- 603 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
İKİ KÜRK MANTO SAYESİNDE NASIL VATANSEVER- YURTSEVER OLDUK?
Daha önceki bir yazımda da belirtmiştim. Bulgaristan zaman zaman ülkesindeki Türklere baskı ve zulüm yapıyor, bu baskılara dayanamayanların ise Türkiye’ye göç etmelerine izin veriyordu ama önemli bir şartla: Türkiye’ye göç edecek Türkler, üzerlerine giyecek kıyafetler ve yolculuk boyunca yiyebilecekleri gıda maddeleri dışında hiç bir şeyi yanlarına alamazlardı. Yani Türkiye’ye para, altın, mücevher filan götürmek yasaktı.
Bulgaristan’ın böyle bir şart ileri sürmesi sebebiyle Türk soydaşlar ellerinde avuçlarında ne varsa satıp elde ettikleri parayla pahalı kürk mantolar, paltolar almaya başladılar. Üzerlerindeki kıyafetlerle gitmeleri serbest olduğu için Bulgar makamları buna bir şey diyemiyordu.
İşte bu suretle yani üzerlerindeki kürk mantolarla 1950 yılında Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç eden iki kardeş olan Osman ve Mehmet Kabasakal ellerindeki kürk mantoları İstanbul- Kapalıçarşı’da satarak elde ettikleri parayla bir iş kurmayı düşündüler. Kısa bir süre çevre araştırması yaptıktan sonra da kuracakları işi belirlediler.
Bulgaristan’da konserve fabrikalarına kutu imal eden kardeşler ilk etapta kürk mantolardan elde ettikleri 200 Tl parayla Türkiye’de de böyle bir iş yapamazlardı elbette. Onlar da ilk önce mutfaklarda kullanılan rendeler yapıp Mısır Çarşısı önünde satmaya başladılar.
Kısa sürede önemli bir çevre edinen kardeşler aynı zamanda bir miktar sermaye de biriktirmişlerdi. Biraz da kredi bulabilirlerse bir fabrika açmaları işten bile değildi.
Sonrasında bu sermayeyi de buldular: Sermaye Marshall fonundandandı. Bu fondan parayı veren ise Sınai ve Kalkınma Bankasıydı.
1952 de Topkapı’da ilk fabrikalarını açtılar. Bu Fabrikaya ‘’ Yurt Konserve ‘’Adını verdiler. Ancak fabrika’dan çıkan ürünler ‘’ Vatan Konserve ‘’ Adıyla piyasaya sürülüyordu.
Fabrika, iki yıl içinde yurt içinde de yurt dışında da satış rekorları kırdı. Sadece iki yıl içinde Türk Milletinin çok büyük bir bölümü Vatan sever oldu. Eh vatan bu kadar sevilince onun çıktığı Yurt da çok sevildi tabii ki.
Vatan, sınırlarımız dışında da çok beğenildi. Öyle ki iki sene içinde Kabasakal kardeşler en fazla ihracat yapan firmalar listesinde en üst sıraya yerleştiler. Bilhassa Almanya ‘’ Vatan’’ Diyordu da başka bir şey demiyordu. Almanlar bile acayip Vatan sever olmuşlardı.
1968 de Mehmet Kabasakal’ın ölümü üzerine tek kalan Osman Kabasakal, işleri yürütmeye devam etti hatta Bursa- Karacabey’de bir fabrika daha kurdu ancak işler bu sefer iyi gitmedi. Bizzat yöneticiler eliyle fabrikadaki mallar çalındı.
Bu arada Büyükçekmece’de kurulmak istenen et ürünleri tesisi işi de yürümeyince 1974 de Vatan elden gitti çünkü tek başına çalışamayan Osman Kabasakal, Vatan’ın hisselerini sattı. Evet, Vatanı sattı Osman Kabasakal, ama kısa süre içinde pişman oldu.
Vatansız kalan Osman Kabasakal bu pişmanlık içinde ve yapmayı bildiği başka iş olmadığından Büyükçekmece’deki araziye 1976 yılında kurduğu derme çatma tesiste konserve üretmeye devam etti ve artık Vatan adını kullanamayacağı için külüstür bir arabayla satışa sunulan ürünlerini ‘’ Tan Konserveleri’’ olarak piyasaya sürdü. Osman Kabasakal’ın bu etapta en büyük yardımcısı oğlu Faruk idi.
1983 de Osman Kabasakal’ın kayınbiraderi Nafiz Ünsal’ın da bu işe dahil olmasıyla işler düzelmeye başladı tekrar. Ancak Tan markası yerine Yurt markasına kullanılmaya başladılar bu yeni dönemde.
1990 lı yıllarda Allah ‘’ Yürü ya kulum’’ Dedi tekrar. Önce askeriyeye ürün satmaya başladı Nafiz- Faruk ikilisi yani dayı yeğen...
