BİR KADIN OLARAK BEN BURADAYIM, SEN NEREDESİN?
Anayasanın Başlangıç bölümünde de; “her Türk yurttaşının temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak; hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu”, kabul edilmiştir.
Burada anlaşılmayan bir şey yoksa işlediğiniz suçlardan mes’ulsünüz!
Eğer hala bilmeyenler varsa aşağıdaki yazılanları okusun. Bir vatandaş olarak herkesin kendi ülkesinin medeni hukukunu bilmek ve ona göre davranmak zorunluluğu vardır. Eğer ki yasalarda açıkça yazılmış olmasına rağmen bu yasa maddelerine aykırı beyanda bulunan, okuyanları veya dinleyenleri hatalı ve yanlış bilgilendirme yaparak yasa dışı bir fikre çekecek olan olursa bu kişi, kurum ya da kuruluş olsun hiç fark etmez, bu ülkede yaşayan her vatandaşın, şikayet etme, dava açma , suç duyurusunda bulunma hakkı vardır. Bu tip yıpratıcı ve cinsiyet odaklı aşağılayıcı ifadelerin yer aldığı yasalara aykırı metinlerin veya söylemlerin herhangi bir şekilde ifade edilmesine izin veren kurum, kuruluş veya İnternet siteleri de aynı şekilde suçludur.
Medeni Kanun bu ülkede 17 Şubat 1926 tarihinde kabul edilmiştir. Medeni kanuna göre kadın-erkek eşit yurttaşlardır. Demokratik ve laik Türkiye Cunmhuriyeti’nde toplum önünde kadın ve erkek eşit şekilde tüm anayasal haklardan yararlanma hakkına sahiptir. Özellikle Aile Hukuku kurallarıyla, o tarihe kadar geçerli olan erkeğin çok eşliliği ve tek taraflı “boş ol” demesiyle boşanabilmesi kaldırıldı. Tek eşlilik, resmi nikah zorunlu hale getirildi; kadınlar yasada yazılı nedenlerle ve mahkeme kararıyla erkeklerle eşit olarak boşanma hakkına ve velayet hakkına sahip oldular. Erkek çocuğa iki pay verilirken kız çocuğa mirastan bir pay verilmesi yerine, kız ve erkek çocukların mirastan eşit pay alması kabul edildi.
1924 Eğitim Birliği (Tevhid-i Tedrisat) Kanunu kabul edildi. Laik eğitim sisteminin kabulü ile kız ve erkek çocuklar eşit koşullarda eğitim görmeye başladılar.
1928 Harf devrimi yapıldı. Arap harfleri terk edildi, yerine Türk harflerinin kabul edilmesi hem “okuma yazma” kolaylığı sağladı, hem de Batı kültürüyle bütünleşmede köprü oluşturdu.
1930 Kadınlar belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını elde ettiler.
1933 Kadınlar muhtarlık seçimlerinde (yerel yönetimlerin en küçük biriminde) seçme ve seçilme hakkını elde ettiler.
1934 yılında Anayasa’da yapılan değişiklikle kadınlar milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını elde ettiler.
1924 Anayasasının 10. ve 11. maddelerinde 5 Aralık 1934 tarihinde yapılan değişiklik kadın erkek eşitliğini yaşama geçirmedeki kararlılığı göstermektedir.
1924 Anayasası 10. maddesinde yer alan “Onsekiz yaşını ikmal eden her erkek Türk, mebusan intihabına iştirak etmek hakkını haizdir” hükmü; 5 Aralık 1934 tarih ve 2599 sayılı Kanunla “Yirmi iki yaşını bitiren kadın, erkek her Türk mebus seçmek hakkını haizdir” şeklinde değiştirildi.
Yine sadece erkeklere tanınan seçilme hakkının yer aldığı 11. madde; 5 Aralık 1934 tarihinde yapılan Anayasa değişikliğiyle otuz yaşını bitiren kadınların da mebus seçilebileceği kabul edildi.
Burada ayrıntılı olarak CEDAW hükümlerinden ve tarihsel gelişiminden de bahsetmek isterdim.Ancak o kadar az okuyan bir toplumuz ki buradaki kısmen uzun yazıların bile es geçildiğini görüyoruz. İşte sanırım özellikle bu sebeple girdiğimiz bir internet sitesinde bile açıkça aşağılanıp hor görüldüğümüz halde hala gidip şiir okuyup beğeniyor, özellikle kadın üyeler olarak tepkisiz ve etkisiz kalmaya devam ediyoruz.
