- 472 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
TAKVA
Takva, korkma, sakınma, Allah korkusuyla günahlardan korunmak demektir. Takvada ilk akla gelen, haramları terktir. Bunu, mekruhlardan sakınma takip eder. Mekruh, çirkin bulunan, hoş karşılanmayan fiil, söz ve hâllere denir. Bunların terk edilmesi de takvadandır. Daha sonra şüpheliler karşımıza çıkar. Bunların da mekruhlar gibi haramla bir başka komşulukları vardır. Hakkında kesin bir hüküm olmayan işlerde, takvaya uygun olanı, haram olma ihtimalini gözeterek o fiilleri terk etmektir. Sonra mübah ve helâl olanlar gelir. Bunlardan yeteri kadar istifade edip israftan sakınmak da takvadandır.
Allah Resûlü Muhammed (sav): “Helâl belli, haram da bellidir. Fakat bu ikisinin arasında şüpheli şeyler vardır.” diye başlayan bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurur: “Nasıl bir çoban, koruluğun kenarında koyun otlattığında, koyunlarının her an koruluğa girme ihtimali varsa, şüpheli şeylerden korunmayanın da harama düşme ihtimali öylece vardır.”
Şüpheli, haramın en yakın komşusudur. O araziye girenin bir süre sonra haram sahasına düşmesi kuvvetle muhtemeldir. Şüpheliden sakınanlarla haram arasına bir tampon bölge girmiş oluyor.
KUR’AN-I KERİM’DEN BİR TAKVA DERSİ
Takva ve salih amel; ruh ve kalbin terakkisinde iki esastır. Salih amel ile manevi kârlar elde edilir. Takva ile de bu kâr korunur ve zararlardan uzak kalınır. Zarar yollarını kapamayan bir insan, kazandığından çok daha fazlasını kaybedebilir ve bu yolun sonu iflasa çıkar.
İFLASLA İLGİLİ ŞU HADİS-İ ŞERİF ÇOK ÜRKÜTÜCÜ VE KORKUTUCUDUR
“Ümmetimden müflis o kişidir ki; kıyamet günü namaz, oruç ve zekât gibi ameller ile gelir. Buna karşılık ona buna sövmüş, iftira etmiş, kiminin malını yemiş, kiminin kanını dökmüş ve kimini de dövmüştür. Ahirette bu iyilikleri hak sahiplerine dağıtılır. İyilikleri yetmeyip bittiği zamanda hak sahiplerinin günahlarından bir kısmı alınıp kendisine yüklenir ve cehenneme atılır.”
Takva; korunma, sakınma demektir. Müslüman, yüce yaratıcıya karşı sorumluluk duyarak, her türlü günahlardan kendini korumanın niyet ve gayreti içinde olmadır. Yüce Allah’ın rızasını kazanmak için, O’nun himayesine girerek emirlerine sımsıkı sarılmak ve yasaklarından da sakınmaktır.
Korunmak istenilen günahlar nelerdir? Bunların başında takvanın zıddı olan şirk yani Allah’a ortak koşma ile küfür, yani örtme manasına gelen Allah’ı inkâr etme nankörlüğü ve imansızlık gelir. Kur’an; nefsin kötü sıfatlarından zulüm, bozgunculuk, kibir, yalancılık, her türlü azgınlık, hainlik, israf ve benzerlerinden de korunulması gerektiğini belirtmektedir. Takvanın ilk şartı; insanın yaratıcısına karşı minnet ve şükran borcunu fark edip, kul olduğunu sezme bilincine ermesidir.
Takva sahipleri, Allah’ın Resulünü örnek alarak ibadeti ve insanlara hizmeti “Muhammedi Şefkat” anlayışıyla yaparlar. Böyle bir gayret içinde olan mü’minler, nefsini kötü sıfatlardan arındırarak kazandığı ilahi ahlak ile kemale erer ve takva sahibi kul olma mutluluğuna erişirler. Kurtuluşa erenler onlardır, cennet onlar için hazırlanmıştır. Takva sahipleri, Kur’an’a göre Cenab-ı Hakkın sevdiği kullarının başında gelmektedirler. Allah, takva sahiplerini sever. (Âl-i İmrân, 76.)
“…Hiç kuşkusuz ki Allah, takva sahipleri ve ihsanda bulunanlarla beraberdir.” (Nahl, 128.)
“…Muhakkak ki, Allah yolunda en değerli olanınız, takvaca en ileri olanınızdır.” (Hucurât, 13.)
Allah’ın dostluğuna ve sevgisine takva sahipleri erişmişlerdir. İmanın kuvvetlendirilmesi ve nefsin kötülüklerden arınması ile kemale eren takva sahipleri, Allah’ın kendilerine ihsan ettiklerini, onlar da insanlara ihsan etmek suretiyle yansıtan yüce benliklerdir.
KUR’AN’DA TAKVA
“…İşte o kitap; şüphesiz, takva sahiplerini hidayete erdiricidir. O takva sahipleri ki gaybe iman ederler, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda infak ederler. Onlar, sana gönderilene (Kur’an’a) ve senden önceki peygamberlere gönderilene de iman ederler ve ahirete de kesinlikle inanırlar. İşte böyle kimseler, Rablerinden gelen bir hidayet üzerindedirler. Mutluluk ve kurtuluşa kavuşanlar da onlardır.” (Bakara, 25.)
