Sözde Sevgi, Özde ÇIkar ve Çatışma
*“Biz kardeşleri sevdiğimiz için ölümden yaşama geçtiğimizi biliyoruz. Sevmeyen ölümde kalır.
Dünya malına sahip olup da kardeşini ihtiyaç içinde gördüğü hâlde ondan şefkatini esirgeyen kişide Tanrı’nın sevgisi olabilir mi?
Yavrularım, sözle ve dille değil, eylemle ve içtenlikle sevelim.
Çünkü sevgi Tanrı’dandır. Seven herkes Tanrı’dan doğmuştur ve Tanrı’yı tanır.
Sevmeyen kişi Tanrı’yı tanımaz. Çünkü Tanrı sevgidir.
Hiç kimse hiçbir zaman Tanrı’yı görmüş değildir. Ama birbirimizi seversek, Tanrı içimizde yaşar ve sevgisi içimizde yetkinleşmiş olur.
Tanrı sevgidir. Sevgide yaşayan Tanrı’da yaşar, Tanrı da onda yaşar.
“Tanrı’yı seviyorum” deyip de kardeşinden nefret eden yalancıdır. Çünkü gördüğü kardeşini sevmeyen, görmediği Tanrı’yı sevemez. “
**
Yukarıda okuduğunuz ifadelerin benzerleri Kuran da var mıdır? Baktım, karıştırdım bulamadım. Kitaplığımı karıştırırken Tolstoy’dan “İnsan Neyle Yaşar” adı kitap elime geçti, bizdeki hikmetlere benzeyen küçük hikayeler var.
Sevgi üzerine yazılmış ifadelere itiraz edebilecek kim olabilir?
Lakin Hristiyanların yaptığı zulümler diye bir araştırma yapsak yukarıdaki sözlerin hepsi çöpe gidecektir.
İnsanlar inandığı gibi düşünüyor ve yazıyor, söylüyor veya inanır görünmeye çalışarak yapıyor bu eylemleri. Perspektif sıkıntısı büyük..
Protein ihtiyacını böceklerden karşılayan bitkiler vardır, çok ilgimi çekmiştir. İşte dinler de öyle. Böcek yiyen bitkiler gibi…
Kullandıkları dil sevgi, aşk, merhamet, iyilik, fedakarlık, dürüstlük vb…
Ellerinde olan ise kan, haksızlık, ayrımcılık, savaş çığırtganlığı, kadınları ezmek, kölecilik vb..
İsa ki bir peygamberdir inanışa göre, Tanrı’nın hakkı Tanrı’ya, Sezar’ın hakkı Sezar’a diye bir sözü vardır.Tanrı ve Sezar burada sanki birbirine eşit gibi anlama sahiptir, krallar, sultanlar, hakanlar için kullanılan genel ifade nedir diye araştırırsak, karşımıza Tanrı’nın yeryüzündeki eli, gölgesi, varisi olarak genel bir kabul çıkar. Bu benzetim bu çağa uymuyor artık. Hesap sorulabilir bir yönetim olması gerek her yönden..Çok zor.
Hal böyle olunca dinleri kullanmak en çok kralların, komutanların, toprak sahiplerinin vb işine gelir. Halk ise burada sadece piyondur. Zapturapt altına alınması gereken, din ile kıvama getirilerek kullanılması gereken bir araç. Tarihi gel gitlerin referansı hep çatışma bazlı din üzerinden beslenmiştir değil mi?
Din insanları da bu düzene hizmet eden kişilerden oluşur. Kah dilencilikle, kah vakıflar aracılığıyla, kah da devlet tarafından beslenen bir araç değil midir papaz, rahip, rahibe, şeyh molla, imam, müezzin gibi meslek sahiplerinin gerçek anlamda hizmet ettikleri de, halkın uyutulmasını isteyen güç sahipleridir. Tanrı adına konuşabilmek ve kendini araya koymak çok büyük bir maharet aynı zamanda başarı.
Hem isevilikte hem de muhammedilikte basını takip ederseniz kilise ve camii satım haberlerini okumuş olmalısınız.
İş veya eylem veya inanç her neyse sonu hep ekonomiye çıkıyor bir bakıma da.
Sevgiden bahseden dinlerin hem diğer dinler ile hem de kendi içlerindeki ahlaksız savaşlarının günahı o dinin peygamberinin mi yoksa Tanrı’nın mı günahıdır? Doğru ya Tanrı günah işlemez, peygamberler zaten masumdur sevgi dolu kalpleri vardır değil mi?
Şu an sadece tebessüm ediyorum. Hani bizim kültürde de meşhur bir ayet vardır. Costantiniyyenin fethi ile alakalı, ihtiyar insanlar bile savaşmak için ta çöllerden kalkıp gelmiştir..
Medeniyetler ve dinler buluşması her daim çatışmanın fitilini ateşlemiş tarihte.
Nasıl bir uygarlık kurulabilir yeni çağda…
Kafatasımıza sun i solunum yapmaya devam, oksijen azalıyor fikir dünyasında.
Saygılarımla
Esen kalınız.
*(1. Yuhanna 3:14. bap) , (1. Yuhanna 3:17. bap), (1. Yuhanna 3:18. bap), (1. Yuhanna 4:7. bap), (1. Yuhanna 4:8. bap), (1. Yuhanna 4:12. bap), (1. Yuhanna 4:16. bap), (1. Yuhanna 4:16. bap)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.