Dünya çalışma hayatındaki kadına daha iyi hangi koşulları sağlarızı konuşurken biz burada hala erkek cinsini çok eşli nasıl yaparız ve bunu hangi maske ile meşrulaştırırızı konuşmaya devam ediyoruz. Bu tür mide bulandırıcı yazılara hiç tepki vermemek geleceğimizi, özellikle de çocuklarımızın geleceğini çöpe atmak anlamına gelir. Neden bunun farkında değilsiniz? Beyinlerimize bu yazılarla erişip böyle bir şeyin normalleştirilmeye çalışılmasına nasıl izin veriyorsunuz?
Mustafa Kemal Atatürk’ün daha Dünyada konuşulmaya yeni başlanan, bana verdiği hak ve özgürlükleri bir şekilde ihlal etmeye kalkanı, buna göz yumanı, izin vereni görmezden gelirsem ben de suçlu olurum. Bundan sonra site içinde yazılmış olan, Anayasaya aykırı, kadın haklarını inciten, aşağılayan metinleri, hiç bir uyarıda bulunmadan savcılığa bildireceğim.
Deniz...
YORUMLAR
Önce Ahlaksızız!
Ahlakın yerel olduğu yerde, etik evrenseldir....
Çünkü etik yapan bireyin sadece ahlaki kuralları hayatına sokmakla kalmaz, onların hesabını akli bir düzeyde tartışarak, sorgulayarak, temellendirerek verir. Toplumun değerlerini tartışıp içselleştirirken asıl belirleyici olanın insan olmak olduğunu öğrenir.
Öncelikle çocukları her tartışmadan ve çirkinliklerden uzak tutarak söylüyorum. A veya B kişisi olduğu, hangi dine mensup olduğu, hangi cinsiyetten olduğu önemli değil. Kim olursa olsun hakaret edilmesini önce fıtratım, sonra vicdanım kabul etmez. Ama bunların kabul etmemesi maalesef insanımızda kabul görmüyor. O yüzden toplum töre, örf ve ananelerle dizginlenmeye çalışılmıştır. Bunlar yetmemiş 4 büyük kitap inmiş. Bunları maalesef iyi anlamamış olmalıyız ki bu sefer kanunlar çıkardık. Zaten tüm bunlara rağmen hâlâ başına buyruk davranan. Ona buna hakaret eden. Toplumsal değerlerimizi yerle yeksan etmeye çalışanlara her ne kadar kanunlara olan güvenimi yitirmiş olsam da T.C Kanunları elbette gerekenleri yapacaktır.
Adam Hz. Peygambere hakaret eder. Etme arkadaş dersin. İfade özgürlüğü diye cevap alırsın. Bu sefer tüm site ateist olur. Dinci site olur.
Diğeri Atatürk'e hakaret eder. Etme dersin ifade özgürlüğü der. Vay sen Atatürkçüsün vay sen Atatürk düşmanısın diye sitedeki herkes laf yer.
Falanca kişi sevmese de bu ülkenin başındaki insana hakaret eder. Sırf siyasi görüşü yüzünden binlerce laf sayar. O benim düşüncem der. Seni bir anda o kişiyle aynı siyasi düşüncenin içinde olmasan da sokmaya çalışır. Çünkü kendisine göre hakaret etmesi her zaman haklı sebeplere dayanır. Ve senden bu hakarete destek bekler.
O yüzden herkes herkese her anlamda SAYGILI OLMAK ZORUNDA! Kimse kimsenin değerlerini, inancını incitmemeli. Hele ki göz bebeği çocuklarımıza kimsenin o pis bakışlarına maruz kalmaması gerekir. İnanır mısınız artık sokakta bir çocuk görüp başını okşamaktan, sevmekten korkuyorum. Yarın öbür gün bu çocuğun başına bir bela gelirse benden bilirler diye. Otobüste şirinlik yapıp güldürdüğüm çocuklar geliyor aklıma. Şimdiler de ise bu imkansız. Hele bi yapın. Sen neden baktın ulan! çocuğuma diye yersin yumruğu. Ama haklı! Şimdilerde erkek/kız demeden çocukların kaçırılması vs inanın uykularımı kaçırıyor. Bazen deprem hepimizi silse süpürse toprak tükürür diye içimden geçmiyor değil. O yüzden ne yaparsak yapalım. Caydırıcılığı olmadığı sürece istersek ömrü boyunca hapse atalım boş. Adam 20 yıl hapse giriyor. Çıktığı ilk saatte yine hırsızlık yapıyor. Al sana kanun. Al sana hapis. Hani nerede caydırıcılık?
Biz genelde ülke gündemi ile meşgul oluyoruz. Bu durum sadece ülkemize has durum değil. Maalesef dünyanın her yerinde böyle. Bana göre insanlığın baştan sona sıfırlanması. Yeni bir düzenle Adem ile Havva yeniden dünyaya şekil vermeli. Yoksa gerisi boş.