- 593 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
YAHU VALLAHİ DEPREM OLDU.
26.09.2019 Perşembe Saat 12.59
Telefonum çalıyor. Arayan bayan arkadaşlarımdan biri ama hacı olanı değil. Eczacı olan...
-Aloooo. Hocam bir şey soracaktım size
-Buyurun arkadaşım. Sorun. İnşallah bildiğim bir konudur soracağınız şey.
-Bilirsiniz, bilirsiniz. Şiirle ilgili
Gelse o şûh meclise nâz ü tegâfül eylese
Reng-i hicâbı gülşen-i meclîsi gülgül eylese
Ta’n-geri riyâz-ı hûld olur idi vücûh ile
Âşık-ı zârı gülşen-i vaslına bülbül eylese
Dörtlüğünden sonra şarkının nakarat bölümü olan ‘’ Tir ye lel le le le/ le le le/ le le le le lel/ li kısmı aruzun hangi ölçüsüyle yazılmıştır acaba?
-Yani siz şimdi o dörtlüğün hangi aruz kalıbıyla yazıldığını ve hatta manasını biliyorsunuz ama nakaratın hangi aruz ölçüsüyle yazıldığını mı bilmiyorsunuz?
-Aynen öyle öyle hocam. Nakaratın kalıbı ne?
Yahu hoca olmak da kötü. Millet aklına gelen her şeyi soruyor. Şimdi ‘’ Bilmiyorum’’ Desem olmayacak, beni cahil sanacak. Biliyorum desem ve bir şey uydursam yalan olacak. N’aapsam ki?
-Bakın arkadaşım. Nakaratlarda kalıp aranmaz.
-Emin misiniz hocam?
-Kalıbımı basarım ki kalıp olmaz nakaratta.
-Hocam ! Cevabınız çelişkili oldu. Hem ‘’ Kalıbımı basarım.’’ Diyorsunuz, hem ‘’Kalıp olmaz...’’ Kalıbınızı bastığınıza göre mutlaka bir kalıbı olur değil mi? Bu durumda nasıl kalıbı olmaz diyebiliriz ki?
-Hırrrrrr.
-I ıh.. Hırrr diye bir aruz kalıbı yok bence. Bu başka bir kalıp olmalı.
-Yahu yok zaten. Hırr diye bir kalıp yok.
-Eee, o zaman neden Hırrr diyorsunuz?
-Ben düşünürken ara sıra böyle radyatör su kaynatır da, onun sesi bu Hırrrr.
-Ben aslında bu soruyu hacı arkadaşımıza da sordum.
-Eee o ne dedi?
-O daha acayip bir cevap verdi hocam. Dedi ki ‘’ Şiir bu, elbise ya da ayakkabı mı ki kalıbı olsun ayol’’
-Ah ahhh sorma çoook yaşlandı. Aslında şiiri o hepimizden iyi bilir ama bayağı dağıldı maalesef. Yaşlılık zor tabii ki. Eee sonra?
-Sonra biraz daha ısrar edince hatırladı ve dedi ki ‘’ Bu nakaratın kalıbı ‘’ Mef ü lü/ me fa i lü/ me fa i lü/ lü lü lü...’’
-Bak ben demedim mi o bilir diye. Nakaratı dikkatlice inceleyince ben de gördüm. O tir ye le le kısmında kalıp ‘’Mef ü lü/ me fa i lü/ me fa i lü/ lü lü lü...’’ olacak.Yani kesinlikle o...
-Çok teşekkürler hocam. Sizler olmasanız edebiyat dünyamız öksüz ve yetim kalacak. Sakın ölmeyin olur mu?
-Olur olur. Neden olmasın. Gerçi hacı arkadaşımızın gözü toprağa bakıyor ama...
-Niçin?
-Ne niçin?
-Hacı arkadaşımız niçin toprağa bakıyor?
