KAŞ
Güney Afrika’ya neden Güney Afrika dendiğini biliyorum ama Kaş’a neden Kaş dendiğini anlamak kolay değil. Bu konuda yaptığım araştırmalardan edindiğim bilgiler de pek tatmin edici olmadı. Bu yaz tam bir hafta boyunca beni sarıp sarmalayan bu güzel kasabayı çok sevdim, o kesin. Bu yüzden izlenimlerimi paylaşmayı borç bilirim. Ne de olsa serde araştırmacı gazetecilik var 😊)
Öncelikle Kaş deyince aklınıza çok büyük bir yer gelmesin. İsmi gibi küçücük bir kasaba. Trakya ölçü birimi ile g.t kadar yer. Yani acaba Kaş’ın neresinde kalsam diye çok dert etmenize gerek yok. Kaş içinde her yer yakın. Fakat Kaş hiçbir yere o kadar yakın değil. Yine Trakya ölçü birimi ile anasının a….da. Eğer uçakla gidecekseniz; “Kaş Antalya’ya bağlı, Antalya Havaalanından kolayca giderim” diye düşünürseniz 3-4 saat daha yolunuz var demektir. En uygunu Muğla Dalaman havaalanı ki oradan da 2 saat kadar yolunuz var demektir ama hiç olmazsa buradaki shutle servislere 60-70 TL vererek rahat bir şekilde ulaşabilirsiniz. Benim gibi, elinizde Dalaman bileti var zannedip, havaalanına gittiğinizde “sizin kaydınız Bodrum uçağında” cevabını alıp, son Dalaman uçağı da gittiği için mecburen Antalya’ya giderseniz, Antalya otogarında sabaha kadar insanları gözleyip sık sık çanta ve cüzdanınızı kontrol etmek zorunda kalabilirsiniz.
Kaş’ın denizi çok güzel. Öyle “soğuk ama girince alışıyosun” cinsinden değil. Bildiğin sıcak su. 28 derece. Fakat denize girmek için şehir içinde altın rengi kumlarla bezeli pırıl pırıl kumsallar beklemeyin. Sonuçta Antalya’dan bahsediyoruz. Denize ancak merdivenle inebilirsiniz ya da limandan kalkan küçük teknelerle limanağzı plajına ulaşabilirsiniz. Ben gitmedim ama plajda kişi başı 40 TL. harcamazsanız bu parayı sizden talep ediyorlar diye duydum.
Kaş’ta yapılabilecek bir sürü aktivite var. Yamaç paraşütü (350 TL atlayış, 100 TL kamera çekimi = 450TL İstanbul’a uçak bileti bile daha ucuz), Saklıkent safari turu (125 TL. Bütün gün sürüyor ama safari deyince aslan falan göreceğinizi zannetmeyin, sadece arabaların kenarları açık diye safari diyorlar), Kekova tekne turu (Benim favorim, sabah 9 akşam 6, devlet memuru mesaisi gibi, öğlen yemek dahil 80-100 TL civarında, 5 koyda yüzme molası veriyorlar, tavsiye ederim), Meis adası turu (Yunanistan’a ait bir ada, 50 Eur ücreti var, Vize mize işleri var, siz bilirsiniz), bundan başka at biniciliği veee beni Kaş’a çeken Scuba Diving aktiviteleri. Hiç tecrübeniz yoksa deneme (Discovery) dalışı yapabilir ya da dalıcı lisansınız varsa (benim gibi😊) değişik dalış noktalarına dalabilirsiniz. Ben üç buçuk günde 7 dalış yaparak hem dalış eğitimimi bir üst düzeye çıkardım, hem de su altının büyülü dünyasını bir kez daha izleme fırsatı buldum. Suyun altındaki dünya öyle güzel ki anlatılmaz yaşanır. Çeşit çeşit deniz canlıları, Karettalar mükemmel bir görsel şölen. Dolar Euro kuru hiçbir balığın umrunda değil. Batık gemi ve uçak deniz canlılarına yuva olmuş. Bir de batık bir tank var. Evet yanlış okumadınız tank. “Yahu arkadaş, gemi batar anlarım, uçak denizin üstünde uçarken düşer sulara gömülür anlarım ama tank ne be kardeşim? diye sordum dalış hocama, anlattı. 2 yıl kadar önce Antalya valiliği “Güvercin ada” diye bilinen dalış noktasına getirip bir tank batırmış. Aslında ilk seviye dalıcıların limiti olan 18 m.’ye batırmak istemiş ama 10 m. Civarında kalmış. Sonra buranın adını da “15 Temmuz Şehitler Dalış Noktası” koymuşlar, koymuşlar ama camiada pek de benimsenmemiş bu isim. Ya Güvercin ada diyorlar ya da tank batığı. Neyse, kim ne derse desin, dalmak güzeldir. Bir süre sonra o da dans gibi bir tutku haline geliyor. En küçük fırsatta; “Bi arkadaşa dalıp hemen çıkacağım” moduna girebiliyorsunuz.
