- 868 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Dağınık & Dağınık
Dağınık zihin dağınık hayat
Nereden toplamaya başlamalı şu zihni hiç bilmiyorum. Bir tramvay dolusu düşünce an ve an içimden geçip giderken nasıl toparlarim hayatımı. Issızlığın ortasında kalmış babannemin sandigi ile konuşma isteğine kapılıyorum sık sık. Ya çekmecede babamın şapkalarınin o boynu bükük duruşları! Her gün karnı doyurulmalı kedilerin ve sadık dost Karabaşin. Cevizler toplanmalı çurumeden yerlerden. Kurutulmalı. Gerçi bu bizim oğlanın işi. Biz ektigimiz sebzelerin derdindeyiz. Kabaklar kivilere sarmış, fasulyeler ne çok dökmüş. Eylül bereketiyle gelmiş. Çok seviyorum toprakla uğraşmayı çok. Üstelik toprağa ne kadar geç kaldığımızın farkında olarak. Köye düzenli gidip gelmeli. Doğal tarım en kolayı. Ah bir tarafın şehirse zor oluyor her şey. Hep mi köye taşınmalı ne yapmali? Kış geliyor bir yandan. E belli yaşın belli sağlık sorunları oluyor. Hastaneden çok da uzaklasmamali. Üşütmemeli, zatürre olmamalı. Çocuklar ve bitmeyen dertlerini çok da dert etmemeli. Komşu görüşmeleri, arkadaş buluşmaları, akraba ziyaretleri. Her şey hızla hayatımıza giriyor ve çıkıyor. Sanki bir el bizi arkamızdan itiyor. Koşturup duruyoruz ordan oraya. Bir öğrenme merakidir peşimizi birakmiyor. Babadan kalma anneden geçme bir özellik bu bizde. Belki o bizi arkadan iten ele en iyi böyle direniyoruz. Yavaşlayarak . Toprağa attığımız tohumların gün gün hafta hafta büyümesini izleyerek. Dedemin seferberlik dönüşü patika yoldan harmana doğru kimbilir hangi ruh haliyle sekiz sene sonra sırtında tüfeği inişi geliyor aklıma ve Babannemin kimselere göstermediği sevinci. Babamın dedemle memleket meselelerini konuşup tartismasi. Köyümun iç sesleri bu sesler. Ya şehirdeki o sokak. Çocuklarımın yakartop oynadigi. Duvarlarına tırmandığı.
Bir tarafımız köy bir tarafımız şehir bizim. Arafta kalmış cocuklariyiz biz bu ulkenin.
Neyse... Kısaca...
Ortalık darmadağınık işte...
YORUMLAR
Merhaba saygıdeğer kalem dost, dağınık yazınızı anlamakta hiç dağınık kalmadım. bir emeklinin günlüğü, yaşama sevinci, geçmişine bağlılığı, doğa sevgisi hepsi içinde özgün yazınızın.
Kivi ve bahsettiğiniz sebzeler benim gibi Karadenizli olduğunuzu ve yerleşik düzene geçemediğimizi betimliyor. yazları doğduğumuz topraklar, kışları kentlerin çekilmez gürültü ve karmaşası.
Kutlarım engin algı gücünnüzü ve akıcı anlatımınızın güzelliğini.
Emeğe ve sanata saygımla...