-Hepimiz topraktan geldik ve toprak olacağız ya o sebeple.
-Evet yaaa. Ben hep merak ederim ne tür bir toprak olacağım diye. Killi mi, kumlu mu, yoksa kireçli mi?
-Neticede hepimiz kara toprak olacağız değil mi? Cinsi önemli olmasa gerek.
-Hocam, toprak kara değildir aslında. Onun rengi hâkîdir.
Evet, bu minval üzere konuşuyoruz.
Saat 13. 58
-Hocam şimdi düşünüyorum da Allah gecinden versin siz ya da hacı arkadaşımız terk-ü alem-i a’yal eyleyerek dar-ü fenâdan, dar-ül bekâya avdet edecek olursanız edebiyat dünyasında ne olur?
-Ne olacak arkadaşım. Deprem olur depremmm.
SAAT 13.59
-Aman Allah’ım deprem oluyor.
-Hocam! Siz konuştuğunuza göre? Aman ya Rabbim ! Hacı arkadaşımızı mı yitirdik yoksa?
-Yahu deprem oluyor depremmmm.
-Ühüüüüüüü ühüüüüüü. Gitti benim nur yüzlü arkadaşım ühüüüüü.
-Yahu giden, eden yok. Daha doğrusu bilmiyorum. Ama şu anda deprem oluyor İstanbul’da.
-Bildiğimiz deprem mi?
-Depremi nasıl bilirsiniz bilmiyorum ama şu anda İstanbul’da deprem oldu. Hacı arkadaşımız da face bookta yazmış ‘’Aman Ya Rabbim ! Fena Sallandık saat 14.00 de ‘’ Diye
-Lunaparkta mıymış?
-Anlamadım. Ne lunaparkı?
-Sallanmış ya
-Arkadaşım ! Anlatamıyorum galiba. Deprem oldu şu anda.
-Ee siz hayatta olduğunuza göre, hacı arkadaşımız da hayatta olduğuna göre Edebiyat dünyasından kim öldü?
-Ya, taktın edebiyat dünyasına. Yer sarsıntısı oldu arkadaşım.
-Ay inanmıyorum.
-Vallahi, billahi, iki gözüm önüme aksın ki deprem oldu.
-Amanınnn. Hemen dışarı çıkayım ben.
-Sen niye dışarı çıkıyorsun ki? Taa Rize’desin.
-Belli mi olur hocam. Fay bu? Kırıla kırıla buraya kadar uzanır. Bu fay kısmının fayına, huyuna,suyuna güven olmaz.
Bir taraftan arkadaşa cevap verirken, bir taraftan da yatmakta olan oğlum ve torunumu uyandırmak için yattıkları odaya doğru hareket etmiştim ki baktım oğlum uyanmış, iki yaşındaki torunum da şaşkın bakışlarla onun kucağında.
-Oğlum ! Depreme mi uyandın? Allah’tan çok kısa sürdü.
-Baba ! Sen de fark ettin mi?
-Fark ettim.
-Sen de fark ettiğine göre çok şiddetli olmalı bu deprem. Kim bilir kaçlıktı?
Oğlum haklıydı. Salı günkü 4.6 şiddetindeki depremi hiç hissetmemiştim ama bu seferki kendisini bana bile hissettirmişti.Ben hissettiğime göre de ölçeği bayağı büyük olmalıydı.
Arkadaşım ‘’ Çok geçmiş olsun Hocam. Allah beterinden korusun ‘’Diye dua ettikten sonra telefon görüşmesini bitirdik. Bir müddet telefonla hiç bir akraba veya dostu aramak mümkün olmasa da face booka girdiğimde baktım çok şükür ölü ya da yaralı yoktu. Depremin şiddeti de tv de 5.8 olarak açıklanıyordu. Yani Orta şiddette bir deprem.
