. İmanî bir vasıf olunca da en güzel tezahürünü Allah Resûl’ünün sabırlı hayatında seyrederiz. Hz. Peygamber’in Mekke ve Medine dönemindeki sabrı bizim sabır kaynağımızdır.
Hz. Peygamber’in saadet devrinde sabrın sayısız misali vardır. Allah Resûlü’nün emsalsiz örnek hayatının aydınlattığı her devirde Hakk’a dayanan, her daim Hakk’ın yanında olan, Hakk’ı tutup kaldıran yiğitler var olmuştur. Sahabilerin sabrı yolumuzu aydınlatmıştır. Tarihin en şanlı sayfalarının mührüdür onlar. Fatihler, Yavuzlar, Süleymanlar, Sütçü imamlar, Akifler, Çanakkale’de destan yazan ecdadımız ve nihayet 15 Temmuz gecesinin kahramanları… Hepsi de imanla yoğrulmuş yüreklerindeki cesaretle yürüyüp sabırla direnmişlerdir…
Bizi İstikbâle taşıyacak olanlar da bu minval üzere yetişen nesillerdir elbet… İşte onlardan; Celaleddin Ökden, Veyiszade hocaların, Şıkzade Ahmed Efendilerin ihlasla tohum atıp suladığı İmam Hatip toprağında filizlenen bir fidandır Mehmet Zahid Çeliksu. Beşkardeşin en küçüğü olan Mehmet Zahid Çeliksu, ilk terbiyesini ve eğitimini anne babasından almıştır. Sabrın basamaklarını aile içinde yudumlayarak yoluna devam etmiştir. İsmini taşıdığı gönüller sultanı Peygamberimiz (sav) siret ve suretinden nasiplenmiş bir delikanlıdır o. Gözlerinin karasında Mü’min şahsiyetin vakarını gördüğüm kıymetli bir öğrencimdir.
Mehmet Zahid Çeliksu liyakat ehli olduğu her alanda vazife şuuruna sahip; “Kim var?” denildiğinde sağına soluna bakmadan “Ben varım” diyebilen, elini taşın altına koyan, nihayetinde de sorumluluklarını muvaffakiyetle neticelendiren sabır timsali bir gençtir. Elde ettiği muvaffakiyetlerin onu şımartmasına asla müsaade etmez. Duruşunu bozmaz. Programlarda Kur’an-ı Kerim, şiir okuması ve tiyatroda rolüyle de bütünleşmiş bir oyuncudur o. Okulumuzda gerçekleştirilen bilimsel proje çalışmalarının içinde başarıyla yer alır. Derslerindeki başarısı edebiyle birleşince iftihar listesinin ilk sıralarında bulunması da zaruridir elbette. Velhasıl Mehmet Akif’in “Asım’ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek“ diye ifade ettiği ideal gençliğin vasıflarını taşıyan sabırlı bir delikanlıdır. Rabbim bu hal üzere daim eylesin.
Şunu ifade etmek isterim ki; tutkuların, tüketimin insanları esir aldığı ve her geçen gün çarklarında tükettiği şu dünya şartlarında o sabırla yoluna yürüdü hem de bıkmadan usanmadan. O ilk sabrını İmam Hatip Ortaokuluna kaydolarak gösterdi. İmam Hatip Ortaokulunda okumak başarılı olmak sabır işiydi. Gencecik yaşına rağmen Din Öğretimi Genel Müdürlüğümüzün düzenlemiş olduğu 2017 Yılı Uluslararası 8. Arapça Yarışmaları Arapça şiir okuma kategorisinde Türkiye birincisi olmuş; yine 2018 Yılı Uluslararası 9. Arapça yarışmaları Arapça Metin Canlandırmada kategorisinde Türkiye ikinci olmuş bir grubun elamanı olarak kendini ülkemize tanıttı. O bununla da yetinmeyerek 6. sınıfta bir yıl boyunca hafızlık eğitimi için ayrıldı. 7. sınıfta okulumuza hafız bir öğrenci olarak dönecektir inşallah. Hafızlık sabır işidir. O şuna inanmıştı; bu ülkede artık hafız doktorlar, mühendisler, hâkimler, savcılar, avukatlar, öğretmenler vb. olacağını ispatlayacaktı. Bu yolda da sabırla yürümesi gerekiyordu. Onun bu ilim yolunda attığı her adımın ucunda sabır vardır, metanet vardır. Diyanetin yatılı Kur’an kursunda sabırla hafızlık eğitimi tamamlamaya çalışacaktır. Gencecik bir öğrencinin sıcacık anne kucağı varken yatılı olarak hafızlık yapmaya çalışması gerçekten sabır işidir. Onun bunu başaracağına yürekten inanıyorum. O, bu ilimleri tahsil etmek için sabırla yoğrulmaya adanmış bir genç olarak çıkar karşımıza. Ufkumuzda Mehmet Zahid Çeliksu ve onun gibi daha niceleri görünüyorsa istiklâlimizi istikbâle taşıyacak bir nesil yetişiyor demektir. Umudum cuşa geldi ve hissiyatım üstad Necip Fazıl’ın şu mısralarını haykırmakta:
“Mehmet’im sevinin başlar yüksekte
Ölsek de sevinin, eve dönsek de…
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte,
Yarın elbet bizim elbet bizimdir,
Gün doğmuş gün batmış ebed bizimdir!”
Rabim bizlere de istikbâle sabırla yürüyen imanlı neslin mimarları olmayı nasip eylesin…
29.05.2017
Yozgat
YORUMLAR
Sabrın meyvesi...bu dünyada resmedilen her g/örüntü ve muhtevası illa ki sabır.
Çelişki yüklü insanlar nihayetinde kendimizle uzlaşmak adına çabalarken nihayetinde vakıf olmak gerçeklere lakin bir ortak nokta bulamadığımızda dünya ile...elbette haiz olduğumuz o sonsuzluk hissi ve Rabbin yüreklerden taşan sevgisi.
Sevgiden ibaret benlikler nasıl oluyor da en uçta birbirine zulmetmeyi ön görüyor?
Sabır illa ki sabır.
Sevgi gibi.
İnanç gibi.
Ta ki gözlerimizdeki perde inip kucakladığımızda tüm dünyayı ve elbette çok geç her şey için lakin henüz hikayemiz yeni başladı.
Saygılarımla değerli hocam.
Var olunuz.