TAKVA KUR’AN’DA ÜÇ MERTEBEDE İFADE BUYRULMUŞTUR
“İmân edip de Salih amellerde bulunanların üzerine sakınıp da mü’min bulundukları ve güzel güzel işleri işledikleri, sonra da takva sahibi oldukları ve imân eyledikleri, sonra da sakınarak ihsan yaptıkları takdirde -evvelce- tatmış oldukları şeyde bir günah yoktur. Ve Allah Teâlâ güzel iş yapanları sever.” (Maide, 93.)
Görüldüğü gibi bu ayette iman ve salih amel iki kere, takva ise üç mertebe olarak zikredilmiştir. İnsanın iman edip şirkten korunması mahiyetinde olan ilk mertebe kişinin kendi nefsi ve vicdanı arasında olan bir takvadır. İkincisi, insanın kendisiyle diğer insanlar arasındaki hususlarla ilgili olan takvadır. Üçüncüsü de, insanın kendi ile Allah arasındaki takvası ve imanıdır. Bu ayetle takvanın üçüncü derecesi, ihsan olarak zikredilmiştir. “… Hidayete ermiş olanlarında Allah, hidayetlerini arttırdı ve onlara takvalarını verdi.” (Muhammed, 17.)
KUR’AN’DA TAKVAYI ÖVER MAHİYETTE ÇOK AYET VARDIR
“Ey insanlar! Doğrusu biz sizi, bir erkek ve bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah’ın yanında en değerli ve en üstün olanınız takva bakımından en üstün olanınızdır. (Allah’tan en çok korkanınız) Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberi olandır. (Hucurât, 13.)
“Kim takva sahibi olursa (Allah’tan korkarsa), Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah’a güvenirse O kendisine yeter. Şüphesiz Allah emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.” (Talâk, 2-3.)
HZ. MUHAMMED (S A V)’İN TAKVA HAKKINDA SÖYLEDİĞİ BAZI HADİSLER
“İnsanın cennete girmesine en çok sebep olan şey, onun Allah’a karşı duyduğu takvasıdır.” (Ahmed b. Hanbel, 2. 392, 442.)
“Allah’a karşı takva sahibi olmanızı tavsiye ederim.” (Ebu Davud, Sünen, 5; Tirmizi, İlim, 16; Ahmed b. Hanbel, 325.)
“Arabın Arap olmayana, hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.” (Ahmed b. Hanbel, 5, 411.)
Hz. Ömer (ra) de takva için şöyle buyurmuştur: “Mü’minin keremi, takvasıdır.” (Muatta, Cihad, 35.)
TAKVA YAŞAMI
Kur’an’ın emir ve yasaklarına uyanlar, Mutmain nefse ulaşarak cennete layık olurlar. Ancak Allah katında daha yücelmeyi dileyenler takvaya sarılmalı, onun özelliklerine göre yaşamına yön vermelidir. Cenab-ı Allah’ın dostluğuna ancak “takva sahibi” olmakla erişilebilir. Her Müslüman takvanın niteliklerini mutlaka bilmeli, bunları ceht ve gayretle uygulamalı, diğer bir deyişle takvanın yaşamını kendisine temel prensip edinmeli, eğer tam uygulayamıyorsa Allah’u Teâlâ’nın rahmetine sığınmalıdır. “Gücünüz yettiği ölçüde takvada bulunun…” (Tegâbün, 16.)
TAKVANIN ÜÇ MERTEBESİ VARDIR
1. Şirkten Takva: İman ederek şirkten korunmaktır. Kişi böylece cehennemde ebedî kalmaktan korunmuş olur.
2. Masiyetten Takva: Büyük günahları işlemekten, küçük günahlardan da ısrarda sakınmaktır. Takvanın en yaygın mânâsı budur.
3. Masivadan Takva: Kalbini, Hak’tan alıkoyan her şeyden uzak tutmaktır.
Sakınarak yaşama olan takva neden yanlış anlaşılmıştır? Müslümanlar arsındaki üstünlük takva iledir. Allah’tan (cc) ancak âlim olan insanlar hakkıyla korkarlar. Burada korkmak gerçek bir korku değildir. Ona karşı mahcubiyettir. Onun bize lütfettiklerine karşı mahzuniyet ve mahcubiyettir. Toplumda ise bunlar yanlış anlaşılmıştır.
21.09.2019
Yozgat
YORUMLAR
Üstünlük ancak takva iledir çok güzel derlenmiş ince ayrıntılarıyla anlatılmış bir yazıydı Takva yazınız Allah razı olsun hak yolda olan hakkı hakikati anlatan yazanlara..Okuyanların çok olsun feyz alsınlar inşaallah..
İnsanlar emanet verilen mal mülk benzerleri değil ancak güzel huy ve takva da yarışsalar ne güzel olurdu..
En ufak sallantıyla kaybolacak dünyalık için çokları kula kulluk eder durumdalar..
Dinimiz en güzel din kitabımız en güzel doğru rehber efendimiz.s.a.v ne güzel rehber ..İnsanlar farklı davranıyorsa suçlamaları gereken insanda ki hata olmalı..Oysa insanlar da hata edebilirler fakat tövbe etmesini de ertelememeliler..
Allah yazan kalemler artsın inşallah..
Selam ve dua ile.