Evet, deprem doğal afetlerin en tehlikeli ve yıkıcılarından birisidir. 17 Temmuz 1999 Depreminin acıları hâlâ hafızalarımızda. Ancak bugünkü depremin oldukça sevindirici tarafları da vardı.
Her şeyden önce can ve mal kaybı olmamış şükür. Bu satırları yazdığım ana kadar böyle bir habere rastlamadım. Çatlaklar sebebiyle tahliye olan bir iki ev ve dükkan dışında bir yıkımın olmaması sevindirici bir durum elbette.
İkinci önemli husus: Artık özellikle okullar depreme karşı daha bilinçli. Öğrencilerin tahliyesi, okul bahçesindeki alanlara toplanması geçmiş yıllarda bizzat yaşadığım depremlere, hatta deprem tatbikatlarına nazaran çok çok daha olumlu.
Ancak en güzel tarafı şuydu bu depremin ( Ki face bookta da aynen böyle paylaştım. )
İSTANBUL HALKINI TAM BİLEMEM AMA BİZİM MAHALLENİN HALKI ALLAH’IN UYARISINI ’’ EVE TIKILIP KALMAYIN, ÇOLUĞUNUZU ÇOCUĞUNUZU ALIP PARKLARA ÇIKIN, BOL BOL TEMİZ HAVA ALIN. ÇOCUKLAR DOYA DOYA OYNASINLAR’’ OLARAK ALDI SANIRIM. BUGÜN MAHALLEMİZDEKİ MİLLET BAHÇESİ ÇOLUK, ÇOCUK DOLDU. BEBEKLER BOL BOL GÜNEŞLENDİ, ÇOCUKLAR TOP OYNADI, AİLELER SEMAVER ÇAYI İLE BOL BOY MEYVE-ÇEREZ YEDİLER.
ALLAH DAHA BÜYÜK AFETLERDEN KORUSUN DA ARA SIRA BÖYLE UYARILAR ŞART GALİBA TÜM AİLE BİR ARADA OLABİLMEK VE BİRLİKTE VAKİT GEÇİRMEK İÇİN
Evet, bazen bir kaç saniye içinde tüm sevdiklerimizi kaybetmemiz mümkün. O halde onlarla birlikte olmak, birlikte bir şeyler paylaşmak, kafamızı gömdüğümüz cep telefonları ve bilgisayarlardan kaldırıp birlikte daha fazla vakit geçirmenin çarelerini arayalım. Bunu yapmak için imkanları ve tüm sınırları zorlayalım. İlle de bir ihtar, bir uyarı beklemeyelim yüce Yaratan’dan.
Bu arada..
İnsanlar hâlâ park ve bahçelerde yazdan kalan son günlerin tadını çıkarıyorlar aileleriyle. Haliyle biraz korku var elbette. Hele de ufaktan ufaktan gıdıklayan artçılar sebebiyle ama yine de evsiz barksız insanları anlamaya belki bir vesile olur geceyi dışarıda, çadırlarda ya da çadırsız, öylece yıldızları seyrederek geçirmek.
Rabbim sadece İstanbul’u değil, bütün Türkiye’yi ve dünyayı daha büyük afetlerden korusun.
Ve son olarak ‘’ Geçmiş olsun. ‘’ Dileklerini ileten tüm yakınlarıma, arkadaşlarıma, dostlarıma ve öğrencilerime sonsuz teşekkürler.
Not: Gerçekten de bir bayan arkadaş ile telefonla konuşurken oldu bugünkü deprem... Arkadaşım, belki de İstanbul’da ve çevre illerde ikamet etmediği halde depremi anında haber alan nadir insanlardan biri oldu bu telefon konuşması sayesinde
YORUMLAR
İster hisset ister hissetme... yazınızın tamâmını okudum.
Yazarlığın güzel bir yanı bu olsa gerek;
İnsanları, yaşamaya teşvik etmek.
Yazınız, güncel ve bir sinema filmini andıracak şekilde sürükleyici idi.