Küçücük Kaş sahilinde birkaç cadde ve sokak trafiğe kapatılmış ve çok sevimli bir çarşı haline gelmiş. Çeşit çeşit hediyelik eşya satan dükkanlar, restaurantlar, cafeler, barlar iç içe. Kaş halkı ve esnafı çok iyi insanlardan oluşuyor. Bir dükkâna girdiğinizde esnaf size yapışıp bir şeyler satmak için uğraşmıyor. Yardıma ihtiyacınız olursa yardımcı oluyorlar o kadar. Fiyatlar uçuk değil. Herkese ve her keseye uygun yerler var. Esnaf lokantasından en lüksüne kadar geniş yelpazede tercih sizin. Mesela ben orada Yusuf pansiyonda kaldım. Yusuf pansiyona, “Yusuf pansiyon” denmesi, sahibinin adının Yusuf olması nedeniyledir. Yusuf bey, son derece samimi bir adam. Önceden telefonda bir kez konuşmuştuk, karşılaştığımızda bana asker arkadaşıymışım gibi sarılıp öptü. 4 kişilik odada tek kişi parasına, tek başıma kaldım. Terasında sabah kahvaltısını kendi elleriyle hazırlıyor, her gün değişik bir omlet yapıyordu. Reçelleri kendisi yapmış, halis ev yapımı. Akşamları yiyecek içeceğini dışarıdan alıp, terası kullanmak serbest. Kaş’ta yapmak istediğin her şey hakkında yardımcı oluyor. Kısacası güzel bir insan Yusuf bey, pansiyonu da temiz ve sahile birkaç adım mesafede. Çok fazla lüks aramıyorsanız uygun bir fiyata kalabileceğiniz güzel bir yer. Tavsiye ederim.
Sözün özü, Kaş güzel bir yer. Ben Eylül’de gittim çok iyiydi. Sanırım, bayram tatilinde atılan iğneler yere düşmemiş. Gidilesi, görülesi, kalınası bir yer efendim…
YORUMLAR
Yazı yazmak zor iş.emek ve zaman istiyor.mmalesef okuyucu da az.ne mutlu üşenmeden yazan usta kalemlere.siz de memleketin güzel bir köşesini gayet güzel aktarmışsınız.kaleminiz daim olsun.saygılar ve selamlar
VarolT
Sevgili Varol, Yeni yeni edebiyatla tekrar ilgilenmeye başladım ve senin yazını henüz gördüm. Kaş'ı ben de çok severim. Gençliğimde çok gitmişliğim var. O kadar güzel anlatmışsın ki tekrar görmüş gibi oldum. Eline sağlık.
sahil güvenlik,uçak,tank,anforolar,küçük kanyon,büyük kanyon,mağra, kekova da mavi mağra , levend koyu, demrede mağra ,osmanlı gemisi batığı daha birçok dalış noktası...çok güzel bir lokasyon kaş dalış için tadını çıkartalım :)
VarolT
Katkılarınız için çok teşekkür ederim.