Askeriyenin Yurt’a teveccüh göstermesi büyük marketlerin de Yurt’a teveccüh göstermelerine sebep oldu ama aynı dönemde Vatan da faaliyette olduğundan dolayı ülke Yurt severler – Vatan severler diye ikiye ayrıldı. ( Vatan, daha sonra ‘’ Bizim Vatan ‘’ Oldu.)
Böylece iki kürk manto sayesinde Vatan sever, Yurt sever olmuştuk.
Şimdi gelelim öteki Vatan ve Yurt’a...
Vatan kelimesi, kökeni Arapça olan bir kelimedir ve kişinin doğduğu veya yaşadığı yer, ikametgâh, konut anlamına gelir. Türk edebiyatında bu kelimeye ilk kez Erzurumlu Kadı Darir’in yazdığı ve 13. Yüzyıla ait bir eser olan Kıssa-i Züleyha adlı Türkçe eserde rastlandığı söylenmektedir. O eserde kökeni Arapça olan ‘’Vatan’’ kelimesi şöyle geçer:
‘’Anuñ içün eyledün anbār ben, kim zevāde ola halka der-vatān’’
Yurt kelimesi ise öz Türkçedir ve anlamı ‘’ Çadır, oba, konaklama yeri’’ dir. İlk kez 735 Tarihli Orhun yazıtlarında‘’ Yurtda yatu kalur erti (çadırda yatıp kalkar idi)’’ Olarak kullanılmıştır.
Peki Arapçaya ve Arapça kökenli her şeye aşırı derede alerjisi olanlar da dahil, kökeni Arapça da olsa ‘’İkametgah, konut’’ anlamına gelen Vatanı ya da öz Türkçe olan Yurt’u da seven var mıdır bu ülkede?
Elbette vardır. Özellikle ‘’ Yemen yolu Çukurdandır/ Karavanam bakırdandır/Zenginimiz bedel verir/ Askerimiz fakirdendir’’ Türküsünün muhatabı olan askerimiz ve polisimiz...Onlar eğer bu vatanı, bu yurdu sevmeselerdi, uğruna bunca şehit vermezlerdi tabii ki.
Ama?
Ama başka tür Vatanseverler/ Yurtseverler de vardır bu ülkede. Hem de şehit askerden, polisten ‘’ Faşist işgalciler’’ diye bahsederler bu Yurtsever/Vatanseverler.(!) Türkiye Cumhuriyeti Devletine ‘’Katil ‘’ Devlet derler, kendilerine ise ‘’ Yurtsever Aydın..’’
Yurtsever Aydın diye alkışlanırlar pek çok kesim tarafından.
Eli kanlı terör örgütlerinin militanlarına sorun hepsi Yurtseverdir.
Ben bu sakat bacağımla 1983 senesinde ‘’Yeni görev yerin Batman. Marş marş! ‘’ Dendiğinde ‘’ Baş üstüne !’’ Diyerek üç senelik mecburi hizmete üç sene daha ekleyip altı sene o topraklarda öğretmenlik yaparken lafa gelince ‘’ Türk Bayrağının dalgalandığı her yer vatandır. Seve seve giderim’’ Diyen vatandaşlar eşlerine dükkanlar açıp eş durumundan tayin durdurdular. Hatta içlerinde eşinin üzerine semerci, nalbant dükkanı açanları bilirim. İşte şimdi onlara sorun benden çoook çook Vatanseverdirler/ Yurtseverdirler.
Bu ülkede Hrant Dink de Yurtseverdir/ Vatanseverdir; onu öldüren Ogün Samast da...
Bu ülkede Ahmet Kaya da Vatanseverdir/Yurtseverdir; ona çatal bıçak fırlatan Serdar Ortaç da...
Bu ülkede bir sağdan, bir soldan dar ağaçlarında can verenlerin hepsi Vatansever/Yurtsever olduğu gibi onları ipe gönderenler de Vatansever/Yurtseverdir
Yani bu ülkede herkes Vatanseverdir/ Yurtseverdir.
*********
Bir hikaye ile bitireyim:
Zamanın birinde bir adam -arkadaşlarının ve yakınlarının tüm ‘’ Yapma, etme! ‘’ İkazlarına rağmen bir ayı ile arkadaş olmuş. Yedikleri içtikleri ayrı gitmiyormuş bu ayı ile.Adam ayıyı çok seviyor, ayı da adamı canından bile çok seviyormuş.
Bir gün adam bir ağacın altına uykuya dalmış. Ayı da başında..
Tam o sırada bir sivrisinek konmuş adamın alnına. Ayı ne yaparsa yapsın, sivri sinek uçuyor ama iki saniye sonra yine adamın alnına konuyormuş.
Çok sevdiği adamı bu musibetten korumak isteyen ayı yerden bir taş almış ve sivrisinek tam adamın alnına konduğu anda olanca şiddetiyle sivrisineğe yapıştırmış taşı.Sivrisinek ölmüş tabii ki ama söylemeye hacet yok, adamın kafası da darmadağın olmuş.
Velhasılıkelam bizler konserve manasında Vatan ya da Yurt’u seviyoruz. Onda bir sıkıntı yok. Asıl sıkıntı ülkemiz, uğruna canımızı bile feda edeceğimiz en büyük aşkımız manasındaki vatanı sevme konusunda. Onu ne kadar sevdiğimizden çok nasıl sevdiğimiz asıl sıkıntı.
Not: Asla istemediğim ve hiç bir maddi- manevi karşılık görmediğim halde bu yazıda mecburen ürün yerleştirme kullandım. Affola...
YORUMLAR
Eskisi gibi aranızda olamasam da siteye girdiğimde aradığım ilk yazarlardan birisiniz Sami Hocam, kaleminize sağlık. Sağlıcakla,
sami biberoğulları
Değerli hocam, fazla söze ne gerek var...
Var olasın....
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler.
Yüreğine sağlık. Laf aramızda bu memlekette doğru söyleyen pek makbul sayılmasa da yine de doğrulara temas etmek gerekir. Konserve serüvenini bizim de dünürümüz göçmen olduğu için anlatmıştı. Az çok konuya bir kulak misafirliğimiz var. Ben anlatımınızı çok birikimli buldum. Severek okuduğumu söylemeliyim. Suçlamadan, isnat yüklemeden herkes nasibini alsın türünden. Sizin kadar olmasa da az çok aşina olduğumuz konularda da hatırlattığınız bilgiler için de ayrıca teşekkür ederim.
''Yemen yolu çukurdandır,
Karavanam bakırdandır,
Zenginimiz bedel verir,
Askerimiz fakirdendir'' dizeleri aradan geçen bir asra rağmen bir şeylerin değişmediğini hatırlatması açısından da çok manidar buldum...
Kaleminize yüreğinize sağlık.
Not: Acizane benim de yazıp paylaştığım (edebi bir değeri olmamakla birlikte ) şiirlerim var okur bir yorum yazarsanız sevinirim. Saygılarımla...
sami biberoğulları
Selam ve saygılar.
Yüreğine sağlık. Laf aramızda bu memlekette doğru söyleyen pek makbul sayılmasa da yine de doğrulara temas etmek gerekir. Konserve serüvenini bizim de dünürümüz göçmen olduğu için anlatmıştı. Az çok konuya bir kulak misafirliğimiz var. Ben anlatımınızı çok birikimli buldum. Severek okuduğumu söylemeliyim. Suçlamadan, isnat yüklemeden herkes nasibini alsın türünden. Sizin kadar olmasa da az çok aşina olduğumuz konularda da hatırlattığınız bilgiler için de ayrıca teşekkür ederim.
''Yemen yolu çukurdandır,
Karavanam bakırdandır,
Zenginimiz bedel verir,
Askerimiz fakirdendir'' dizeleri aradan geçen bir asra rağmen bir şeylerin değişmediğini hatırlatması açısından da çok manidar buldum...
Kaleminize yüreğinize sağlık.
Not: Acizane benim de yazıp paylaştığım (edebi bir değeri olmamakla birlikte ) şiirlerim var okur bir yorum yazarsanız sevinirim. Saygılarımla...
Mantoyu övdünüz mü yerdiniz mi? Anlamadım ama şu var hiç kimse insanın üzerindeki ibadet ölçü ve değerlerini taşlama yapamaz ve o mübalağı bulamaz ne demek! Vatan sevgisi Hakla buluşulan bir itibardır bunun da münakaşası olamaz.
sami biberoğulları
Lütfen eleştrinizi yazıyı tamamen okuduktan ve iyice anladığınızdan emin olduktan yapınız.
Türk Kızı(Emine Sezek Akb
Lafla olmuyor tabi ki vatan sevgisi, vatana muhabbet Hocam. Verdiğiniz örnekler gerçekten manidar... Güneydoğu'ya tayin çıkan bazılarının ruhunu hafakanlar basıyor, dünyaları kararıyor. Oranın da vatan olduğunu unutuyorlar. Oysa ki kader neylerse onu yaşar insan... Herkes vatan hizmet aşkı ile yanıyor tutuşuyor da kendi doğruları ile olaya yaklaşıyor. Karşıdakini dinleme fikre değer verme sentez yapma diye bir olay yok. Devlete silah çekecek her kimse, askere polise, asker ölünce iyi, silah çeken ölünce katil devlet, yok böyle bir şey... Manidardı kutlarım yürekten...