Vakit geçirmeden yazılıp- yayınlanması, gazetecilik alışkanlığı olsa gerek.
Karikatürcü gözü ile hayatı gözlemlemeniz çok güzel idi.
Sağlıkla kalınız...
kadiryeter Kadir Yeter. 28 EYLÛL 2019 Cumartesi. TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=186254
sami biberoğulları
Allah korusun afet ve felaketlerden yurdumuzu geçmiş olsun hepinize..Daha şiddetli olsa çok can kaybı yıkım olurdu...
Şefkat tokadı ansızın gelir her beldeye New Zealand da çok deprem oluyor..Deprem öncesi balinalar oradan sürüler halinde başka yerlere akın ediyorlar..Güvenlik önlemi alırken balıkların göçleri tavukların yerlerine tünememesini falan gözetliyorlar ..
Hisseden yazan kaleminiz var olsun kardeşim..
Selam ve dua ile..
sami biberoğulları
sami biberoğulları
Çok şey hissetmek mümkündü deprem sırasında lakin ben hiç bir şey hissetmedim sadece sevdiğim insanların ölme ihtimali idi yüreğimi sıkan.
Ölümün de hayırlısı ve sınandığımız tek gerçek yeter ki inancımızla alt edelim korkularımızı.
Çok geçmiş olsun hepimize.
Yazınızı çok beğendim her zaman olduğu gibi nüktedan bir dil.
Saygılar, selamlar değerli hocam.
sami biberoğulları
sami biberoğulları
Geçen bir Amerikalı arkadaşımla konuşuyordum. Deprem deneyimi yok. Olsa da buradaki yapı türleri yüzünden korkacağı da yok. Ona depremle yerel felaket olan kasırga arasındaki farkı anlatmaya çalışıyorum:
'Deprem kalp krizi gibi. Bir gece ansızın gelebilir. Bir dakika sürerse uzun oldu dersin. Sonrasında on binlerce ölü. Kasırga ise kanser gibi. Hiç yoksa bir hafta öncesinden öğreniyorsun sana geleceğini. Neredeyse son güne kadar her yer günlük güneşlik. Ama tadını çıkaramıyorsun, neredeyse saatiyle tepene çökeceği andan haberdarsın. Sonra geliyor. O kadar uzun süre stres altında beklemişsin ki gelişine neredeyse seviniyorsun (Bizdeki 'Öldü de kurtuldu' yu andıran bir sevinç bu)
Herkese geçmiş olsun. Depremi mi tercih edersin, kasırgayı mı denecek olsa güneşli günlerin suyu mu çıktı diyeceğim, bir deveden yürüttüğüm yanıtla. Saygılarımla.
sami biberoğulları
Deprem ve kasırga ile ilgili tespitleriniz çok hoştu. Bir yerlerde kullanırım ben bunu)))
Yoruma cevapta geciktiğim için kusuruma bakmayın lütfen. Selam ve saygılar.
ALLAH DAHA BÜYÜK AFETLERDEN KORUSUN DA ARA SIRA BÖYLE UYARILAR ŞART GALİBA TÜM AİLE BİR ARADA OLABİLMEK VE BİRLİKTE VAKİT GEÇİRMEK İÇİN
Hocam, yazınızı okurken yine tebessümle okudum. Öncelikle İstanbul'a ve Türkiye'ye geçmiş olsun, Ülkemiz deprem bölgesi artçı sarsıntılarda olacak daha büyükleri de bu kaçınılmaz. Bende İstanbul-dayım inanılmaz derecede hissettik. 2 gün öncesini hiç hissetmemiştim. Yazınız yine ciddi mevzu yazarken dahi sıkmadan kendini zevkle okutturuyor. Hanım arkadaşlarınızla tatlı tatlı konuşup yazıya dökmeniz hoş olmuş.. Edip kaleminize sağlık, selam ve sevgilerimle...
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler.